Merhaba F1 severler!

Avustralya’nın kısa analizini yaparken sonucun neden sürpriz olmadığını yazacağımı belirtmiştim. Ferrari’nin neden hayal kırıklığı yaşadığı ve bu hayal kırıklığının bağlı olduğu etkenleri yazalım. Biraz da geçmişte yazdığım öngörüler üzerinden sonucu yorumlayalım…

1) Ferrari’nin motor ısısı problemleri:

Barcelona testlerinin ikinci haftasında takımları teker teker yorumlamıştım. Ferrari ile ilgili yazımda, Ferrari’nin ısı ile büyük sorunları olduğundan bahsetmiştim. Avustralya GP’sinde ekstra havalandırma boşlukları görebilme ihtimalimizi öngörmüş ve arka kaporta üzerine açılacak bu boşlukların zaman kaybı demek olduğunu söylemiştim. Bu doğrultuda aşağıdaki fotoğrafları inceleyelim:

Birinci foto (hemen aşağıda): Ferrari’nin İspanya testlerindeki görüntüsü. Sarı kare ile işaretlediğim bölgeye dikkat. Herhangi bir boşaltma yok.



İkinci foto (hemen aşağıda): Ferrari’nin Avustralya yarış hafta sonundaki görüntüsü. Sarı kare ile işaretlediğim boşaltmalara dikkat.



Akışkanlar Mekaniği’nin temel bilgilerinden biri bize şunu söyler: bir sistemde, seçilmiş bir denetim hacmine giren gaz/sıvı miktarı ile denetim hacminden çıkan gaz/sıvı miktarı eşit olmalıdır. Yani kaportanın üzerine delik açarak, motor soğutması için giren ekstra havanın aynı şekilde bir yerden tahliye edilmesi gerekmektedir. Şimdi de bunun nasıl yapıldığına bakalım:

Üçüncü resim (hemen aşağıda): Ferrari’nin Barcelona testlerindeki arkadan görüntüsü. Kare ile işaretlediğim alanın genişliğine dikkat edelim.



Dördüncü resim (hemen aşağıda): Ferrari’nin Avustralya yarışındaki arkadan görüntüsü. Yine kare ile işaretlediğim alanın genişliğine dikkat edelim.



İki resimde arka havalandırmalar arasındaki boyut farkını görüyorsunuz. Ekstra havanın tahliyesi için arka kısım daha da genişletilmiş. Bu değişikliklerin tamamı, 0.2–0.3 saniye zaman kaybı demek. Yani Barcelona’daki farkın bir kısmı buraya gitti diyebiliriz. Bu durumu beklediğimi, Ferrari’nin Barcelona’daki ideal aerodinamik yapısını korumasının zor olduğunu belirtmiştim.

2) Ferrari’nin lastik ısısı problemleri:

Bu sorunu anlamak için geçen yıla, 2018 yılı sezon öncesi testlerine dönüş yapacağım. 2018 yılında Barcelona’daki testlerde havalar o kadar soğuktu ki, hatta hatırlarsanız 1–2 gün kar bile yağmıştı, kimse lastiklerden yeterli verimi alamamıştı. Mercedes de lastiklerini o soğuk havalarda kolayca ısıtarak herkesten üstün bir görüntü çizmişti. Taa ki sezon başlayana kadar. Sezon başlayıp pist sıcaklıkları normal seviyeye çıkınca, bir anda Mercedes’in lastikleri aşırı ısıttığı ortaya çıkmıştı. Bu sorunla tüm sene mücadele ettiler.

2019 yılı sezon öncesi testlerde ise Ferrari, lastikleri ideal ısıya kolayca çıkararak hızlı turlar atarken, Mercedes lastiklerini ideal ısıya çıkaramadı. Bu durumu 2019 yılı sezon öncesi testlerde Mercedes’i yorumladığım yazımda, “Geçen seneki arabanın tersine bu araba lastikleri aşırı ısıtarak yok etmiyor. Bu araba lastikleri ideal çalışma sıcaklıklarına çıkaramıyor” cümleleri ile ifade etmiştim.

Değerli F1 severler, ilk yarış gösterdi ki Ferrari, Mercedes’in geçen seneki hastalığına yakalanmış olabilir. Düşük pist sıcaklıkları söz konusu olduğunda ideal çalışan, ancak pist sıcaklığı artınca lastikleri aşırı ısıtan bir durum söz konusu olabilir. Bu durum, çözümü kolay olmayan, orta vadede çözülebilecek bir problem.

Bu haftaki Bahreyn GP’si bizi aldatmasın, yarış gece koşulacağı için pist sıcaklıklarının Barcelona testlerindeki sıcaklıklara benzer olması bekleniyor, yani yaklaşık 30–33 derece gibi. Bu sıcaklıklarda Ferrari Barcelona’daki görüntüsüne daha yakın olacaktır. Yani bu hafta sonu daha sıkı bir yarış izleyebiliriz.

3) Ferrari motorunun dayanıklılık sorunları:

Testlerin ilk haftasını yorumladığım yazımda, herkes pembe tablolar çizerken, Ferrari motoru ile ilgili kuşkularımı dile getirmiştim. İkinci haftayı yorumlarken ortaya çıkan teknik sorunlar nedeniyle de Ferrari’nin açık favori ilan edilmesi için dayanıklılık sorunlarını çözmesi gerektiğini belirtmiştim.

Avustralya GP’sinin koşulduğu hafta sonu ile ilgili konuşurken pek çok yorumcu Ferrari motorunun güç olarak geride olduğundan bahsettiler. Bir kısım yorumcu ise, Ferrari’nin güç ünitesini zorlamamak için motoru düşük güç modunda kullandıklarını düşündüklerini belirttiler. Ben ikinci görüşe inanıyorum.

Vettel’in araç üstü çekimlerinde “Lift and Coast” sürüş tarzını tercih etmesi beni bu şekilde düşünmeye itti. Bildiğiniz üzere pilotlar ideal frenleme noktasına kadar gaza asılıp, sert frenaj ile viraj alırlar. “Lift and Coast” ise ayağını ideal frenleme noktasından önce gazdan çekip, motor freni ile yavaşlamak ve viraja girişte daha yumuşak frenajla viraj almayı tanımlayan sürüş tarzı. Bu tarz iki nedenle tercih edilir: Birinci neden, yakıt tasarrufu. İkinci neden motoru fazla zorlamak istemediğiniz durumlardır. Yakıt tasarrufunun sorun olmadığını bildiğimize göre, geriye sadece ikinci neden kalıyor. Motoru zorlamamak. Eminiz ki, Ferrari testlerden bu zamana kadar motor dayanıklılığı ile ilgili bir takım değişiklikler yapmış, gelişmeler kaydetmiştir. Ancak yine de sezonun başında motoru zorlayarak motor sorunları ile yolda kalmak istemiyorlar gibi düşünebiliriz. O nedenle gücü kısarak yarışı bitirdiler. Tabii bu durum da zaman kaybı demek, yani Barcelona görüntüsünün biraz daha gerisinde kalmak demek.

Sonuç:

Yukarıda saydığım üç neden Ferrari’nin Barcelona görüntüsünden uzaklaşmasının sebebi olabilir diye düşünüyorum.

Ancak yine de Ferrari taraftarları umutsuz olmasın veya paniğe kapılmasın. Ferrari bu sorunları çözebilecek güçte bir dev. Fakat şunu ekleyelim, aerodinamik konuların çözümü konsept ile ilgili olduğu için, motora göre biraz daha zaman alacaktır. Güç dengeleri ile ilgili gerçek resim Barcelona GP’sinden sonra netleşir. Eskilerin dediği gibi, “Barcelona’yı kazanan, sezonu kazanır….”

Herkese iyi seyirler.

Fırat Keskin