Ayrton Senna ve Alain Prost gibi isimlere karşı yarışmış, 7 kez dünya şampiyonluğunu kazanıp 8.sini son yarışa kadar kovalamış olan efsane Michael Schumacher’e göre kariyerinde mücadele ettiği en zorlu rakipti o. Kazandığı 2 dünya şampiyonluğu, 20 yarış galibiyeti, 51 podyum, 26 pol pozisyonu ve 25 en hızlı turla beraber 2000 Belçika GP’sinde Schumacher’e karşı yaptığı geçiş hamlesi bütün F1 severlerin hafızasına kazındı. Evet, Mika Hakkinen’den bahsediyoruz.
Gençlik Yılları
28 Eylül 1968’de Finlandiya’da dünyaya gelen Mika Pauli Hakkinen, 5 yaşında ailesinin kendisine kiraladığı go-kart aracı ile başladığı yarış kariyerinde yerel ve ulusal şampiyonluklar kazandı. ’78, ’79 ve ’80 yıllarında kazandığı şampiyonlukların ardından ’81 yılında Finlandiya Karting Şampiyonası’nı kazanan Fin pilot yükselişini sürdürdü.
Formula Mini serisinde ilk sezonunda ikinci olmayı başaran Hakkinen, bir sonraki sezon katıldığı Formula Nordic serisinde ilk kez kullandığı 100cc’lik araçlarla şampiyonluğa ulaşmayı başardı. ’85 sezonunda aynı seride üst üste ikinci şampiyonluğunu yaşadıktan sonra ’86 sezonunda üçüncü şampiyonluğuna ulaşacaktı.
Hakkinen için artık go-karttan otomobil yarışlarına geçme zamanı gelmişti. Finlandiya, İsveç ve İskandinavya Formula Ford Şampiyonalarında mücadele eden ve bu üç seride birden ilk denemesinde zafere ulaşan Fin pilot ’89 sezonunda Britanya Formula 3 serisinde mücadele etti ve 1990’da bu seride de şampiyonluğa ulaştı. Kasım ayında Macau’da gerçekleştirilen F3 yarışı ise 90’ların sonuna damga vuracak büyük rekabetteki iki başrol oyuncusunu karşı karşıya getirecekti.
Formula 1’e Giriş
Formula 1 aracıyla ilk testine Silverstone’da Benetton ile çıkan Hakkinen, takımın yarış pilotu Alessandro Nannini’den daha hızlı turlar atarak dikkat çekti. 1991 sezonu için Lotus ile anlaşan Hakkinen San Marino’da çıktığı üçüncü F1 yarışında beşinci sırada finiş görerek kariyerinin ilk dünya şampiyonası puanlarını kazandı.
Lotus rekabetçi olmaktan uzak kaldığı sezonu 3 puanla 9. sırada tamamlarken Mika Hakkinen de ilk F1 sezonunu 2 puanla pilotlar şampiyonasında 15. sırada tamamlayacaktı.
1992’de de Lotus’la yoluna devam eden Hakkinen, takım arkadaşı Herbert’ın 2 puan kazandığı sezonu 11 puanla noktalayarak takımın puan yükünü sırtladı.
Williams ve Ligier takımlarına da gitme ihtimali bulunan Fin pilot en sonunda McLaren ile anlaştı. Ayrton Senna ve Michael Andretti’nin yanında test pilotu olarak görev alan Hakkinen, Andretti’nin sezonun son 3 yarışında takımdan ayrılmasıyla beraber Senna’nın takım arkadaşı oldu. Portekiz’de McLaren ile çıktığı ilk yarışın sıralama turlarında takım arkadaşı Ayrton Senna’yi yenmeyi başaran Uçan Fin, Japonya’da kariyerinin ilk podyumuna uzandı.
Senna 1994 sezonu için Williams’la anlaşırken Hakkinen McLaren ile olan sözleşmesini 3 yıl uzatarak takımın yarış pilotluğuna yükselmiş oldu.
McLaren Dönemi
Tecrübeli Martin Brundle ile takım arkadaşı olduğu 1994 yılında ilk podyumuna pek çoğumuzun kötü hatıralarla hatırladığı, Ayrton Senna’nın aramızdan ayrıldığı üzücü Imola GP’sinde ulaşan Hakkinen Silverstone’da sezonun ikinci kupasını havaya kaldırdı. Buna karşın sezon Fin pilot için inişli çıkışlı geçiyordu. Hakkinen, Almanya GP’si startında kazaya neden olduğu için bir yarıştan men edildi ve yerini Philippe Alliot’a bıraktı.
Belçika’da kokpite dönen Hakkinen, sezonun geri kalanında üç kez daha podyuma çıktı ve 26 puanla pilotlar şampiyonasını dördüncü sırada noktaladı.
Nigel Mansell’in kendisine eşlik ettiği 1995 sezonunda İtalya ve Japonya’da podyuma çıkan Hakkinen sezonun son yarışı Avustralya’da Cuma günü gerçekleştirilen seansta ölümden döndü. Kafatası çatlayan, iç kanama geçiren ve oksijen eksikliği yaşayan Fin pilot, Sid Watkins’in önderliğindeki doktorların müdahalesi sayesinde hayatta kaldı.
Monako’ya döndükten sonra kaplumbağası Caroline’den bile daha fazla uyuduğu yönünde şaka yapan Uçan Fin, daha yavaş konuşmasına neden olan bir işitme kaybı dışında sağlığına kavuştu. Yarış hayatına dönüp dönmeme konusunda emin olamayan Fin pilot “Korkularınızı yalnızca onlara doğrudan saldırarak yenebilirsiniz.” dedi ve “Bu yüzden yeniden tam gaz yarışmalıyım.” şeklinde cümlesini tamamladı. 1996’nın başlarında McLaren’in düzenlediği özel bir testte en az eskisi kadar hızlı olduğunu gösteren Hakkinen artık geri dönmüştü.
Yeni takım arkadaşı Coulthard olan Hakkinen, 4 kez podyuma çıktığı sezonda 31 puan topladı ve beşinci oldu. Adı Williams ve Benetton ile anılan Fin pilot McLaren’de kaldı.
Zaferler
Son pilotlar şampiyonluğuna 1991’de ulaşan McLaren’in üzerinde baskı artıyordu. Hakkinen takımın puan yükünü sırtlıyor olsa da bir türlü beklediği zafere ulaşamamıştı. Ancak bu uzun bekleyiş 1997 sezonunun son yarışında son bulacaktı. Villeneuve ve Schumacher’in şampiyonluk mücadelesi verdiği sezonda McLaren bir kez daha rekabetçi olmaktan uzak kalırken Avustralya ve Almanya’da gelen podyumların ardından Jerez’de alınan galibiyet gelecek adına ümit veriyordu. 27 puanla tamamladığı sezonda Hakkinen pilotlar şampiyonasında altıncı sıraya ulaşabildi.
Hakkinen ve Coulthard ikilisi 1998’de de bozulmayacaktı. Adrian Newey’in takıma katılmasıyla dünya şampiyonluğu için mücadele etmeyi bekleyen Hakkinen sezona tartışmalı bir galibiyetle başladı. Coulthard takım arkadaşına yol verirken bu olayın ardından yapılan açıklamaya göre yarıştan önce iki pilot arasında bir anlaşma yapılmıştı ve ilk virajı önde dönen pilotun yarışı kazanmasına izin verilecekti. Tam 8 galibiyet ve 9 pol pozisyonu kazandığı sezonda Hakkinen kariyerinin ilk şampiyonluğuna ulaşırken McLaren de takımlar şampiyonluğuna ulaşıyordu. (Elbette o gün hiç kimse 20 yıl boyunca başka takımlar şampiyonluğu kazanamayacaklarını tahmin etmezdi.)
Kazanan kadro değiştirilmez felsefesiyle hareket eden McLaren 1999 sezonunda da Hakkinen ve Coulthard’la yola devam etti. Fin pilot sezon boyunca McLaren-Mercedes’in dayanıklılık sorunlarıyla boğuşsa da Schumacher’in ayağının kırıldığı ve diğer Ferrari pilotu Irvine ile şampiyonluk mücadelesi verdiği sezonda 5 galibiyetle ünvanını korumayı başardı. Bütün bunların yanında, İtalya’da yaptığı kazanın ardından çalılıkların ardında ağlarken kameralara yakalanan Hakkinen, Fin pilotlarda görmeye alışık olmadığımız duygusal kimliği ile de ön plana çıkmıştı. Mika hassas bir kişilikti, ancak iç dünyası hakkında çok az konuşurdu. “Formula 1 bir akıl oyunu, hiç şüphe yok. Bazen kulaklarınızdan duman çıkana kadar düşünmek zorunda olursunuz! Ve eğer kafa olarak hazır olmazsanız arkanızdaki araç sizi geçer.” diyecekti bu olayın ardından.
Bir Efsanenin Vedası
2000 sezonu çok daha zorlu olacaktı. Schumacher’in dönüşü, takım arkadaşı Coulthard’ın tecrübe kazanması ve McLaren’in dayanıklılık problemleri Mika’nın elini zayıflatıyordu. 4 yarış kazandığı sezonda şampiyonluk mücadelesi verse de Uçan Fin, Schumacher’i yenemeyecekti. Belçika’da yaptığı geçiş hamlesi ise tarihin en iyi geçişlerinden biri olarak arşivlerde yerini alacaktı.
McLaren’de Hakkinen & Coulthard birlikteliği devam ederken artık bir çocuk babası olan Mika sporun tehlikeleri nedeniyle yavaş yavaş emeklilik senaryolarını düşünmeye başlamıştı. Süspansiyon sorunu nedeniyle Avustralya’da yarış dışı kalmasına neden olan kaza, sporu bırakma fikrinin güçlenmesine neden olurken İspanya’da son turda lider götürdüğü yarışta yaşadığı hidrolik sızıntısı nedeniyle debriyajını kaybederek yolda kalması spor tarihinin en dramatik anlarından birine sahne olacaktı. Uçan Fin, 2 yarış kazandığı sezonu pilotlar şampiyonasında beşinci sırada tamamlayarak veda etti. Ron Dennis’in ısrarları nedeniyle bu ayrılık bir “ara verme” olarak açıklansa da Hakkinen bir daha geri dönmeyecekti.
F1 Sonrası
Emekliliğinin ardından McLaren, BAR ve Williams gibi takımlarla çeşitli zamanlarda geri döneceği yönünde sayısız söylenti çıkan Fin pilot yoluna 2005 yılında DTM’de devam etti. 3 sezon boyunca DTM’de yarışan ve 3 yarış kazanan Hakkinen Formula 1’e geri dönmeye en çok 2007 sezonu için yaklaştı.
Çifte dünya şampiyonu Fernando Alonso’nun McLaren’deki takım arkadaşı belirsizliğini korurken test yapmak üzere McLaren kokpitine dönen Hakkinen yaşadığı mekanik problemlerin sonucunda istediği turları atamadı ve takım Hamilton’la anlaştı.
Uçan Fin lakaplı iki kez dünya şampiyonu Mika Hakkinen, 2007 yılının Kasım ayında motor sporlarından emekli olduğunu açıkladı.
Bir dönem Mercedes’in marka elçisi olan Hakkinen şu anda McLaren’in marka elçisi olarak hayatını sürdürüyor.
Türkiye’de Schumacher-Hakkinen rekabetiyle Formula 1’i seven pek çok kişinin gönlünde özel bir yere sahip olan Hakkinen her zaman F1 tarihinin en iyi pilotlarından birisi olarak gösterilecek ve efsaneler arasında anılmaya devam edecek.