2014'te Formula 1'e giriş yapan turbo hibrit V6 F1 motorları, o günden bu yana teknoloji, maliyet ve ses açısından hem taraftarlar hem de takımlar tarafından eleştirilerin merkezinde oldu. Ancak, KEVIN TURNER'ın da belirttiği gibi, olumsuzluklarına rağmen F1, bu hamleyle eleştirilere rağmen yol otomobilleriyle bağlantısını sürdürmüş oldu.
Benzer şekilde çok fazla eleştiriye maruz kalan halo, yaşanan bazı yüksek profilli kazalar sonucunda kabullenildi ancak aradan geçen yıllara rağmen turbo hibrit F1 motorlarına olan eleştirilerde azalma olmadı. Yapılan eleştirilerin merkezinde genellikle sessizliği yer alırken harcamaların artması ve her şeyin elektrikli tarafa doğru kayması da diğer gerekçelerdi. Ancak Formula 1 bu yüzden içten yanmalı motorlardan tamamen vazgeçmemiş oldu.
Gelin eleştirilere cevap verelim. Öncelikle araçlar gerçekten o kadar sessiz değiller. Evet, bu motorlardan önce sporda bulunan V8 motorlar kadar sesli değiller ancak o 2.4 litrelik motorlar da aslında dinlemesi pek hoş motorlar değildi. O dönemde pist üstünde grand prix yarışları gerçekleştirilirken sohbet etme şansınız olmuyordu. Şimdi ise bunu yapabiliyorsunuz.
2006 öncesinde yer alan V10 motorlar ve ondan önceki V12 motorların sesleri mükemmeldi ve ses hassasiyeti açısından onları tercih ederiz. Ancak mevcut araçlar 1980'lerdeki ilk F1 turbo dönemini anımsatıyor ve o dönemin makinelerini sesi için eleştiren çok fazla hayran yoktu.
2014'te turbo hibrit V6 motorlar, V8 motorların yerini aldıklarında motor harcamaları kesinlikle daha yüksekti. Otomotiv sektörünün geleneksel içten yanmalı motorlardan uzaklaşarak takip ettiği yeni yol nedeniyle Formula 1 de bu yolu takip etmek zorunda kaldı. F1 bu yönü takip etmeseydi, o zaman muhtemelen otomobil üreticilerinin spora olan ilgisi azalacaktı ve bunu takiben çevre kirliliği ile ilgili şikayetler artacaktı.
Yeni şasi / aero kurallarının geciktirilmesi, bütçe sınırı ve motorların dondurulması da F1'in nihayet artan bütçelere iyi yanıt verebildiğini gösteriyor. Başka bir deyişle, büyük masraf çoktan gerçekleşti. Diğer bir deyişle, F1'deki büyük harcamalar çoktan gerçekleşti.
Tamamen elektrikli motorlara geçmesi yönündeki argümanlar ise en azından kısa vadede geçerli değil. Formula 1 ve son olarak Extreme E, o alandaki boşluğu doldurdu ve şu anda sadece bir çözüme odaklanmak için çok erken. Hidrojenli motorlar ve F1 için daha alakalı gibi görünen sentetik yakıtlar, daha geniş bir toplum için takip etmeye değer diğer yollar.
Alıntı:Yenilenebilir ve sürdürülebilir yakıtların her türlü yarışta uygulanması, karbon emisyonlarının azaltılması ve tüm dünyaya elektrifikasyonun yanında şu anda orada bulunan tüm arabalarla ilgilenen bir alternatifin olduğunu göstermek için harika bir fırsat var.
Steve Sapsford
Geçen ay gerçekleştirilen ASI Connect'te konuşan isimlerden olan SCE Genel Müdürü ve eski Ricardo mühendisi Steve Sapsford, "Tamamen elektrikli yol otomobillerine geçiş konusunda çok fazla şey dinledik. Bu iyi bir şey ve doğru yönde ilerliyoruz ancak bu, tüm bunlar şu anda halihazırda yollarda olan otomobilleri ilgilendirmeyen şeylerden birisi." demişti.
Sapsford, sadece İngiltere'de 34 milyon geleneksel motorlu aracın olduğuna dikkat çekti ve "Yenilenebilir ve sürdürülebilir yakıtların her türlü yarışta uygulanması, karbon emisyonlarının azaltılması ve tüm dünyaya elektrifikasyonun yanında şu anda orada bulunan tüm arabalarla ilgilenen bir alternatifin olduğunu göstermek için harika bir fırsat var." şeklinde açıklamasını sürdürdü.
Rekabet tarafına baktığımızda, turbo hibrit motorların F1'deki takımları birbirinden uzaklaştırdığı ve Mercedes'in henüz durdurulamayan üstünlüğüne yardımcı olduğu konusunda şüphe yok.
Ancak 2022 F1 kuralları, bu durumu aşmak için getirildi. Mevcut F1 motorları, tarihteki yakıt açısından en verimli motorlar ve aynı zamanda F1'in gelecek seneler için yol otomobilleriyle alakalı olmasını sağladılar. Bu yüzden, turbo hibrit F1 motorları gerçekten o kadar kötü olabilir mi?
tr.motorsport.com