BMW firmasının alt markalarından birisi olan MINI, klasikleşmiş tasarımını günümüze başarılı bir şekilde adapte ederek yüksek satış rakamlarına ulaşmayı başaran üreticiler arasında yer alıyor. Son on yıldır bu başarısını yeni modellerle tazeleyen marka Countryman gibi ailelerin tercih edebileceği bir modelin ardından spektrumun diğer tarafında bulunan Coupé ve Roadster modellerini tanıttı.
Türkiye'nin acımasız vergi sistemine az da olsa ayak uydurabilmiş markalardan birisi olan MINI, sunduğu 1.6 litre hacimli motoru aşırı besleme ile avantaja dönüştürmenin yolunu bulmuş. Blogda yer alan ilk kapsamlı MINI testi için Cooper S ve Coupé eklerinin bir araya gelmesiyse benim şansıma oldu.
Dış Mekan
Sahip olmak istenen otomobilin orijinal bir görünüme sahip olmasını isteyen müşterilerin iki kere düşünmelerine gerek yok. Diğer modelleri de dikkat çekici görünümleriyle dikkat çekse de alışılmışın dışında bir tasarıma sahip olan tavan sayesinde MINI Coupé ailesi daha da dikkat çarpıcı.
Ön kısmını standart Cooper S modeliyle paylaşan otomobilin tamponu altına yerleştirilen siyah renkli splitter çamurluklardan devam ederek yan etekleri oluşturduktan sonra arka tamponun alt kısmında park mesafe sensörlerine ev sahipliği yapıyor. Krom paketi kapsamında ön tamponda bulunan hava girişleri, ön panjur ve aydınlatma grubu gibi parçaların çevresinde kromajlı çerçeveler yer alırken 17 inç çaplı jantlar şık görünüyor. Tavan ve yan aynalarda kontrast renk seçilirken radyonun anteni kısa tutulmuş.
Bombeli tavan yapısıyla kardeşlerinden farklılaşan otomobil, biri tavanda sabit, diğeri de bagaj kapağında hareketli olmak üzere iki adet spoilere sahip. Cooper S modellerinde standart olarak sunulan merkezi yerleşimli çift egzoz çıkışı ve gövdeyi üstten ikiye bölen çift şerit sportif bir görünüm sunarken arka kelebek camlar farklı görünümü daha da ilginç kılıyor.
3.734 mm boya, 1.683 mm genişliğe, 1.384 mm yüksekliğe ve 2.467 mm aks mesafesine sahip olan otomobil bu sayede en kompakt MINI modeli oluyor.