Formula 1, 1 Ağustos’ta Macaristan’da düzenlenen yarışın ardından dört haftalık araya girmişti. 29 Ağustos’ta başlayacak olan Belçika Grand Prix haftasıyla beraber sezonun ikinci yarısına geçilecek. Peki ilk on iki yarış Red Bull Honda için nasıl geçti?

Red Bull, 2010’lardaki yükseliş dönemlerinin ardından tubro hibrit çağında gerilemeye başlamıştı. O günlerde Renault motorunu kullanan takım, özellikle son iki sezonda büyük arızalar yaşıyordu. Bu arızaların neticesinde Renault’yla yollar ayrıldı ve McLaren’de karmaşık bir performans sergileyen Honda motoruna geçildi.

Red Bull için teknik işler yavaş yavaş yenileniyordu. İşin insan gücünde, yani pilot kısmında Avustralyalı yıldız Daniel Ricciardo, takımdan ayrılmıştı. Ricciardo’nun yerine Fransızların altın çocuğu Pierre Gasly getirilmişti. Genç yıldız Max Verstappen ise yeni sezonda takımın tartışmasız bir numaralı pilotu olacaktı.

Verstappen, geçtiğimiz sene ilk 12 yarışta 87 puan alabilmişti. Takım emirlerinin Ricciardo’ya dönük olması, hâli hazırda patlamaya hazır bir bomba olan Verstappen’i öfkelendirmişti. O da bu öfkesini padoka yansıtıyordu. Ancak işlerin pist içine kadar kayması, pilot ikilisinin hem birbirlerine hem de diğer 18 pilota karşı aşırı agresif sürüş sergilemesi, Red Bull adına kâbusu beraberinde getirmişti. Özellikle Netflix’in Drive to Survive belgeselinde bu ikili arasında neler yaşandığını daha detaylı olarak görmüştük.

Yeni sezonda Ricciardo’nun olmaması en çok Verstappen’e yaradı. Zira Hollandalı pilot, bu sezonki ilk 12 yarışta 181 puan topladı. Ayrıca iki Ferrari pilotunun da önünde yer aldı. Kariyerinde ilk kez bu kadar vakur bir görünümde olan Verstappen, Ferrari’nin genç yıldızı Charles Leclerc’la birçok kez lastik lastiğe geldi, hatta pist içinde onunla adeta dans etti. Bütün bu anlarda agresiflikten vazgeçip saf yeteneğini konuşturdu ve genelde hata yapmayan taraf oldu. Yani karting kariyerinde onu özel kılan ve çok genç yaşta motor sporlarının arşında mücadele etmesini sağlayan özelliğini, tamamıyla mantık çerçevesinde kullanıyordu.



Verstappen; virajlarda aracın tutuşunu iyi sağlıyor, düzlüklerde çizgiden ayrılmıyor, pitleri doğru planlıyor, akıllı ataklar yapıyor ve her savunmada mantıklı agresifliğini koruyordu. Kısacası, Hollandalı tamamıyla dümenin başında.

Red Bull Honda’nın diğer koltuğunda yer alan Pierre Gasly ise beklentileri sukutuhayale çevirdi. Fransız pilot, Red Bull’un bir nevi altyapı takımı haline gelen Toro Rosso’da iyi işler yapmış ve Ricciardo’dan boşa çıkan koltuğu devralmıştı. Kısa mesafe takibinde, pit sonrası lastik kullanımında ve viraj savunmasında başarılı olan Gasly’nin bu yeteneklerini çok daha iyi bir araçta kullanacak olması takımı heyecanlandırıyordu. Ancak onun başta konsantrasyon problemi olmak üzere art arda sorunlar yaşaması ve bir türlü istikrar yakalayamaması koltuğu Alex Albon’a kaybetmesine neden oldu.

Pistteki genç jenerasyon içerisinde özellikle virajlar konusundaki yeteneğiyle ön plana çıkan Albon, Red Bull için yeni bir Verstappen olabilir. Tabii henüz Verstappen yolun başındayken takımda ona benzer bir ismin daha bulunması patron Christian Horner’ın başını epey ağrıtacak gibi…

Red Bull Honda için ilk 12 yarış Max Verstappen’in zaferleriyle neşeli, Pierre Gasly’nin hatalarıyla endişeli geçti. Sezonun geri kalan kısmında Ferrari’leri zorlamak, Albon’u podyuma yerleştirmek ve Verstappen’i ilk ikiye sokmak takım için büyük önem taşıyacak.