Formula 1'in en köklü ve en popüler takımlarından biri olan, kırmızı araçlarıyla milyonların gönlüne taht kuran Ferrari'nin 2014 yılındaki başarısızlığının ardından 2015'te tekrar nasıl ayağa kalktığını ve 2016 yılı için neler planladıklarını sizler için hazırladığımız bu özel yazı dizisinde inceleyeceğiz.

Sezonun sondan bir önceki yarışı olan Brazilya Grand Prix'sini beklediğimiz bugünlerde F1 camimasında en çok konuşulan konu Hamilton'un erken gelen şampiyonluğu olsa da paddockta öne çıkan bir diğer konu ise Ferrari'nin 2014'den sonra nasıl bir anda geliştiği, her ne kadar Mercedes'i yakalayamasa da farkı nasıl bu kadar hızlı kapattığı gerçeğidir. Ayrıca 2016 için nelerin planlandığıda en çok merak edilen konulardan biri konumunda.

Konu böylesine önemli olunca bizde araştırmadan edemedik ve sizler için Ferrari'nin 2014'ün felaketinden nasıl sıyrıldığını araçlarında ve takımda nelerin değiştğini ve 2016 için kapalı kapılar ardında nelerin planlarınının yapıldığını araştırdık. Aşırı teknik detaylara girip sizleri sıkmamak adına 2014 yılında Ferrari'nin başını ağrıtan konuları ana başlıklar altında toplayıp yapılan değişiklikleri incelemeye başlayalım.

GÜÇ ÜRETİMİ VE ARAÇTAKİ PİLLERİN SARJ EDİLMESİ

2014 sezonunun bitmesiyle beraber Ferrari en büyük önemi motor ve hybrid sistemlerine vermeyi tercih etti çünkü 2014 yılında kullandıkları araç bu konularda tam anlamıyla sınıfta kalacak nitelikteydi. Bunun sebebi 2014 başında şasi tasarımının öncelikli olması ve şasiyi tasarlayan mühendislerin aracın aero özelliklerini arttırmak adına hem soğutma hemde performans alanlarında kayıplar yaşatıcak kararlar vermiş olmalarıydı.



Alınan bu yanlış kararların bir sonucu olarak Ferrari'nin araçları turbolarının bağlı olduğu güç kazanım unitelerinden rakiplerine oranla daha az enerji elde ediyor ve Mercedes gibi tek bir turda araçtaki pillerin tamamını sarj edemiyorlardı. Haliyle bu durum onlara özellikle düzlüklerde muthiş dezavantaj sağlıyor ve araçlarının hızları Mercedes güç ünitesi kullanan araçların yanına bile yaklaşamiyordu.

Ferrarinin yavaşlığı o kadar kötü bir durum halini almıştı ki Bahreyn'deki yarışta bu durum adeta krize dönüştü. Pistin uzun düzlüklerinde Mercedes motorlu araçlar teker teker Ferrari'yi geçti ve bu duruma tahamül edemeyen Ferrari'nin başkanı Luca di Montezemolo "Ferrariyi bu durumda görmeye tahamül edemiyorum" diyerek hışımla yarışı terk etti.

Bu sorunu kökten çözme konusunda kararlı olan Ferrari mühendisleri 2014 sonunda gelen ve çirkin tasarımlı araçları engellemek adına aero paketlerine kısıtlamalar koyan kurallarında getirdiği bir avantajla daha basit bir şasi tasarımına gidip tüm dikkatlerini enerji geri kazanım ve soğutma sistemlerine verdiler.

Kış boyunca yapılan çalışmalar daha ilk yarışlardan meyvesini vermeye başladı ve Ferrari'nin aracı artık hem bir turda pillerinin tamamını sarj edebiliyor hemde gerektiği yerde biriken gücü çok daha etkili bir şekilde kullabiliyordu. Hali hazırda belki Mercedes takımının hızına hala yetişemiyorlardı ama geçen seneye oranla herkes tarafından da geçilmiyorlardı.



Ayrıca Ferrari mühendislerinin kış boyunca özellikle ısınmayı azaltma konusunda gösterdikleri çabalar yeni sezonda Ferrari'ye büyük avantajlar getirdi. En büyük rakipleri olan Mercedes bile sıcak koşullara uyum sağlamak adına şaside değişiklikler yapıp araçlarının aerodinamik yapılarına zarar verecek soğutma modifikasyonları yaparken Ferrari büyük değişikliklere gitme gereği duymadı.

Kırmızılı takımın rakipleri sıcak yarışlarda yaptıkları değişiklikler yüzünden performans kaybederken Ferrari hali hazırda harika bir soğutma sistemine sahip olması sebebiyle büyük değişikliklere gitmedi ve performansını korumayı başardı. Bunun bir sonucu olarak hava ve pist sıcaklarının tavan yaptığı iki belalı yarış olan Malezya ve Singapur da Ferrari diğer tüm takımlara bariz üstünlük sağlayıp galip gelmeyi başardı.



AERODİNAMİK VE ARAÇ TUTUŞU

Her ne kadar Ferrari 2014 yılı başında en büyük önemini şasi ve aerodinamik özelliklere vermiş olsa da ortaya çıkan sonuç tam bir fiyaskoydu. Araç son derece çirkin gözüküyor, yol tutuş mekanizmalarında problemler yaşanıyor ve bariz bir şekilde sert dönüşler sonrası hızlanma esnasında aracın arka tekerleri patinaj yapıyordu.

Bunun bir sonucu olarak pilotlar aracı kontrol etmekte zorlanıyor ve hali hazırda yavaş gittikleri yetmiyormuş gibi birde yarış boyunca araçlarını kontrol altında tutmak için savaş vermek zorunda kalıyorlardı.

Bu sorunları çözmekte kararlı olan Ferrari mühendisleri kış boyunca araçlarına yeni süspansiyon ve kontrol sistemleri ekleyip aracın arka kısmındaki patinaj sorununu giderdiler. Benzer yenilikçi fikirleri ön süspansiyon sistemleri içinde uygulayan mühendisler böylece aracın yol tutuşunu arttırıp lastiklerin ısınma seviyesinide düşürmeyi başardılar ve kullanım ömürlerini uzattılar.



Yapılan süspansiyon değişikliklerinin yanı sıra düzeltilen aerodinamikler sayesinde Ferrari araçlarının şasileri eskiye oranla daha az sarsılıyor bu da hem kontrolü kolaylaştırıyor hemde lastiklerin yol tutuşuna büyük bir katkı sağlıyordu.

Öyleki Kimi Raikonen sezon sonu verdiği röpörtajlarda 2014 yılındaki aracınının aşırı tembel ve dönüşlerde sorun çıkartan bir yapıda olduğunu söylerken 2015'te verdiği ilk röpörtajda yeni aracın kullanımının kolay olduğunu ve geçen seneye oranla keskin hamleleri çok daha rahat yapabildiğini belirtiyordu.

BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU

Yazıyı daha da uzatıp sizleri sıkmamak adına Ferrari konulu bu haberimi şimdilik burada bitiriyorum. İkinci bölümde takıma on yıllardır hizmet eden yetkililerin teker teker nasıl kovulduğunu, yerlerine kimlerin neden geldiğini, efsane pilot Alonso'nun neden takımı terk ettiğini ve 2016'da bizleri nelerin beklediği konularıyla devam edeceğim.

Buğra Sezer