Belçika GP'sinin üstünden iki gün geçti, Hollanda GP hafta sonuna iki gün kaldı.
Biz de iki yarışın tam orta noktasında pilot performanslarını değerlendirdik.
Lewis Hamilton
Hafta sonunun en büyük şokunu yaşayan isimlerden biriydi, nitekim buraya Macaristan'dan sonra ciddi beklentiyle gelmişlerdi ancak günün sonunda Red Bull'dan 1.5-2 saniye civarında yavaş kaldılar, hatta sıralama turlarında iki Alpine'in dahi gerisine düştü takım! Buna rağmen grid cezaları nedeniyle önemli bir şansı vardı Hamilton'ın, bunu değerlendirebilecek bir start da almıştı, ancak Les Combes'ta Alonso'ya dışarıdan yaptığı atağı tamamladığını düşünerek virajı keskin dönmesi sonucu temas yaşadı, aracı Toprak Razgatlıoğlu'na nispet yaparcasına "stoppie" yaptı ve arka tarafı sert şekilde zemine çarpan araç hasar gördü, bir tur sonra da kenara çekti zaten. Kaçınılabilecek bir yarış kazasıydı ve bu kaza nedeniyle Alonso ile girdikleri polemik bizleri bir süre meşgul edecek.
Valtteri Bottas
Her açıdan unutmak isteyeceği bir hafta sonu, ancak ceza almasına rağmen yarışa başlarken gayet avantajlı bir noktadaydı. Neden diye soracak olursanız, sadece 15 sıra ceza almıştı ve sınırı geçmediği için en az 20 sıra ceza alan rakiplerinin önüne geçmişti. Dolayısıyla hiç umursamadığı sıralama turlarında 2015 Monako GP'sinden sonra ilk kez ilk bölümde elendi, yarışta ise spin atan Latifi'den kaçınmaya çalışırken çakıl havuzuna gömüldü ve yarışa veda etti. Sezon onun için çok kötü devam ediyor uzun süredir.
Nicholas Latifi
F1 için yetersiz kalmaya başladığını çok net şekilde gördüğümüz bir hafta sonu. Düzlüklerde en hızlı araçlardan olan Williams ile takım arkadaşı son bölüme kalırken kendisi ilk bölümde havlu attı, yarışta da Ocon ile ufak bir temasa karışmasının ardından spin attı ve dolaylı olarak Bottas'ın yarışa veda etmesine sebep oldu. Sonrasında erkenden pite giren ve ön kanat değiştiren Latifi'yi bir daha neredeyse hiç görmedik. Muhtemelen bir daha hiç görmememize de kısa zaman kaldı.
Mick Schumacher
Bu yarışı sabırsızlıkla bekleyen bir isimdi, nitekim uzun süredir beklediği yeni VF-22'ye burada kavuşacaktı -tek sorun, pistin Haas'a hiç ama hiç uymamasıydı. Üstüne aldığı grid cezası ve yarışta yaşadığı ısı yalıtımı sorunu da ekleyince 2021 Haas tadında bir yarış geçirdi Alman pilot. Ancak babasının ilk galibiyetini aldığı pistte ilk Formula 1 yarışına çıkması ve Latifi'yi Eau Rouge'da iç çizgide geçmesi gibi sebeplerden ötürü bu hafta sonunu unutmayacaktır.
Kevin Magnussen
Son üç yarış onun için klasik tabirle "pazar gezmesi" modundaydı. Sıralama turlarında ilk bölümde elenmesine rağmen yarışa grid cezaları sebebiyle 11. sıradan başlayacaktı, puan için bir şansı vardı... fakat sorun Haas'ın burada gerçekten çok zayıf kalmasıydı. Magnussen starttan sonraki birkaç tur içinde herkese geçildikten sonra erkenden pite geldi ve sonrasında da yarışı Zandvoort için veri toplamakla geçti.
Daniel Ricciardo
Kariyerinin en önemli hafta sonlarından birisiydi, bunun sebebi ise geçtiğimiz günlerde McLaren'dan ayrılacağının resmi olarak duyurulmasıydı. Dolayısıyla basın toplantısından bu yana epey duygusal ve morali bozuk görünen Ricciardo'nun güçlü bir sonuca ihtiyacı vardı. Ancak ne yazık ki moral bozukluğu bir kez daha performans bozukluğu olarak piste yansıdı; ilk olarak takım arkadaşından hava koridoru almasına rağmen sıralama turlarında ikinci bölümde havlu atan Avustralyalı, yarışa ise önlerden başlamasına rağmen pit stoplardan sonra trafiği açmakta başarsız oldu ve Albon'un oluşturduğu trenin en gerisinde 15. olabildi. Eskiden olsa geç frenajla rahatça avlayabileceği pilotlara atak bile yapamadı.
Yuki Tsunoda
Yarışın en pasif isimlerindendi, zaten pit yolundan başlaması sonucu yarışı da henüz başlangıçta yara almıştı. Yarışa sert lastikle başlayan tek isimdi, bu strateji sayesinde son bölümde daha agresif davranma imkanı buldu, hatta birkaç kez Zhou ile birbirlerini geçtiler, ancak düellodan Zhou galip ayrıldı, kendisi ise 14. oldu. Ancak trafiği biraz olsun açabilen tek isim olduğu için bir alkışı hak ediyor sanırım.
Guanyu Zhou
Cezalılardan birisiydi, buna rağmen bir kez daha sonuçlara yansıtamadığı iyi bir yarış çıkarttı. Sıralama turlarını doğal olarak umursamadı, startta olaylardan uzak kaldı ve puan mücadelesine dahil olmayı başardı. Bu durumda uyguladığı agresif stratejinin de payı var; son bölümde Esteban Ocon ve Fernando Alonso gibi isimlerin aksine yumuşak hamur tercih etti, birkaç kez en iyi sektör zamanlarını kaydettiğini gördük. Ancak trafiği aşmak konusunda -o gruptaki herkes gibi- başarısız oldu ve lastiklerin tükenmesi sonucu son turlarda Tsunoda'yı püskürtmek için ekstra çaba sarf ettiği mücadeleyi 13. sırada tamamladı.
Lando Norris
McLaren'in getirdiği tüm güncellemelerin ardından doğru bir pistte grid cezası aldığını düşünmüş olabilir, ancak takımın sezon başından beri bir türlü iyileşemeyen düzlük performansı sonrası muhtemelen pişman olmuştur. Onun için hafta sonunun kötü geçeceği aslında sıralama turlarında Ocon'dan 1 saniye fark yediğinde belli olmuştu, sonrasında ne startta yükselebildi, ne de sıra kazanmasına rağmen yükselmek konusunda adım atamadı. Ricciardo'nun da dediği gibi, "takımın hızı bu kadardı". Alpine pilotlarının güçlü sonuçlar aldığı bu hafta sonu kendisi ve takım adına bir uyarı olmuştur.
Lance Stroll
Bu hafta sonu elde ettiği sonucu en az hak eden pilotu seçecek olsaydım kesinlikle Stroll derdim. Aston Martin'in sıralama turlarındaki zayıflığı nedeniyle istediği kadar iyi bir grid pozisyonu yakalayamayan Stroll, startta yer kazanamaması sonrası fena bir strateji izlemedi ve kendisini Albon'un arkasına kadar atmayı başarabildi. Fakat Williams düzlüklerde çok hızlıydı, dolayısıyla Stroll'ün tüm çabaları boşa gitti ve Macaristan'da olduğu gibi yine puanı sadece bir sırayla kaçırdı.
Alexander Albon
Hafta sonunun yıldızlarından birisiydi. Henüz antrenmanlardan çok güçlü bir tempo tutturmuştu Taylandlı pilot, bu temposunun pist koşullarından değil de güncellenmiş Williams ile uyumundan kaynaklandığını ise sıralama turlarında gösterdi ve bu sezon ilk kez son bölüme kalarak güçlü bir dokuzunculuk elde etti. Yarışta da FW44'ün düzlük hızını maksimize etmeyi ve ilk sektörde farkı açıp diğer bölümlerde iyi çizgilerle yerini koruyarak fazla sıra kaybetmedi ve 10. olarak bu sene üçüncü kez puan aldı. Yaz arasından olabilecek en iyi şekilde döndü.
Pierre Gasly
Azerbaycan'dan beri puan alamayan ve ismi geçtiğimiz iki sezonki gibi performansıyla değil de dedikodularla anılan Gasly, yakın arkadaşı Anthoine Hubert'in ölüm yıldönümü nedeniyle duygusal bir hafta sonu geçirmekteydi, dolayısıyla hem arkadaşını onore etmek, hem de motivasyonunu toparlayabilmek için onun da iyi bir sonuca ihtiyacı vardı. Yarışa 7. sırada başlayacak olması bu iyi sonucu getirebilirdi; ta ki yarışa pit yolundan başlamak zorunda kalana kadar! Buna rağmen kariyerinin ilk senelerinde birçok kez gördüğümüz lastik koruma becerilerini sergileyen ve her iki pitini de diğerlerine göre çok geç yapan Fransız, bu stratejisinin ekmeğini trafikte kalan grubun önünde kalarak ve 9. olarak almayı başardı. AlphaTauri de puan orucuna son verdi.
Sebastian Vettel
Emekliliğini açıklamasının ardından iki yarıştır puan alıyor, belki de bu kendisi için bir mesajdır. Şaka bir yana, Vettel sezonun en iyi hafta sonlarından birini geçirdi. Sıralama turlarında ikinci bölümü sadece 0.002 saniye farkla kaçırdı ve takım arkadaşına geçildi, ancak henüz startta 5 sıra yükselerek sıralama sonucunu telafi etti, o saniyeden sonra da arkasına bakmadı bile. Özellikle üçlü mücadelenin ardından Gasly'e Rivage'da dış çizgiden yaptığı atak mükemmeldi. Fakat kendisi sonuçtan memnun oldu mu derseniz cevap hayır, en azından 7. olmak istiyordu ve daha da fazlasını bekliyordu Seb, halen başarıya bu kadar aç olması Formula 1 için sevindirici.
Esteban Ocon
Hafta sonunun en iyi isimlerindendi ki bu kendisi için olumlu, nitekim Macaristan'dan bu yana eleştiri oklarının hedefindeydi kendisi. Ayrıca grid cezası alması nedeniyle gerilerden başlayacak olması da bir dezavantajdı; Ocon asla geçiş yapmak veya agresif stratejilere ayak uydurmak konusunda kendini gösterebilen bir isim değildi. Fakat sıralama turlarındaki beşinciliğiyle ve Norris'e bir saniye fark atmasıyla iyi bir başlangıç yapmış, yarışta ilk pitinden sonra lastik korumuş ve ikinci pitinden düzlük avantajına sahip Albon'un önünde çıkarak puanı garantilemişti. Ancak kendisinin yarışına asıl olarak çifte geçişleri damga vurdu. İlk çifte geçişi Bus Stop'ta geldi, önce çizgi dışına çıkan Ricciardo'yu, sonra da geç frenajla Latifi'yi avladı. Asıl hatırlanacak geçişi ise Kemmel'de Vettel ve Gasly'e dış çizgiden yaptığı Hakkinen geçişiydi, senenin en iyi anlarındandı.
Charles Leclerc
Yaz arasına şanssızlıkla ve hüsranla girmişti, yaz arasından da aynı şekilde döndü -fakat bu kez ufak farklı bir şok hakimdi, Ferrari neredeyse en iyi 3. takım konumuna gerilemişti. Bu sezon ikinci kez grid cezası alan Leclerc yarışa Verstappen'in bir sıra arkasında başladı ve startta ciddi anlamda atılım yapmasının ardından ilk şanssızlığını yaşadı; Verstappen'in söküp attığı vizör filminin fren kanallarına girmesi sonucu lastiklerden duman tütmeye başladı, bu da kendisinin erkenden pite girmesine ve trafiğe takılmasına sebep oldu. Zaman kaybeden Leclerc ilk pitlerin ardından avantajlı bir konum yakalayamadı ve Russell'dan fark yiyerek beşincilikten ötesine gidemeyeceğini gösterdi. Sonrasında en hızlı tur puanı için pite alındığında hız limitini aşarak beşincilikten de oldu maalesef. Bu takımın hatası değil, kendi hatasıydı -ancak fren arızasının bir sensör arızasına yol açtığı söyleniyor. Dolayısıyla tekrar vizör konusuna gelirsek bu konuda bir tartışma yaşanmalı, pistte herhangi bir yabancı madde dolaşması risk teşkil ediyor.
Fernando Alonso
Kariyer özeti gibi bir hafta sonuydu, eskiden yeteneğiyle aracın maksimumunu ekstra çaba sarf etmeden alırdı, şimdi tecrübesiyle alıyor. Sıralama turlarında takım arkadaşıyla birlikte iki Mercedes'i de geride bıraktı, startta anında ikinciliğe fırladı, sonrasında da çok tartışılan Hamilton kazası gerçekleşti. Alonso burada Hamilton henüz tamamen öne geçmediği için iç çizgiyi koruma hakkına sahipti, ancak tıpkı eski rakibi gibi kendisi de bu kazadan kaçınabilirdi. Neticede bir yarış kazasıydı, ancak kazadan sonra söylediği "ne aptal ama, sadece ilk sıradan kalkarsa yarışmayı biliyor" sözleri daha bir hayli tartışacak gibi. 15 sene sonra bir 2007 McLaren gerilimine hazırlansak iyi olacak. Ayrıca belirtmeyi unutmayalım: bu sene ikinci kez bir yarıştan beşincilikle ayrıldı.
George Russell
Pek ekrana gelmese de iyi bir yarış geçirdiğini söylemek gerek, üstelik Cumartesi yaşadığı şoktan sonra. Tamam, Mercedes'in yarışta daha iyi olması bekleniyordu, ancak burada aslan payını Russell'a vermeliyiz. Henüz startta takım arkadaşıyla birlikte uçarak start almasının ardından nispeten temkinli davrandı, yerini korudu, ilk pitlerden sonra Leclerc'e geçilmeyerek önünü açık tuttu. Sonrasında ise lakabı gibi istikrarlı bir tempo tutturdu, lastikleri bitene önündeki Sainz'dan da, bir arkasındaki Leclerc'ten de daha hızlıydı! Ancak bir yerden sonra tempoyu ancak sabit tutabildi ve dördüncülükle yetindi. Bitirebildiği tüm yarışlarda ilk beşe girme serisi devam ediyor. Bu durumda en büyük pay yarış performansını çok geliştirmesi ve artık her tura bir sıralama turu edasında yaklaşması.
Carlos Sainz
Sınırlarını bilerek işini yaptığı ve hanesine sağlam puanlar, istatistiklerine ise bir diğer podyum yazdırdığı bir mücadeleyi geride bıraktı, fakat sadece performansa odaklanacaksak beklentilerin gerisindeydi -gerçi genel olarak Ferrari beklentileri karşılayamadı. Cumartesi Leclerc'in hava koridorundan faydalanamaması ve dağınık kalması eleştirildi, yarışta bu eleştirileri üstünden atacak bir start alarak ilk turlarda rahat lider gitmesine rağmen F1-75'in zayıflığından muzdarip olarak hızlıca lastiklerini bitirdi, böylece ikinci bölümde bırakın Verstappen'i, Perez ile dahi mücadele edebilecek bir konum yakalayamadı -hatta söylediğimiz gibi Russell'da kendisini kovalıyordu. Sonuç olarak geçilmedi ve 3 yarışlık aranın ardından podyuma döndü, ancak Ferrari'nin ihtiyacı olan sonuç sadece bir podyum değil. Sainz hiç olmazsa bu hususta sınırlarını aşmaya çalışıyor.
Sergio Perez
Yarışın da sıralama turlarının da hayaleti. Net bir pole pozisyonunu kaçırdı -bu nedenle Marko tarafından eleştirildi, bu aralar çok eleştiriliyor-, henüz La Course'da üç pilota geçileceği kadar kötü bir start aldı, o saniyeden sonra da çaresizce Verstappen'i beklemeye başladı. Takım arkadaşına karşı görevini ifa ettikten sonra Sainz'a odaklanan Perez hiç olmazsa rakibini geçti ve Red Bull'a sezonun 4. dublesini getirdi. Perez eski istikrarını koruyor fakat o lastik koruyan, kamera karşısında performansını öven adamdan eser yok. Kariyerinin geç bir noktasında podyumlar elde etmeye daha çok önem veriyor -ve bu gayet normal.
Max Verstappen
Kendisinin yarışını en iyi özetleyen kişi Mercedes'ten Andrew Shovlin: "Verstappen kaçıncı başlarsa başlarsın kazanacaktı!" 2020 Türkiye ve 2021 Brezilya tadında dominant bir performans izletti bize Verstappen, bunun ayak seslerini sıralama turlarında en hızlı turu atınca duymuştuk duymuştuk fakat grid cezası için geri düşmesinin ardından henüz 14. turda liderliğe yükselmesini kimse beklemiyordu -onun da kariyeri boyunca yapmayı sevdiği şey bu oldu zaten, beklentileri parçalamak. Spa gibi uzun bir pistte 17 saniye fark açabilmesi de bu dominasyonu istatistik açısından gösteriyor. Kendisini tebrik ediyoruz, Zandvoort öncesi büyük moral buldu.
tr.motorsport.com