Bir sürücü için, Formula 1'de Ferrari kontratına imza atmaktan daha ikonik bir şey bulabilmek oldukça zor.

Ancak Şahlanan At'ın en son transferi olan Carlos Sainz için bu durum, biraz daha alışılmadık olduğu için, daha da göze çarpıyor.

Ona Maranello'da büyük bir seremoni verilemedi ve O, sonrasında yeni patronları ile kutlama yemeğine gidemedi.

Onun yerine Sainz'ın resmi bir Ferrari sürücüsü olması, kendisinin sabah yataktan kalktıktan sonra bunun gerçekleşmesi nedeniyle gayet normal bir gidişata sahip oldu.

Motorsport.com ile yaptığı özel röportajda Ferrari sürücüsü olduğu ilk an hakkında açıklamalarda bulunan Sainz, "Bu aslında çok komik bir hikaye çünkü uzun bir pazarlık dönemi geçirdik."

"Bunların hepsi COVID karantinası zamanında oldu ve bu nedenle tüm görüşmeler Zoom ve telefon konuşmaları üzerinden yapıldı, bu da her şeyi biraz daha karışık bir hâle getirdi."

"Duruma adapte olmamız gerekiyordu ve kontratı, şu anda bu röportajı da yaptığım masanın üzerinde, evimizde bulunan küçük ofis odasının içerisinde imzaladım."

"Karantinayı ailemle beraber hep birlikte geçiriyorduk ve bir sabah saat sekizde uyandım, pijamalarım da hâlâ üzerimdeydi."

"Ofise girdim ve babamı kalemiyle hazır şekilde gördüm. Babam bana 'Burayı imzalaman gerekiyor: Bu, Ferrari kontratı. İmzalarsan anlaşma tamam.' dedi."

"Sonrasında da sabah sekizde pijamalarım üzerimdeyken, yataktan kalktıktan hemen sonra kontratı imzaladım. Babama 'Sana da günaydın!' der gibiydim." dedi.



Bu sözleşme bu senenin başında yürürlüğe girdikten sonra Sainz bir daha arkasına bakmadı.

Bu senenin başında 2018 aracı ile Fiorano'da yaptığı ilk testten, takımın yaşadığı farklı deneyimlere kadar Sainz, kendini takıma iyi bir şekilde adapte etti.

Tabii ki de pek çok F1 sezonunda olduğu gibi onun da inişleri çıkışları oldu ve araçta tamamen memnun olmadığı alanlar oldu, ancak Sainz'ın Ferrari sürücüsü olarak deneyimleri gayet iyi gidiyor.

Bu oldukça ilginç bir yolculuk oldu ve Sainz gibi gerçekçi bir kişi için bu deneyim, özellikle tifosi ile tanışmasının ardından, başkalarının onu nasıl gördüğü konusunda aydınlatıcı bir deneyim oldu.

Sainz bu deneyimini şu sözlerle anlatıyor: "İtalya'daki taraftarların inanılmaz tutkulu ve benim beklemediğim bir şekilde inanılmaz saygılı oldukları doğru."

"Onlara dokunduğunuzda veya ellerini sıktığınızda bu, onlar için inanılmaz özel bir şey. Onlar size çok saygı duyuyor ve herhangi bir nedenden dolayı size çok değer veriyorlar, bu da oldukça etkileyici bir şey."

"Onların yanında olduğunuzda çok heyecanlı oluyorlar ve bir sürücü olarak bu hissi hiçbir zaman yaşamamıştım: insanların size bu kadar yakın olduğunda yaşadığınız heyecan hissini."

"Onlarla konuştuğunda, 'Hadi ama, ben de senin gibi 27 yaşında biriyim, sakin ol ve gel fotoğraf çekilelim' diyorum. Ancak genelde telefonu alıp fotoğrafı çeken ben oluyorum."

"Bu çok çılgınca bir şey ve bunu çok seviyorum. Özellikle söyledikleri şeyler çok komik, bu nedenle hayat biraz değişti ancak aynı zamanda iyi bir denge yakalamayı da becerebildim."

Sainz'ı farklı bir şekilde gözlemleyen sadece taraftarlar değil. Ferrari, özellikle İtalya'da, diğer takımlardan daha farklı bir medya ilgisine sahip. Bu da hareket tarzında bir takım değişiklikler yaratılmasına neden oluyor.

Sainz şu andan itibaren konuşmadan önce düşünmesi gerektiğinin farkında. Sadece tek bir uçarı demeç, her şeyi kontrolden çıkarabilecek bir hikaye yazılmasına neden olabilir.



Sainz bu konu hakkında şunları söylüyor: "Ferrari'de, veya Ferrari'nin bir parçası olduğunuzda küçük 'haberlerin' ne kadar büyük 'haberlere' dönüşebileceğini görmek çok ilgi çekici."

"İtalya'da bu tür şeyler çok oluyor ve bu da hâlâ öğrenmeye çalıştığım bir durum."

"Şu an hâlâ nasıl konuşmam gerektiğini öğreniyorum, söylediğim şeylerin bir şekilde değil de başka şekilde söylenmesi, büyük bir manşet yaratıp yaratmamasına yol açıyor."

"Bir sürücü olarak bu tür durumları nasıl ele almam gerektiği konusunda kendimi eğittiğim bir süreç içerisindeyim çünkü bu hiç kolay bir şey değil."

"Üzerinizde, başka takımlarda olmayan, ekstra bir sorumluluk hissi var. Bir ülke adına yarıştığınız göz önüne alındığında bu his gerçekten çok farklı."

"Bu tamamen aynı anda hem Real Madrid hem de İspanya adına oynamak gibi. Ferrari adına yarışmak hem Ferrari hem de İtalya adına yarışmak demek ve bunun farkında olmalısınız, bunun getirdiği sorumluluğun da farkında olmalısınız."

"Ancak bu benim için bir onur. İtalya benim sevdiğim ve çok fazla vakit geçirdiğim bir ülke."

"Çocukluğumda İtalya'da büyüdüm; gokartta orada yarıştım, bu nedenle İtalya'da Ferrari'ye olan tutkuyu bilerek büyüdüm ve orada birlikte yarıştığım pek çok gokart pilotunun bir Ferrari sürücüsü olmak istediğini biliyordum."

"Bu görevi benim üstleniyor olmam benim için büyük bir ayrıcalık ve büyük bir onur. Bu, benim oldukça gurur duyduğum bir şey."

Sainz'ın yarıştığı son takımların Renault (Enstone merkezli) ve McLaren gibi İngiliz takımları olduğu göz önüne alındığında İspanyol pilotun Ferrari için yarışıyor olması, yeni bir ülkeye de adapte olması anlamına geliyor.

Her ne kadar Ferrari'deki kültürün diğer takımlara göre çok farklı olduğu bilinse de Sainz, an itibariyle pek çok F1 takımının benzer şekilde yönetildiğini söyledi.

Konu hakkında konuşan Sainz, "Tabii ki farklı bir kültür ve işleri farklı şekilde yapma durumu var. Ancak aynı zamanda modern F1 takımları işe yaklaşım, iş etiği ve profesyonellik olarak çok büyük değişikliklere gittiler.



"Şu an pek çok kültürlü takımlar olduğu doğru. Ferrari bile İngiliz ve Amerikalı insanlarla dolu. Benim mühendis grubumda bir Amerikalı, bir İskoç, bir İspanyol ve bir İtalyan var. Bu grup, benim her gün akşam yemeğine gittiğim grup."

"Bu da F1'in ne kadar birleşik olduğunu gösteriyor. Ancak tabii ki de Ferrari'nin, anlamanız gereken kendine özgü bir kültürü ve işlerin yapılması konusunda kendi sistemi var. Bunlara adapte olmanız ve nasıl çalıştığını görmeniz gerekiyor." dedi.

Ferrari'deki hayatın değişikliklere yol açmasına rağmen Sainz bu sene, bir Ferrari sürücüsünün getirdiği sorumlulukların ve ilginin kendisini değiştirmediğini gösterdi.

Sainz hâlâ gridin en zeki, en arkadaş canlısı ve konuşkan sürücülerinden biri ve ayakları yere sağlam basmaya devam ediyor.

Her ne kadar tarih boyunca çok az insan bir Ferrari F1 sürücüsü olacak kadar şanslı olmuş olsa da Sainz, bu kişilerden biri olmasının kendisine çok doğal geldiğini söylüyor.

İspanyol pilot konu hakkında şunları söylüyor: "Bunun farkına vardığınızda çok gerçekçi bir hisse sahip oluyorsunuz ve bununla yaşıyorsunuz."

"Bu da çok garip bir durum çünkü bir sabah uyanıp, 'Ben bir Ferrari sürücüsü olacağım' diyorsunuz."

"Nasıl mı hissettiriyor? Ben hâlâ aynı Carlos olmaya devam ediyorum. Ben hâlâ aynı adamım. Hâlâ aynı tutkuya, aynı yeteneğe sahip olan ve işini yapmaya devam eden aynı sürücüyüm."

"Sadece bunu Ferrari için yapıyor olmanız işleri değiştiriyor. Bu oldukça büyük bir sorumluluk, özellikle İtalya'da yarıştığınızda. En önemli şey de bu."

"Monza'ya gittiğinizde bir anda Ferrari sürücüsü olmanın nasıl bir his olduğunu anlıyorsunuz. Tüm dünyanın etrafında da bu hissi anlıyorsunuz. Ancak Monza'ya gittiğinizde, özellikle Monza'ya az sayıda taraftar aldıklarınızda ve orada birkaç organizasyon olduğunda, bir anda 'tamam bu inanılmaz bir şey' diye düşünüyorsunuz."

"Bu, benim tahmin ettiğimden de büyük bir şeydi. Ancak hâlâ aynı Carlos olmaya devam ediyorsunuz ve bu konuda hiçbir şey değişmiyor."

tr.motorsport.com