Sebastian Vettel ve Ferrari birbirlerini neredeyse bir gazetenin ‘yalnız kalpler’ köşesinde bulmuş gibiydiler, birbirlerini gördüler ve önceki kötü ilişkilerinden sonra bir araya gelmeyi seçtiler.
Asla olamayacak taraflar değillerdi, ikisi de 2014 sezonunda kötüye gitmiş ve kendilerine yeni bir ilişki arıyorlardı. Bu yıl bir araya geldiler ve birbirlerine yardım ederek eski uzun süreli ilişkilerini unuttular.
Geçen sezon Ferrari için felaketti. 1993’ten bu yana hiç yarış galibiyeti alınmamış olması yönetimde bazı şeylerin değişmesini sağlarken yıldız pilotları Fernando Alonso da beş sezon sonra Ferrari’nin kendisine üçüncü şampiyonluğunu kazandıramayacağını düşünerek takımdan ayrılmıştı.
Uzun süreli aşkı tarafından terk edilen Ferrari, Maranello’daki rekabet ateşini tekrar körükleyebilecek yeni bir sevgiliye ihtiyaç duydu.
Vettel de 2014’te Red Bull’un üst üste dört şampiyonluktan sonra geriye gitmesi ile yeni bir arayış içerisindeydi.
Yeni V6 hibrid turbo motorları sevmiyordu ve yeni takım arkadaşı Daniel Ricciardo’ya yenildi. En kötüsü de kendisinden şüphe etmeye başlamıştı.
Ancak bu yol çok daha iyiydi. Vettel ve Ferrari telefonlarından eski numaraları sildiler ve birlikte eski hayallerinin peşinden koşmak için yeni bir yola girdiler.
Ferrari motor bölümünün 2014 ortasındaki yeniden yapılanmasının ardından motor bu yıl çok daha iyi oldu ve Scuderia’nın SF15-T’si çok daha verimli ve enerji geri dönüşümünde daha iyi olmayı başardı.
Bu geçen sezonun zayıflıklarından birisiydi ve teknik patron James Allison’ın ‘çuval dolusu beygir gücü’ olarak tanımladığı gelişime diğer parçaların da elden geçirilmesi ve yeni yakıt da eklendi.
Araç ise geçen sezona göre çok daha yumuşak huylu bir sürüşe sahipti. Pirelli’nin daha sert arka lastikleriyle sürüş Allison’a göre “biraz daha az önden sınırlı” hale geldi.
Vettel arka lastiklere ciddi miktarda güvenebileceği bir araç tercih ediyordu ve bu yeni ortamında elindeki makinayı sürerken keyif aldı ve kahramanı Michael Schumacher ile benzer kariyer yollarını takip etmesinin de getirisi oldu.
Yenilenmiş ve yeniden doğmuş Vettel yeni aşkını hediyeler ve ziynetlere boğdu, Avustralya’daki ilk yarışında podyum, bir sonraki Malezya’da bir zafer, toplamda üç zafer ve 13 podyumla geçtiğimiz yıla göre çok daha iyi sonuçlara imza attı.
Vettel sadece dört yarışta podyum dışı kaldı ve sadece iki kez yarışı tamamlayamadı. (Birincisi Belçika’da arka lastiğinin patlaması ve Meksika’daki alışılmadık kazası.)
Mercedes fabrika takımının Lewis Hamilton ve Nico Rosberg’in ayağı kaydığında Vettel yerini doldurmak için hemen arkalarındaydı. Singapur’daki polünde (Mercedes’in lastikleri doğru çalıştıramadığı yarış) veya diğer iki fırsatta sıralamalarda iki gümüş aracı ayırmayı başarmıştı. Bunda Rosberg’in sezon başındaki Cumartesi sıkıntıları da rol oynadı.
Üç yarış kazanmakla Ferrari’den Sergio Marchionne’nin beklentilerini aşan Ferrari’nin yeni takım patronu Maurizio Arrivabene’nin koşu sözünü de tutmamasını sağladı. Diğer bir yönden Vettel ve Ferrari için harika bir ilk sezon oldu.
Vettel: “Bu sezon genel olarak birçoklarını şaşırttı ve kesinlikle beklentilerimizin üzerindeydi. Bu yüzden çok olumluyuz.”
“Elbette hatırlandığı gibi geçen yol oldukça kötüydü, ancak felaket de sayılmazdı. Tembelleştiğimi düşünmüyorum, biraz daha karmaşıktı. Çok fazla süremedim ve yeni nesil araçlar vardı.”
“Ritmi bulmak zordu. İyi bir sezon olmadı, ancak bana her zaman devam etmeyi öğretti. İlerlemeli ve yeni bir şeyler bulmalıydım. Takım değiştirmek büyük bir mücadele ve bunun tadını çıkarıyorum. Ferrari de bu ritmi bulmamda bana yardım etti.”
Vettel bu sezon 2010-2013 arasındaki baskın haline yeniden kavuştu, hayati anlarda şimşek kadar hızlıydı, yarışlarda merhametsizdi ve neredeyse hiç hata yapmadı.
Bir pilot ve takım için ortam değişikliğinin destekleyici etkisini görmezden gelmemek önemlidir ve Vettel adanmışlığı, pist üzeri performansı ve iş ahlakıyla Ferrari’yi kesinlikle etkiledi.
Allison: “Klişelere girmeden konuşmak oldukça zor veya sıkıcı olabilir. Çünkü ‘onun harika bir iş ahlakı var, iyi bir takım oyuncusu’ gibi klişelere kaymak çok kolay.”
“Takımın bir sürücüden istediği temel şey hızlı olmaları. Eğer hızlıysa tüm diğer davranış biçimlerini tolere edebilirsiniz.”
“Hızlı, hatasız ve güvenilir; böylece eğer araç yavaşsa aracın yavaş olduğunu bilirsiniz, çünkü sürücünüz o gün tembellik yapmıyordur. Bir sürücüden bunu istersiniz, bence tüm dünya şampiyonları buna sahip ve elbette Sebastian da kesinlikle böyle birisi.”
“Ek olarak neyi istersiniz, bunları garanti edemezsiniz ancak takımın bir parçası olmayı seven birisi takımı daha önce olmadığı kadar teşvik eder, hataları affeden birisi kendisiyle barışıktır ve birlikte çalışmayı keyiflidir. Bu çok zorlu çalışma ortamında kişiliğiyle herkese yardımcı olur.”
“Eğer hız ve dayanıklılığınız varsa (sürücü olarak) zaten şanslı bir takımsınızdır, bu üçüncü şey varsa ki Michael’da bu çok güçlüydü, Sebastian da bunlara sahip. O sahip olunabilecek harika bir silah.”
Vettel yeni ilişkisinde rahat ve mutlu görünüyor, sık sık sıralama sonrasında ve yarış sonrası basın toplantılarında iki Mercedes pilotuna takılıyor. Meksika’da Hamilton ve Rosberg’in ilk virajda birbirine çarpmalarını istemesi harikaydı. Ancak baskı yokken gülmek ve şakalar yapmak her zaman daha kolaydır.
Ferrari ve Vettel bu sezon şampiyonluk mücadelesi pozisyonunda değildi, hedefleri tekrar rekabetçi olmaktı ve görünüşe göre Vettel bu yıl geride olsa bile keyif alıyor. Red Bull ile son sezonunda dördüncü şampiyonluğuna ekleme yapamayacağını zor şekilde öğrenmişti.
Vettel: “Kendimi mağlup hissetmiyorum, favori olmadığımızı biliyorum, ancak sezon başından bu yana elimizden geleni yaptık ve yarışlar kazanmak ve podyumlar almak için kabul edilebilir bir şansa sahibiz.”
“Şimdiye kadar harika bir deneyim oldu, ancak gelecekte nerede olmak istediğimizi de biliyoruz, bu yüzden önümüzde hala çok fazla iş var ve mağlup olarak nitelendirilmezsek kesinlikle çok daha mutlu olacağız.”
Kendisi ne düşünürse düşünsün, Vettel bu sezonun kaybedeniydi. Ferrari teknik olarak devasa bir adım attı, ancak Mercedes’i yenmek için yeterli büyüklükte değildi. Gümüş okları yendiği başarılar sadece onların şanssız veya hatalı oldukları zamanlar oldu.
Malezya’da Mercedes erken güvenlik aracı periyodunda pist pozisyonunu kaybetti ve geri kazanamadı. Macaristan’da ise ikili iyi kalkamayınca pist pozisyonunu kırmızı araçlara verdiler. Singapur’da ise lastik sıcaklıklarını sağlayamayınca sıralama ve yarışta rekabetçi olamadılar ve yarışı Ferrari’ye verdiler.
Vettel’in üç zaferi de fırsatçı anlarda geldi, bu da mağlup kelimesinin harika bir tanımıdır. Bu tanım Alonso’nun Maranello’daki günlerinden alışık olduğu şeyler. Evet, Alonso bu süreçte iki kez şampiyon olmaya çok yaklaşmıştı, ancak asla yapamadı.
İspanyol pilot Scuderia ile yarıştığı her sezonda bir yarış kazandı, son sezon hariç. Üç kez de puanlamada Vettel’in arkasında bitirdi. Alonso Ferrari zamanının mağlup unvanını taşıyan yaşayan kahramanıydı.
Üç kez dünya şampiyonu Jackie Stewart bir araçla yarışlar kazanmanın bir sürücüyü F1’in en iyisi yapmakta yeterli olmadığını söylemişti. Mevcut nesil pilotlarda Hamilton McLaren yıllarında bunu yaptı, Alonso da. Şimdi ise Vettel’in de boğa numarasından fazlası olduğunu açıkça gördüğümüzü söylememiz adil olur.
Ancak ne kadar efsane veya kahraman olursa olsun daha önce dünya şampiyonu olmuş birisi tekrar kazanmaktan başka hiçbir şeye adanmış olamaz.
Alonso’nun Maranello’ya uyarısı açıktı: çok fazla süreyi mağlup olarak geçirdi ve ilişkide çatlaklar oluşmaya başlayacaktı. En iyisi olmayan bir araçla yarışlar kazanmak bir süre için tatmin edebilir, ancak uzun vadede yeterli değildir.
Şimdiye kadar Sebastian Vettel ve Ferrari birbirini bulmuş gibi görünüyorlar. Ancak ikisi de bu süreçte hala balayındalar. Gelecekte bu ikili arasında neler olacak veya hayat ne yöne ilerleyecek göreceğiz.
RAIKKONEN KALIYOR, ANCAK NE KADAR DAHA KALACAK?
2014 Kimi Raikkonen taraftarları için deneme yılıydı. Fin pilot, F1’in şüphesiz kahramanı olarak kalmaya devam etti, ancak son sezon 2001’de F1’e geldiğinden bu yana en kötüsüydü.
Sonuçlara bakılarak konuşulduğunda bu seferki biraz daha iyiydi. Raikkonen bu sezon üç kez podyumda bitirdi (geçen yılki en iyi derecesi dördüncülüktü) ve geçen yıl aldığının iki katından daha fazla puan topladı. Ayrıca 2014’teki düşük 12. sıradan çok daha saygın dördüncülüğe yükseldi.
Ancak bu sezon 2007 şampiyonu için hala başarısız bir sezon oldu, takım arkadaşı Vettel’e sıralamalar, yarış zaferleri ve puanlamada düzenli olarak geçildi.
Vettel takım içi sıralama savaşını 13-3 kazandı. Bu rakamda Vettel’in MGU-H sorunu yaşadığı Kanada GP, Raikkonen’in aracının bozulduğu Belçika ve Meksika GP dahil değil. Bu geçen sezon Alonso’nun Raikkonen’i mağlup etmesi ile benzer bir oran. Vettel üç yarış kazanıp 13 podyum elde ederken Raikkonen hiç yarış kazanamadı ve sadece üç podyum elde etti.
Bu yıl iki kez çarpıştığı Williams pilotu Valtteri Bottas tarafından yenilemezdi, ancak şampiyonada çok yakınlaştılar. Ancak Raikkonen hiç olmazsa takım arkadaşına göre puan oranlamasında yükselme kaydetti: Geçen sezon Alonso’nun %34’ü puan alan Raikkonen bu sezon Vettel’in %54’ü kadar puan topladı. Bu oran birkaç teknik sorun olmasaydı daha da iyi olabilirdi, ancak Raikkonen bu sezon çok fazla hata yaptığını da basitçe kabul etti.
Bu sezon üreticiler şampiyonası çok yakın geçseydi Raikkonen Ferrari’ye çok pahalıya patlayabilirdi, ancak Fin pilot Scuderia’yı bir yıl daha kalmak için ikna edebildi.
Raikkonen ve Vettel arasındaki savaş için Allison: “Spa’dan sonra oldukça yakın ilerledi.”
“Bence böyle sürücülere sahip olduğumuz için çok şanslıyız: a) birbirine saygılı, b) birbirine güvenen, c) hızlı ve d) birbirine baskı kuran pilotlarımız var.”
Herkes Raikkonen’in bu sezon daha iyi olduğunu söyledi, ancak çok daha iyi değildi. Oyununu yükseltmesi ve 2016’da Vettel’e gerçekten bir baskı kurması gerekiyor.
Murnout