Formula 1, dünyanın en hızlı motor sporu. Yarışlarda araçların ortalama 240 km/s hıza ulaştığı zamanlar oluyor. Dolayısıyla bu sporda fotoğrafçı olmak zor bir iş ve özel bir tutku. Mert Demircioğlu, F1 fotoğrafçısı ve spor tutkunu Vladimir Rys ile Formula 1 fotoğrafçılığı hakkında konuştu.

Spor fotoğrafçılığı, sporseverler için çok özel bir yere sahiptir. Çoğunun kim olduğunu bilmesek de sporseverler için özel ve büyülü anları ölümsüzleştiren bu insanlar, kendilerini fotoğraflarıyla yaşatırlar. Sporun her alanında özel yere sahip olan ve doğru zamanı yakalamaya çalışan bu insanlardan biri de Vladimir Rys. Belki de anın en zor yakalanacağı sporlardan biri olan Formula 1’in fotoğrafçılığını yapan Rys, yarışlara ve spora kendisine has tarzıyla bambaşka bir bakış açısı katıyor. Fotoğrafçılık tarzında post prodüksiyon araçlarını pek kullanmıyor. Fotoğraf çekmeye 15 yaşında başlayan Rys, geçmişten bugüne dek birçok ödül kazandı. F1 ve spor fotoğrafçılığını kendisinden dinleyelim.

Spor fotoğrafçılarının birçoğu futbol veya basketbolu tercih ediyorlar. Siz F1 fotoğrafçısı olmaya nasıl karar verdiniz?

Aslında karar vermedim. Önce futbolun her şeyini çektim. Tenis, buz hokeyi, golf, voleybol, kayak, at yarışı hatta körling bile çektim. Fotoğrafını çekmediğim çok fazla spor yok. Ardından yolum Formula 1’le kesişti.

Sizin için F1’deki en fotojenik anlar hangileri?

Benim en sevdiğim an grid. Vızıltı, yüksek gerilim, sürücülerin yüzlerindeki tepkiler ve organize kaos... Grid’deki anlar, yarış hafta sonlarındaki favori yarım saatim. Arabalara ve sürücülere çok yakın olabiliyorsunuz, her şey gerçek.



Bir yarış esnasındaki en unutamadığınız anınız hangisi?

Muhtemelen Sebastian Vettel’in Hindistan’da kazanıp üst üste dördüncü şampiyonluğunu kazandıktan sonra lastik yakmasını unutmam. Lütfen bunu hatırlatma. Hepimiz pitte, onun gelmesini bekliyorduk ama aslında tamamıyla olayı kaçırmıştık…

Monako ve Singapur… İkisi de şehir yarışı. Ancak farklı yanları var. Monako GP’si güneş ışığında yapılıyor, Singapur GP’si ise bir gece yarışı. Peki bir fotoğrafçı için bu iki yarışın farkları nelerdir?

Fotoğrafçı olarak benim için ikisi de harika. Monako, yarışa en yakın olabildiğiniz pist. Mirabeau virajında yola yalnızca bir metre mesafede duruyorsunuz. Diğer taraftan Singapur ise modern bir şehir yarışı. Gece atmosferi, ışıklar ve renkler, gölgeler ve tekrardan ışıklar... Olağanüstü. Sıcaklık ve nemden dolayı çok fazla dayanıklılık gerektiriyor ama harika bir pist.

Şu anda formda genç yarışçılar var: Max Verstappen, Charles Leclerc, Lando Norris. F1’in geleceğini parlak görüyor musunuz?

Bence Verstappen hâli hazırda bir yıldız. Lewis Hamilton ve Vettel seviyesinde olduğunu bizlere kanıtladı. Leclerc muhteşem ve çok hızlı, aynı zamanda inanılmaz bir olgunluk gösteriyor. Norris ise henüz çaylak sezonunda ve en iyi arabayla yarışmıyor. Sıralama turlarındaki hızı büyüleyici. Bence yeni jenerasyon yarışçıları izlemek oldukça heyecanlı olacak.



2019’un ilk 10 yarışını geride bıraktık. Sezon hakkında neler söylemek istersiniz?

Sezonun ilk yarısı utanç verici şekilde Mercedes’in kontrolü altındaydı. Dilerim sezonun ikinci yarısında daha fazla heyecan ve daha az ceza görürüz.

Sizce F1’in görselliğini ve başarısını arttırmak için gelecek sezonlarda hangi pistleri yeniden takvimde görmeliyiz?

Imola geri dönerse çok mutlu olurum. Çok fazla anıya sahip olmakla beraber harika bir pist. Ayrıca bazı ilgi çekici şehirlerin, şehir pistlerini de görmek isterim, New York, Hong Kong gibi. Harika olurdu.

Geçen sezon Daniel Ricciardo ile beraber çalışmıştınız. Beraber en keyifli zaman geçirdiğiniz pilotlar hangileri?

Ricciardo mu? Padokta Ricciardo’yla çalışmak istemeyecek insan olduğunu düşünmüyorum. O kesinlikle beraber çalışmak için harika biri ve bence koyu mavi-kırmızı kıyafetle şimdiki sarı-siyaha göre çok daha iyi görünüyordu.



Bugünlerde başka sporları da fotoğraflıyor musunuz? Formula 1’den sonra en sevdiğiniz spor hangisi?

Zaman zaman başka şeyler de çekmeye çalışıyorum. Futbol, fotoğrafını çekmeyi en sevdiğim sporlardan biri. Tenisi ve bazı salon sporlarını fotoğraflamayı özlüyorum. Ancak F1 ile zaman geçirmeniz ve uçağa binmeden bataryanızı şarj etmeniz lazım. Yani hepsine sahip olamıyorsunuz.

Spor fotoğrafçısı olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Bolca fotoğraf çeksinler. Etraflarında gördükleri her şeyden ilham almaya çalışsınlar. Kendi tarzlarına inansınlar ve hayalleri olsun.