play facebook twitter youtube instagram rss
Formula1 Sayın Misafirimiz, F1tr.com Platformuna Hoşgeldiniz. (Giriş YapınÜcretsiz Kayıt Olun)


#33 Max Verstappen
Sıra 1| Puanı 161
#16 Charles Leclerc
Sıra 2| Puanı 113
#11 Sergio Perez
Sıra 3| Puanı 107
#4 Lando Norris
Sıra 4| Puanı 101
#55 Carlos Sainz
Sıra 5| Puanı 93
#81 Oscar Piastri
Sıra 6| Puanı 53
#63 George Russell
Sıra 7| Puanı 44
#44 Lewis Hamilton
Sıra 8| Puanı 35
#14 Fernando Alonso
Sıra 9| Puanı 33
#22 Yuki Tsunoda
Sıra 10| Puanı 15
#18 Lance Stroll
Sıra 11| Puanı 11
#27 Nico Hulkenberg
Sıra 12| Puanı 6
#38 Oliver Bearman
Sıra 13| Puanı 6
#31 Esteban Ocon
Sıra 14| Puanı 1
#20 Kevin Magnussen
Sıra 15| Puanı 1
#24 Guanyu Zhou
Sıra 16| Puanı 0
#77 Valtteri Bottas
Sıra 17| Puanı 0
#10 Pierre Gasly
Sıra 18| Puanı 0
#23 Alexander Albon
Sıra 19| Puanı 0
#2 Logan Sargeant
Sıra 20| Puanı 0
#3 Daniel Ricciardo
Sıra 21| Puanı 0
Red Bull | Sıra: 1
Puan:268, Galibiyet:5
Ferrari | Sıra: 2
Puan:212, Galibiyet:1
McLaren | Sıra: 3
Puan:154, Galibiyet:1
Mercedes | Sıra: 4
Puan:79, Galibiyet:0
Aston Martin | Sıra: 5
Puan:44, Galibiyet:0
RB F1 Team | Sıra: 6
Puan:20, Galibiyet:0
Haas F1 Team | Sıra: 7
Puan:7, Galibiyet:0
Alpine F1 Team | Sıra: 8
Puan:1, Galibiyet:0
Williams | Sıra: 9
Puan:0, Galibiyet:0
Sauber | Sıra: 10
Puan:0, Galibiyet:0
Formula1 Monako GP 26 Mayıs 2024

Yorum: 0 | Görüntüleme: 490
Değerlendir:
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Röportaj | Jacques Villeneuve
08-12-2014, 14:30
paylaş
sadmin
Patron
KONU:
186,235
MESAJ:
541,757
F1 PUANI:
ÜYELİK:
02-03-2012
******
Pilot
Takım
C.Leclerc
C.Leclerc
Ferrari
Ferrari

Son Haberler
Formula 1 Haberleri
Marko, Monako'da Ferrar...
Formula 1 Haberleri
F1, çamurluk fikrinden ...
Formula 1 Haberleri
Allison, Newey ile çalı...
WRC
Toyota, 2025 WRC teknik...
Formula 1 Haberleri
RB kalkışlarda yaşadığı...

Yorum: #1
Röportaj | Jacques Villeneuve

[Resim: 1310917905867_ORIGINAL-589x400.jpg]

Jacques Villeneuve ile ilgili bir çok şey ”alışılmışın dışında” olarak değerlendirilir. Kendisine bol gelen yarış tulumları ve ayakkabıları, rahat, hatta zaman zaman kendini beğenmiş tavırları…

Jacques ile Cenevre Gölü’nün yakınlarında buluşuyoruz. Burası, babasının 1982 Belçika GP Sıralama Turları’ndaki ölümünün ardından çocukluğunun büyük bölümünü geçirdiği yer.

Maurice Hamilton: Merhabalar Jacques, burası tahmin ettiğim kadarıyla gelişiminde birçok etkisi olan bir yer.

Jacques Villeneuve: Evet, kesinlikle. Hemen yolun karşısındaki okula gidiyordum. Orası 12 ile 17 yaşlarım arasında ilk kez seks yaptığım, ilk biramı içtiğim ve farklı şeyleri ilk kez yaptığım yerdi. Çok eğlenceliydi.

MH: Burayı senin kendini daha rahat hissetmen için seçtim. Gerçi buraya ilk kez geldiğinde zor zamanlar geçiriyordun, değil mi?

JV: O zamanlar çok zordu, babamın ölümünden önce yaklaşık bir yıl boyunca evden uzak kaldım. Babamın ölümünün ardından aile içi ilişkilerimiz adeta çökmüştü. Bu yüzden annem beni evden uzaklaştırmaya karar verdi. Durumumuz belirsiz ve şaşırtıcıydı.

MH: O zamanlar henüz çok gençtin.

JV: 11 yaşındaydım. Babamın ölümünü net bir şekilde hatırlıyorum. O yarış annemin gitmediği ilk yarıştı. Okuldan eve doğru yürüdüğümüzü hatırlıyorum. Çocukluk yıllarımda oyuncağı ancak yılbaşında veya doğum günlerinde alabiliyorduk. O zamanlar taşınabilir siyah-beyaz video oyunları vardı. Anneme o kadar çok ısrar etmiştim ki, bir süre sonra dayanamadı ve bir tane aldık. Eve gittiğimizde telefon çaldı ve annemin telefonu açışını ve adeta dilinin düğümlenmesini o kadar net hatırlıyorum ki…

MH: Ne olduğunu biliyor muydun peki?

JV: Evet, biliyordum. Bunun ardından askeri bir uçuşla Kanada’ya gittik. 11 yaşındaki bir çocuk için çok zor bir deneyimdi. Fakat öyle ya da böyle, bu olayın bugün geldiğim noktadaki etkisi yadsınamaz. Bu acı kaybın ardından bir anda ”evin erkeği” olmuştum. Bunu söylemek bir hayli kötü ancak bu olay, benim ”adam” ve yarışçı olmama çok yardımcı oldu. Çok üzücüydü çünkü o, sadece babam değil aynı zamanda kahramanımdı. Eğer onun dikkatini 5 saniye dahi olsa çekebilirsem benden mutlusu yoktu! Bazen annem, babamı, beni de kendisiyle birlikte helikoptere bindirmesini isterdi. Orada sadece ben ve babam oluyordu, orada hiçbir şey söylemeden saatlerce oturabilirdim ve gerçekten de mutluydum. Babam bize, ”Önemli olan bugün ve yarındır, dün değil” derdi. İşte böyle bir adamdı.

MH: Seni ilk olarak buraya ne getirdi?

JV: Avrupa’ya taşındığımız zaman beraber kaldığımız ilk kişi Patrick Tambay’dı. Kazadan sonra annemi burada yaşamaya ikna etti. O zamanlar kayak yapmak istiyordum, bu yüzden burada yaşamak benim için harika olurdu. Burayı her zaman sevdim. Burası bir toplumda yaşamanın zorluklarını ve kolaylıklarını iç içe barındırıyor. Sonra hayatımda bembeyaz bir sayfa açtım, sanırım babamla ilgili hatıralarımın az olmasının sebebi de bir nevi bu. Babam tüm bu olan biten şeylere verdiğim reaksiyonu görse çok memnun olurdu diye tahmin ediyorum. Anlatabiliyorum değil mi?

MH: Evet anlıyorum. Gilles’in böyle hissedeceğini hayal ediyorum zira o, risk almayı seven bir insandı. Senin kayak yapmana izin vereceğinden de eminim.

JV: Annem motorsporlarında mücadele etmemi istemiyordu. Bu sadece psikolojik yıpranma nedeniyle değildi, eğer motorsporlarına girersem üstümde çok büyük bir baskının olacağını biliyordu. Beni motorsporlarından uzak tutmaya çalışıyordu ancak karşıma bir fırsat çıktı ve ben de kabul ettim. Beni durduramadı, bu yüzden de yardım etmeye karar verdi.

MH: Sanırım yapacak hiçbir şeyi olmadığını fark etti, çünkü sen bunu istiyordun.

JV: Öyle. O zaman 17 yaşındaydım, eğer reddetseydi bir yıl sonra ”Görüşmek üzere” diyerek çekip gidebilirdim.

MH: Bu kararı verdikten sonra artık kendinle baş başaydın. İtalya’ya yarışmak için gittiğinde birçok insan baban hakkında sorular sormuştur. Bununla nasıl başa çıktın?

JV: Çok da etkilenmedim açıkçası. Ailemin İtalya’ya çabuk alışması benim için olumlu bir gelişmeydi. Babamın ailesinin büyük bir bölümü Kanada’dan ziyade İtalyan kökenliydi. Bu yüzden orada bana fazlasıyla saygı gösterildi ve beni korudular. Çok iyi bir takımın parçasıydım ve insanlar, babamın başaramadığı şeyleri benim başarmamı istiyordu. Ve ben de onlara umursamadığımı ve bunun hakkında konuşmak istemediğimi söylüyordum. İstedikleri gerçekleşmeyince de bana kızıyorlardı.

MH: O yıllarda yarışmak nasıldı?

JV: Çok iyi. F3 harika bir başlangıçtı çünkü gridde yaklaşık 45 tane araç vardı. Karting yapmamıştım, hiçbir şey yapmamıştım ve kendimi bir anda bambaşka bir maceraya atılırken bulmuştum. Öğrenmek aklımın ucundan bile geçmemişti ancak günün birinde ”Dünya Şampiyonu” olacağımı biliyordum. Ne zaman veya nasıl olacağını ise asla umursamıyordum.

Bunu şimdi düşününce biraz tuhaf olduğunu itiraf etmeliyim. Şu an biri çıkıp bana aynı şeyi söylese muhtemelen ”Dikkatli ol, şu an olduğundan çok daha fazla çalışmalısın.” derdim. Yarışarak geçirdiğim ilk yıl öğrenmem ve tecrübe kazanımım için çok olumluydu.

Damon Dill ve diğer pilotlar da benimle aynı mertebede. Eğer soyadınız bir ”şampiyonun” soyadıysa size itibar ederler. Eğer değilse, hiç kimse sizi fark etmez bile. İsterseniz üçüncü sezonunuzu geçirin, kimileri sizi halen daha ”yeni” olarak görecektir. Fakat isminiz biliniyorsa, siz zaten bir şekilde kazanacaksınız demektir. Bu baskı sizi ya ”harika” yapar, ya da paramparça eder. Gelişimi, baskı ile birlikte çok daha hızlı öğrenirsiniz. ”Hızlı bir adam” olursunuz. Eğer olamazsanız, zaten işiniz bitmiş demektir.

[Resim: gilles-jacques.jpg]
Gilles & Jacques Villeneuve

MH: Peki, Avrupa’ya gelirken herhangi bir tereddütün yoktu, peki ya yarışmadan önce?

JV: Hayır, hiç yoktu. Aklımdan bile geçmedi. Kayaktan gelen tecrübelerimle bunu nasıl alaşağı edeceğimi biliyordum. Sadece sporun ”mekanizması”nı öğrenmem gerekiyordu. Aklımda ”Neden yavaş kalıyorum?” gibi sorular oluyordu ve bunu halletmem gerektiğini fark ediyordum. Pes etmezseniz ve yeterince odaklanırsanız zaten istediğiniz şeyi elde edersiniz. Eğer çıkılacak bir basamağınız varsa, onu nasıl çıkacağınızı bulmalısınız. Her zaman bu yaklaşıma sahiptim, sanırım bu yüzden başarıya ulaştım.

MH: Japonya’ya gitmene sebep olan şey neydi? Bu ekonomik bir adım mıydı yoksa kariyerin için mi gitme kararı aldın?

JV: Her zaman sponsorum vardı. Çok şanslıydım çünkü motorsporlarına başladığım zaman Camel, ünlü kişilerin çocuklarına ekonomik olarak destek çıkıyordu. Henüz 17 yaşımdayken bir kontrat imzaladım, hayal edebiliyor musunuz!

O zamanlar motorsporları Japonya’da altın çağını yaşıyordu. Tom Kristensen ve Ricard Rydell ile takım arkadaşıydım. 3000’de ise Eddie Irvine ve Roland Ratzenberger ile birlikteydim.

Bir sezonda sadece 9 veya 10 yarış oluyordu. Yarışmaktan çok antrenman yapıyorduk, bu benim için hem büyük bir tecrübe hem de büyük bir adımdı. O zamanlar sadece 3 dişli ve İngilizce konuşamayan bir Japon mühendisle çalışmak zorunda kalmıştım. Ama kabul etmeliyim ki muhteşemdi! Bu bana aynı zamanda İngilizce, İtalyanca veya Fransızca olmayan terimleri ve bilgileri öğrenme fırsatı sunuyordu. Aracın fonksiyonlarını ve çalışma mekanizmasını anlamaya başlamıştım. Bundan daha iyi ne olabilirdi? Yarışçılık sadece ”arkadan veya önden kayma” değil, bu tek başına herhangi bir anlam ifade etmiyor. Dilinizi konuşamayan biriyle iletişim kurmaya çalışmak, sizi beyninizin belki de asla hiç gitmeyeceğiniz yerlerine götürüyor.

MH: O yıllar aynı zamanda spor arabalarla da ilgili olduğun yıllardı, değil mi?

JV: Evet, devasa büyüklükteki Turbo Toyota’ları test ediyordum. Toyota bizden, onlarla birlikte sıkı bir ekip olmamızı istiyordu. İşte o haftalarda Roland Ratzenberger beni adeta kanatlarının altına aldı. Beni daha da hızlı olmam için zorluyordu. Birçok rakip sizin hızlı olmanızı istemez ancak Roland bana gerçekten de yardım ediyordu. Onun birçok kez Tokyo’da arabada uyuduğunu hatırlıyorum.

Ona, bana yardım ettiği için müteşekkirim. Neredeyse tüm kariyerim boyunca, ”büyük abilerinden yardım alan bir çocuk” gibiydim. Çok genç görünüyordum bu yüzden bulunduğum ortamda daima benden büyük birileri vardı.

MH: Kuzey Amerika’ya, IndyCar’a geçmeden önce Formula Atlantic’e katıldığında kafandan neler geçiyordu? Ne düşünüyordun?

JV: Japonya’dayken, Canada’daki Trois-Rivieres’teki yarışa davet edildim ve o yarışı podyumda tamamladım. Players (Formula 1’de uzun yıllar sponsorluk yapmış olan tütün şirketi) beni Kuzey Amerika’ya götürmek istedi, Toyota da Japonya’da kalmamı. Ama Players’ın 3 yıllık teklifinde IndyCar kontratı da vardı, bu yüzden gitme kararı aldım.

MH: Trois-Rivieres’teyken, baban hakkında birçok sohbet olmuştur diye tahmin ediyorum. Çünkü baban orada bir nevi ”kahraman” idi. Bunun bilincinde miydin?

JV: Hayır değildim. Hatta hiç umursamıyordum. Gençtim ve yarışmaktan zevk alıyordum. Babamın hayalini yaşıyordum. Babam yarışmaya tutkuyla bağlıydı ve adeta bununla yaşıyordu, saygı görmesinin en büyük nedeni de sanıyorum ki bu. ”Yarışçıymış gibi” davranmıyordu, o saf bir yarışçıydı, saf bir yetenekti. O halde, ben neden farklı olacaktım ki? Babam bana çocukken limitleri zorlamamı ve tüm tehlikelere ”saygı duymamı” söylerdi.

MH: İlk Atlantic yarışına dönecek olursak, IndyCar kontratı nasıl bu kadar hızlı geldi?

JV: Az kalsın gelmiyordu! Players bizi IndyCar kontratı üzerinde anlaşmak için ofise götürdüğünde ben neredeyse çekip gidiyordum. Çünkü benden kaskımın şeklini değiştirmemi istediler.

Ben de ”Hayır, kaskımı değiştirmeyeceğim. Güle güle!” dedim. Şaka yaptığımı düşündüler. Diğer pilotların her yarışta kasklarını değiştirmelerini sinir bozucu olarak bulurdum.

MH: Katılıyorum. O kask senin imzandı, o seni sembolize ediyordu.

JV: O senin ruhundur. Diğer konu ise şimdi kullanılmakta olan kasklar; Renk karmaşası gibiler, anlamsızlar.

MH: Kaskındaki pembe renk nereden geldi? Anlamı ne? Ayırt edici bir renk.

JV: Babamın kendi kaskını tasarladığını hatırlıyorum. Beyaz bir kaskı vardı ve renkli kalemlerle üstüne bir şeyler çizerdi. Ben de benimkini tasarlamak için elime birkaç tane kağıt-kalem aldım. Renkleri seçtim ve o halini aldı işte.

Beyninizin içinde ne olduğunu asla tam anlamıyla bilemezsiniz. Küçüklük dönemime ait bir resim hatırlıyorum. Annem bir süveter giymişti ve üstünde birçok renk vardı. Bu resmi sadece 3 yıl önce gördüm. Belki bir rastlantı veya başka bir şeydi, bilemiyorum. Kullandığım kask yıllar boyunca neredeyse aynıydı, kaskı yapan kişiler zaman zaman değiştiği için belki renk tonlarında ufak farklılıklar olabilir.

MH: Başka bir konuya atlamak istiyorum. Indy 500’ü kazandın ve ismin bir anda Formula 1 ile anılmaya başlandı. Bu kadar kolay mıydı?

JV: Sanırım evet. Indy galibiyeti Frank Williams için çok önemliydi ve kazanmamın ardından hemen bir test ayarladı. F1 aracına bindiğim anda büyük bir adım attığımın da farkına varmıştım.

MH: Nasıl?

JV: Aracın performansı, her şey çok hızlı gerçekleşiyordu. Araç hafif ve çevikti. Onu kullandığınız zaman ”Neler oluyor?! Ben neyin içindeyim böyle?!” diyorsunuz.

MH: Formula 1 senin hedefindi ve Williams’la anlaşmıştın, üst düzey bir takım, Renault motoru ve neredeyse sınırsız olanaklar…

JV: O zamanlar böyle düşünmemiştim. Yarış sezonunda dışarıda neler olup bittiğine pek bakmazsınız. Formula 1’de bir sezon harika, ertesi sezon ise rezalet durumda olabilirsiniz. Bernie Ecclestone benim Formula 1’e girişimde çok etkin bir rol oynamıştı.

[Resim: jacquesvilleneuvewinner.jpg]
Jacques Villeneuve-IndyCar 500, 1995

MH: Melbourne; Formula 1’deki ilk yarışın ve poldeydin ve muhtemelen yarışı kazanacaktın. Ancak yağ sızıntısı oldu.

JV: Evet. Boru yanlış yere koyulmuştu ve yağ sızdı. Aslında o yarışı kazansaydım şampiyonanın kaderi değişebilirdi. Çünkü psikolojik olarak bana büyük katkı sağlayabilirdi. Ve bu benim adıma 8 puanlık bir fark sağlayabilirdi; Bana 4 fazla, Damon Hill’e ise 4 az. Ama her şeye rağmen öğrenmek ve kazanma tecrübesini elde etmek için harika bir yıl geçirmiştim. Orada hiçbir sorunum yoktu. Orada ilk kez benden yaşlı olmayan ve çok da tecrübe sahibi olduğunu söyleyemeyeceğim bir mühendisle çalıştım. Bence benim yarış tecrübem Jock Clear’ınkinden daha da fazlaydı.

MH: Ancak Jock’la harika bir uyum içerisindeydin.

JV: Evet çünkü Jock tam bir spor adamı. Rugby oyuncusuydu, bu yüzden psikolojik olarak üstün bir yapıya sahipti. Eskiden Michael Schumacher, şimdi de Lewis Hamilton’la başarılı olmasının sebebi budur. Bu sadece mühendislik değil, sadece sayısal veriler değil.

Formula 1’deki hız başlarda bana çok zor gelmişti. IndyCar’dayken 20 saniye fark açmanın herhangi bir manası yoktu zira güvenlik aracı daima olayın içindeydi. 3 saniye fark açıp, yakıtınızı ve lastiklerini koruduğunuz zaman bir sorun yoktu. Bu yüzden, kazandığım ilk yarış olan Nürburgring’de Michael Schumacher vites kutuma yapışmıştı.

MH: Şampiyonluğu kazandığın yıl, Damon Hill ayrılmış ve Heinz-Harald Frentzen takım arkadaşın olmuştu. İkisini nasıl karşılaştırırsın?

JV: Damon’dan çok fazla şey öğrendim, çok çalışkan bir insandı. Çok hızlıydı. Atlantic’ten IndyCar’a geçişim, IndyCar’dan Formula 1’e geçişim kadar büyük bir adımdı. Adaptasyonum için Damon’dan yardım almıştım. Yanımda böylesine harika birisinin olması, gelecek sene şampiyonluğu kazanmak için Williams’la imzalayan Frentzen’e karşı hazır olmamı sağlamıştı.

MH: Gerçekten de böyle mi düşünüyorsun?

JV: Evet. Bunu onların söylemesi yanlış bir şey olabilir çünkü Frentzen’i adeta paramparça etmiştim. Psikolojik bir savaş başlamıştı, tıpkı Nico Rosberg ile Lewis Hamilton’ın arasında geçenler gibi. Eğer şampiyonluğa oynayan üç tane takım varsa, takım arkadaşınızla olan rekabetinizin pek bir önemi yoktur. Ancak tek başına şampiyonluğa oynayan bir takımdaysanız işler değişir. O sezonun başlangıcına dönecek olursak; Ferrari’lerden çok daha hızlıydık, ardından ne olduysa, özellikle virajlarda çok fazla hızlanmaya başladılar. Gerçekten de çok ilginç ve garip bir durumdu. Ama bundan önce, Frentzen’le olan savaş çoktan başlamıştı. Takım arkadaşlarım genellikle sezon başlarında adeta uyurlardı, çünkü kışın yapılan testlerde gerçek performansımı asla piste yansıtmazdım. Aracın ayarlarıyla uğraşırdım, en hızlı turu atmak için değil. Böylece ilk sıralama turlarında, ”beklenmedik şekilde” hızlı olurdum. Heinz-Harald’ı kaç kez, tam da pole’ü kazandığını düşündüğü anda hayal kırıklığına uğrattığımı hatırlamıyorum.

MH: Her şeyden çok çabuk etkilenen bir insandı.

JV: Evet öyleydi. Patrick Head ona yardımcı oluyordu, çünkü Heinz ”çerez” gibi gözüküyordu. Karşısında ne kadar durursan, sana o kadar fazla saygı duyuyordu. Bir gün Patrick onu resmen ağlatmıştı. Aynen şunu demişti; ”Evet kesinlikle Jacques gibi olmalısın ve beni asla dinlememelisin!”

[Resim: Jacques-Villeneuve-Williams-1997_2766059.jpg]

MH: Formula 1’e katıldıkları yıl BAR’a geçtin. İddialı bir proje miydi?

JV: Hayır değildi. Kısa süre zarfında yaptığımız şeylere bir bakın, bunu kimse başaramazdı. Geçirdiğimiz ilk sezona(1999) baktığınız zaman, araç hızlı ancak öldürücüydü. Mecachrome motoru vardı ve araçta inanılmaz derece vibrasyon vardı. Vibrasyon hidrolikleri paramparça ediyordu. Araç hızlıydı, defalarca ilk 6’da bitirebilirdim ancak bunu sadece 1 kez başarabildim. Ricardo Zonta Silverstone’daki yarışı tribünlerde bitirmişti, hatırladığım kadarıyla aracında bir şeyler kırılmıştı. Her geçen yarış, bana bir şey olacağına dair daha da endişeleniyordum. Bu şekilde yarışamazsınız. Harika bir ekibimiz vardı ancak araç çok tehlikeliydi. Yapılacak herhangi bir hata bizi korkutuyordu açıkçası. Ve bir süre sonra projeye dair olan inancımı kaybettim. ”Neden?” diye sorabilirsiniz. Çünkü Honda spora geri dönmeye karar vermişti. Bingo!

MH: Peki sonra ne oldu? Ne yanlış gitti?

JV: Bilmiyorum. Sanırım 1980’lerdeki gibi Honda’nın tek başına motor üreticisi olmamasından kaynaklanıyor. Ve Japonlar, patronlarını herhangi bir sorun olmadığına dair inandırmıştı. Japonya’daki insanlar her şeyin yerli yerinde olduğunu düşünüyordu. Beygir gücüne dikkat çekmeye çalışıyorduk. İki kez podyuma çıktığımızda gelişme kaydediyormuşuz gibi gözüktük. Üçüncü yılın ardından Flavio Briatore’yle Renault’ya geçmem hakkında konuştuk. İki kontrat da hemen hemen aynıydı. İki tarafında önerdiği para aynıydı, bu yüzden kararsız kalmıştım. Çok zor bir karardı çünkü BAR, benim yarattığım bir takımdı ve Honda kalmam için adeta yalvarıyordu. Son anda kalmaya karar verdim ve o sezon ne kadar da doğru bir karar verdiğimi fark ettim. Çünkü Renault çok kötü bir durumdaydı.

Craig Pollock’un BAR’dan gönderilmesi ve yerine David Richards’ın gelmesiyle, oradaki ”kalkan”ım bir anda yok olmuştu. Honda benimle görüşmek bile istemiyordu. Hiçbir şeye karşılık veremiyordum. Araç her yarışta bir sorun çıkarıyordu. Takım, para sorunu yaşadıkları için beni takımdan göndermeleri gerektiğini söyledi, ancak yerime gelen Jenson Button benden daha çok para alıyordu. Bu tamamen politikaydı. Asıl üzücü olan medyanın oralı bile olmamasıydı.

MH: Bunu kariyerinin en büyük hayal kırıklıklarından biri olarak mı değerlendiriyorsun?

JV: Evet. Birkaç sezon boyunca o takım için canımı dişime taktım. 18. olsak bile risk almaktan çekinmedim, pes ettiğim bir an bile yoktu. Takımı hiç eleştirmedim ama şunu söylemeliyim ki; 1997’de olduğumdan daha iyiydim.

MH: Sauber’de geçirdiğin birkaç sezonun ardından 2004 sezonunun sonunda Renault ile 3 yarışa çıktın. Nasıl bir tecrübeydi?

JV: 2005 için Sauber’le anlaşmıştım ancak Renault’yla 3 yarışa çıkmak için onları ikna ettim. Bu önemli bir tecrübe olabilirdi. Ayrıca Renault, Michelin kullanıyordu, Sauber’se Bridgestone. Michelin’i 2005 sezonu için Sauber’le anlaşmaya ikna edebilirdim. Ayrıca kısa bir süre de olsa Fernando Alonso ile çalışma fırsat buldum. Son 3 yarışta neredeyse her şeyi değiştirdik. Yepyeni bir araç, yeni ayarlar… Bana sınırsız özgürlük vermişlerdi. Fernando’yla takım arkadaşı olmak harikaydı, bana çok yardımcı oluyordu. Onun önünde olsam bile, bana olan yardımını kesmiyordu.

MH: 2007’de Fernando’nun McLaren’e geçişi hakkında ne söyleyebilirsin?

JV: Bu bir nevi, zamanında benim Jenson Button’la bulunduğumuz duruma benziyor. Fernando’ya ”Lewis bizim geleceğimiz, sen ise sadece bir Dünya Şampiyonu’sun, kes sesini!” demiş olabilirler. McLaren Alonso’yu, Lewis’i yetiştirmek için kullandı ve bu da doğal olarak hoşuna gitmedi. Genç bir pilotu spora adımını atar atmaz zorlamanın bir anlamı yok, 3 yıl içinde zaten kendisini bulacaktır. McLaren burada hata yaptı, Fernando ise yapabileceği yegane şeyi.

MH: Ya Sauber? Orada 2 sezon geçirdin.

JV: Oraya gittiğimde işittiğim ilk cümle şuydu; ”Kapa çeneni ve sür, araç için neyin en iyi olduğunu biliyoruz. Ayarlara herhangi bir ilavede bulunmanı istemiyoruz.” Willy Rampf söylemişti bunu. Diğer mühendisler harikaydı ve Monisha Kaltenborn daima bana destek veriyordu. İstediğim değişiklikler yapılmadığı için medyaya yakındım ve isteklerimi yerine getirmek zorunda kaldılar. Araç da hızlanmış oldu. Bu yüzden bir çekememezlik baş gösterdi ve benden daha da çok nefret etmeye başladılar. Ama oraya her gittiğimde evimde gibi hissediyorum. Aile gibi, gerçekten harika.

MH: Bu kadar neşeli olmana şaşırdım doğrusu.

JV: Sadece ”yarın” vardır. Sağlıklıyım, 4 tane oğlum var, para kazanıyorum, zaman zaman yarışıyorum. Hala tutkuluyum. Sporu, rekabeti seviyorum. Formula 1’de olan bazı şeyleri görünce hemen çağrışım yapıyor. Belki de fazla bağımlıyım. Geçtiğimiz yıllarda bir çok seride, bir çok aracı kullandım. Bu da beni daha iyi bir pilot yaptı. Bu gerçekten de eğlenceli bir şey. IndyCar’daki ilk yılımda hız bana korkutucu gelmişti. ”Çok hızlı gidiyorum.” diye aklımdan geçirirken sadece 180 yapıyordum, ardından ”200’e nasıl ulaşırım?” diye düşünüyordum. Mental olduğu kadar fiziksel de bir olaydı, yarışırken nefes alamazdım ve her şey gözüme bulanık gözükürdü. Bir hafta sonra yine o koltuğa oturduğumda ise her şey normaldi. 19 yıl öncesini hatırlıyorum da, aynı çizgi, aynı duygu… her şey.

MH: Geriye dönüp baktığımızda yaşadığın olaylardan çok fazla tecrübe elde ettiğini görmek mümkün. Harika bir konuşmaydı, paylaştığın için teşekkür ederim.

JV: Ben de teşekkür ederim.

*Bu röportaj F1 Racing Magazine 2014 Kasım sayısından çevrilmiştir.

Atahan Cankan



08/12/2014, 14:30

Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Villeneuve: "F1, Andretti konusunda bizim bilmediğimiz bilgilere sahip olmalı" sadmin 0 92 17/04/2024, 17:17
Son Mesaj: sadmin
  Villeneuve, Audi hakkında karamsar: "Yıllardır hiçbir şey başaramamış bir takımla F1'e giriyorlar" sadmin 0 104 17/04/2024, 2:04
Son Mesaj: sadmin
  Villeneuve: "Wolff, Verstappen'i isteyerek Red Bull'u kızdırmaya çalışıyor" sadmin 0 98 01/04/2024, 1:10
Son Mesaj: sadmin

Hızlı Menü:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir
Bunlar da ilginizi çekebilir! Close

© F1tr.com
★ Tüm hakları saklıdır
2012-2024

F1tr.com altyapı gücünü Özkula'dan alır.
Formula1Formula1