Formula 1 hiçbir zaman eş güçte araçların birbiriyle yarıştığı bir seri olmadı. Sporun acımasız ortamı bugüne dek onlarca takımı tarihin tozlu sayfalarına gönderdi. Birçok takım Formula 1’e tutunmaktan başka bir şey düşünebilmek için yeterince meşguldü. Ancak sporun belirsiz doğasından ötürü arka sıradaki takımların da ön sıralarda boy gösterdiği oldu. Ayrıca birçok genç sürücü de yıldızını bu yarışlarda parlatarak kariyer basamaklarını ikişer üçer tırmanmaya başladı.

2007 Kanada: Takuma Sato (Super Aguri)



2007 Kanada GP’si genellikle Lewis Hamilton’ın ilk galibiyetini elde etmesiyle ya da Robert Kubica’nın geçirdiği tehlikeli kazayla hatırlanır. Ancak bu yarışta hatırlanmaya değer bir performans daha vardı. 14. sıradan yarışa başlayan Japon pilot, 4 güvenlik aracı periyoduna sahne olan kaotik yarışın 67. turunda Fernando Alonso’yu geçerek 6.lığı elde etti ve bu sonuç Super Aguri’nin kısa Formula 1 macerasında aldığı en iyi sonuç oldu.

2016 Avustralya: Pascal Wehrlein (Manor)



Pascal Wehrlein, 2016 sezonu boyunca aracının sınırlarını zorlayan performanslarıyla gündeme gelmişti. Sıralama turlarında Manor’unu Q2’ye taşıyıp 12. sırayı elde eden Alman pilot, formasyon turunun ardından Massa’nın pit yolunda başlayacak olmasından ötürü boş kalan 10. cebe yerleşti ancak hatasını çabuk fark edip ışıklar yanmadan önce kendi cebine geçince ceza almaktan kurtuldu. Yarıştaki tek pit stopunu Sebastian Vettel’in kazasının sebep olduğu güvenlik aracından hemen önce yapan Wehrlein, bu stratejiyi iyi kulanarak 11. sıraya yerleşti ve son turda Sergio Perez’in yarış dışı kalmasıyla birlikte kariyerinin ilk puanını elde etti.

2014 Monaco: Jules Bianchi (Marussia)



2014 Japonya GP’sinde geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybeden Jules Bianchi, kısa Formula 1 kariyerinde güçlü performanslarıyla kendisinden söz ettirmeyi başarmıştı. 2014 Monaco GP ise kariyerini özetleyecek biçimde özel bir yarış oldu onun için.

Vites kutusu değişikliğinden ötürü gridde 5 sıra geriye düşen Fransız pilot için tek şanssızlık bu olmayacaktı. Formasyon turunda kalkamayan Pastor Maldonado’nun cebinde yarışa başlayan Bianchi, bu nedenle 5 saniye dur-kalk cezası aldı. Cezasını güvenlik aracı periyodunda çektiği için de 5 saniye ceza daha aldı. Son turlarda puan potasına giren Bianchi, Raikkonen’in hairpin’de Magnussen’e yaptığı iyimser bir atak sonucu kendisini ve rakibini bloke edince iki sıra daha yükseldi. Ancak son turlarda arkasındaki Grosjean’la farkı yeterince açamayan genç sürücü klasmanda 9.luğu elde etmiş oldu.

Kendisinin ve takımının ilk puanını alan Bianchi, Marussia’nın takımlar şampiyonasında 9. olmasını ve takımın reklam gelirlerinden pay alıp 2 sene daha hayatta kalabilmesini sağladı. Yarıştaki en hatırlanası anı ise Rascasse’ta, olmayan kapıyı zorla açarak Kobayashi’ye yaptığı ataktı.

2007 Avrupa: Markus Winkelhock (Spyker)



Winkelhock her ne kadar yarışı bitiremese de 2007 Avrupa GP’nin en hatırlanası anlarından birinde yer aldı. Finansal nedenlerden dolayı Spyker’dan gönderilen Christijan Albers’in yerine geçen 27 yaşındaki Alman pilot, sıralama turlarında takım arkadaşı Adrian Sutil’in bir saniye gerisinde son sırada yer aldı.

Yarış günü hava kapalıydı ve yağmur her an bastırabilirdi. Takım Winkelhock’u formasyon turunun sonunda pite çağırdı ve yağmur lastiklerine geçirdi. Starttan yarım tur sonra yağmur kendisini gösterdi ve araçlar birbiri ardına kaymaya başladı. Yaşanan kaosun ve pitstopların ardından Winkelhock kendisini birinci sırada buldu. Ancak bu durum uzun sürmedi. Güvenlik aracı ve kırmızı bayrak periyodunun ardından yeniden verilen startta arkasındaki güçlü araçlara dayanamayan Alman pilot, 13. turda hidrolik sorunuyla yarışa veda etti. Bu, Winkelhock’un kariyerindeki ilk ve son F1 yarışı oldu. Yerine getirilen Sakon Yamamoto sezon sonuna kadar turuncu aracı kullandı.

2002 Avustralya: Mark Webber (Minardi)



2002 sezonunun açılış yarışı kaostan başka bir şey değildi. Kendisini, Ralf Schumacher’in Rubens Barrichello’nun Ferrari’sinin üzerinden uçtuğu yarış olarak hatırlarsınız. Henüz ilk turda 8 aracın yarış dışı kaldığı, Arrows’ların ise diskalifiye edildiği yarışta hayatta kalabilenlerden biri de kendi evinde ilk Formula 1 yarışına katılan Mark Webber’di. Son turlarda Toyota sürücüsü Mika Salo’yu arkasında tutmayı başaran Avustralyalı, Salo’nun son turdaki spiniyle rahat bir nefes aldı ve kariyerine 5.likle başlamış oldu. Podyum töreninin ardından Webber ve takım patronu Paul Stoddart podyuma geldi ve seyircilerle beraber aldığı sonucu kutladı.

1999 Avrupa GP: Luca Badoer ve Marc Gene (Minardi)



Luca Badoer hiç şüphesiz Ferrari’yle katıldığı 2 yarışta aldığı yüz kızartıcı sonuçlarla ve puan alamadan en çok yarışan pilot ünvanıyla hatırlanacak. 1999 Avrupa GP’si belki onun için bir dönüm noktası olabilirdi. Yağmura sahne olan kaotik yarışta 19. başlayıp 4.lüğe kadar çıkan Minardi pilotu, yarışa vites kutusu sorunuyla veda etti. Aracından çıkarken döktüğü gözyaşları ise hala akıllarda. Yine de Minardi bu yarıştan puansız ayrılmadı. Badoer’in yarış dışı kalması, takım arkadaşı Marc Gene’yi 6. sıraya yükseltti. İspanyol pilot, şampiyonluk mücadelesi veren Eddie Irvine’ı arkasında tutarak Ferrari pilotunu puan potasının dışında bırakmış oldu.

2008 İtalya: Sebastian Vettel (Toro Rosso)



Minardi’nin halefi niteliğinde olan Toro Rosso takımının genç sürücüsü Sebastian Vettel, 2008 İtalya GP’de yağmur altında pol pozisyonu ve zafer kazanarak tüm dikkatleri üzerine çekti. Alman pilot aynı zamanda en genç pol pozisyonu elde eden ve en genç yarış kazanan pilot rekorlarını elde etti. Vettel, başarılarını sezon boyunca puan potasına tutunarak devam ettirdi. Böylece Toro Rosso sezon sonunda ana takımı Red Bull’un önünde yer almış oldu.

1979 Amerika: Elio de Angelis (Shadow)



Sezonun son yarışı için takımlar Watkins Glen’e geldiklerinde Ferrari ve Ferrari sürücüsü Jody Scheckter çoktan şampiyonluklarını ilan etmişti. Sezonu puansız geçiren Shadow takımından de Angelis ise sıralama turlarında aracını 20. sıraya yerleştirebilmişti. Yarış günü ise arka sıradakilerin kurtarıcısı yağmur sahne aldı ve de Angelis yarışı takımının kendi evinde 4. bitirerek sezonu kapattı.

1990 Japonya: Aguri Suzuki (Larrousse)



1990 Japonya GP, şampiyonluk için mücadele veren iki ezeli rakip Ayrton Senna ve Alain Prost’un ilk virajda çarpışmasıyla bilinir. Her ne kadar şampiyonluk belli olsa da devam etmekte olan bir yarış vardır. Tek pit-stop stratejisiyle yarışan Aguri Suzuki 10. başladığı yarışı Williams’ların önünde 3. bitirir ve tribündeki vatandaşlarını sevince boğar. Bu, Larrousse takımının ve Lamborghini V12 motorunun elde ettiği tek podyumdur.

1997 Monaco: Barrichello (Stewart)



Jackie Stewart’ın patronluğunu yaptığı takım yeni kurulmuştu ve Rubens Barrichello katıldığı ilk 4 yarışın hepsinde yarış dışı kalmıştı. Bu nedenle sezon için beklentiler düşüktü. Ancak beşinci yarış hepsinden farklı olacaktı. Yağmur altında koşulan yarışta Barrichello, 10. sıradan başlasa da, Goodyear’dan daha iyi performans gösteren Bridgestone’un yağmur lastikleri sayesinde 2.liğe kadar yükseldi. Bu, Stewart’ın sezon boyunca elde ettiği tek puandı. 2 saat limitinden ötürü 62. turda biten yarışta bir diğer arka sıra sürprizi ise Tyrell’iyle 14. sıradan başlayıp pit yapmadan 5. sırada bitiren Mika Salo oldu.

2009 Belçika: Fisichella (Force India)



Force India geçtiğimiz yıl elde ettiği 4.lükle orta sıra takımlarının en güçlüsü olduğunu gösterse de, geçmişte Hint takımın durumu o kadar da parlak değildi. 2008’de sıfır çeken takım, 2009 Belçika’ya geldiğinde hala puansızdı. Ancak her nasılsa o haftasonu iyi bir hız yakalayan Force India’sıyla Fisichella, Button ve iki Mclaren’in de Q3’e kalamamasının yardımıyla pol pozisyonunu elde etti.

İlk turlardaki güvenlik aracı periyodunun hemen ardından pozisyonunu Kimi Raikkonen’e kaybeden Fisichella, aracının hızının tesadüf olmadığını gösterircesine yarış sonuna dek Raikkonen’i farkı açtırmadan takip etti. Sıradaki yarış İtalya GP’sinde ise Sutil’in 4.lüğü, Force India’nın düşük downforce paketinin ne kadar iyi çalıştığını gösterdi.

Brezilya 2003: Giancarlo Fisichella (Jordan)



90’ların sonundaki şaşaalı yılların ardından Jordan takımı finansal sıkıntılarıdan ötürü birkaç yıl içerisinde dibe vurmuştu. 2003 Brezilya GP’si takımın 200. yarışıydı ve onlar için iyi bir sonuç hiç de fena olmazdı. Ancak sonuç hayal ettiklerinden de ötesindeydi. Göğün kapaklarının açıldığı yarışta güvenlik aracı periyodlarının, kazaların arasında hayatta kalan Fisichella, 53. turda Kimi Raikkonen’in hatasını fırsat bilip liderliği ele geçirdi. Ancak Mark Webber ve Fernando Alonso’nun kazalarının ardından pist yarışılamayacak duruma geldi ve yarış durduruldu.

FIA, 53. tur klasmanını göz önüne alarak Raikkonen’i galip ilan etti, ancak Jordan takımının yaptığı itiraz sonucu, kırmızı bayrak çıkmadan önce Fisichella’nın 54. tura başladığı anlaşıldı ve yarıştan sonra zafer tekrar Fisichella’ya verildi. 2 hafta sonraki San Marino GP’sinde Raikkonen ve Fisichella kupalarını değiş tokuş ettiler. Bu, Jordan takımının ve Cosworth motorunun kazandığı son yarış oldu.

1984 Monaco: Ayrton Senna (Toleman)



3 Haziran 1984, motorsporları tarihine altın harflerle yazılacak bir yarış günüydü. Alain Prost Mclaren’deki ilk polünü alırken, Senna ise 13. başlayacaktı. Ve bu yazıda artık kaçıncı kez bunu diyorum bilmiyorum ama pazar gününe yine yağmur damgasını vurdu. 19. turda 2.liğe yerleşen Senna, Prost’un yarım dakika arkasındaydı. İşte o turlarda Senna’nın Rainman olarak anılmaya başlayacağı turlar geldi. 28. turda 21 saniye olan fark, sırasıyla 18, 15, 11 ve 7 saniyeye düştü. O esnada yarışın durdurulması için çağrı yapan Alain Prost, iki tur sonra çıkan kırmızı bayrakla çağrısının karşılığını aldı ve yarışı kazanmış oldu. Ancak yarışı tamamlasaydı ikinci olarak 6 puan alacakken, yarış durdurulduğu için yarım verilen puanlarla beraber 4,5 puan alan Prost, sezon sonunda şampiyonluğu yarım puanla Lauda’ya kaybetti. Yarış direktörü Jacky Ickx’in Porsche’yle olan bağları Mclaren’in Porsche motoru kullanması nedeniyle komplo teorilerine sebep oldu. Ayrton Senna ise her ne kadar ilk zaferini elde edebilmek için bir sene daha beklemiş olsa da kariyerinin henüz 5. yarışında yıldızlığını tüm dünyaya ilan etmiş oldu.

;;;