2025 sezonuna damga vuran McLaren, altı yarışın beşini kazanarak rakiplerinin dikkatini üzerine çekti. Ancak başarılarının arkasında sadece esnek ön kanatlar değil, çok daha derin bir mühendislik zekâsı yatıyor. İddialar, McLaren’in lastik sıcaklığını kontrol altında tutarak rakiplerine fark attığı yönünde.
Miami GP’sinde McLaren CEO’su Zak Brown, üzerinde “Lastikler için su” yazan papaya rengi matarayla pit duvarında boy gösterdi.
Red Bull, McLaren’ın lastikleri soğutmak için su püskürtme sistemi kullandığını öne sürdü, ancak FIA ve Pirelli’nin sıkı kontrollerine rağmen herhangi bir usulsüzlük bulunamadı.
McLaren'ın en büyük avantajı, sıcak pist koşullarında bile lastiklerini ideal çalışma sıcaklığında tutabilmesi. Red Bull’un aksine MCL39 aşırı ısınmadan etkilenmiyor. Bu sayede hem lastik ömrü uzuyor hem de pistteki performans istikrarı korunuyor.
McLaren'ın aerodinami şefi Peter Prodromou ve teknik patron Rob Marshall, düşük hızlarda yüksek yere basma gücü sağlayan ve lastik yükünü dengeli şekilde aktaran bir yapı geliştirmiş durumda.
Oscar Piastri’nin Miami GP’de George Russell’a attığı 37 saniyelik fark, McLaren’in yarış temposundaki üstünlüğünü net şekilde ortaya koydu. Helmut Marko’nun ifadesiyle Red Bull şu anda tur başına 0.7 ila 1 saniye geride. Bu fark, son yıllard görülmemiş büyüklükte.
Ferrari ve Red Bull, McLaren’ın esnek kanatlarının İspanya GP’sinden itibaren FIA’nın sıkı denetimine takılabileceğini umuyor. Ancak McLaren mühendisleri bu yeni testlere karşı hazır. Zira kanat tasarımı sadece esnek flaplardan değil, aynı zamanda ana profil ve yan plakaları da içeren karmaşık bir yapıdan oluşuyor.
Rob Marshall liderliğindeki teknik ekip, bu detayları aylar öncesinden hesap ederek geliştirdi.
McLaren’ın yenilikçi çözümü ise çift katmanlı karbon fren hava kanalları. Bu tasarım sayesinde, fren disklerinden gelen aşırı ısı, jantlara ve dolayısıyla lastiklere neredeyse hiç geçmiyor. Soğuk hava, karmaşık kanallar aracılığıyla sadece fren sistemini değil, lastik çevresini de koruyarak sıcaklık artışını engelliyor. Böylece, özellikle yarışın ikinci yarısında diğer takımların lastikleri parçalanırken, McLaren sabit tempoyla devam edebiliyor.
McLaren’in performansı sadece yere basma gücüyle değil, lastik yönetimindeki ustalıkla açıklanıyor. Yarış mühendisliği dünyasında bu başarıya “black art” yani “siyah büyü” deniyor.
Bu, veriyle anlatılamayacak kadar hassas ve deneyim gerektiren bir mühendislik dengesi.
Red Bull ve diğer takımlar hâlâ çözüme ulaşmak için çalışıyor. Ancak bütçe kısıtlamaları ve 2026 kurallarına geçiş süreci nedeniyle birçok takım, enerjisini yeni sezona yönlendirmek zorunda kalabilir.
McLaren ise şimdilik yoluna yalnız devam ediyor. Peter Prodromou’nun aerodinamik sihri ve Rob Marshall’ın mühendislik zekâsı, takımı sadece 2025’in değil, 2026’nın da en büyük favorisi haline getiriyor.
Sonuç olarak bu sene pistte McLaren’i durdurmak, sandığınızdan çok daha zor olacak.
tr.motorsport.com