F1 2020 sezonunun başlamasına 76 gün kaldı.
O halde biz de 1976 senesine ışınlanalım. Senelerden James Hunt. Şampiyon sadece 1 puan farkla James Hunt. Niki'nin ateşten gömleği giydiği sene.
Biz de Hunt, Niki ve Montezemolo'yu birlikte yad edelim.
Almanlar'ın "Die Grüne Hölle" dedikleri, "Yeşil Cehennem" Nürburgring'in alev aldığı sene. Dosta düşmana neden Yeşil Cehennem olduğunu gösterdiği sene.
O sezonki mücadele tarihin sayfalarında yerini aldı. Dostlarsa ebedi istirahatgahlarında buluştular.
Dostlar diyorum, çünkü Hunt ve Niki dosttu. Zaman zaman çatışsalar da pist dışında görüşmeye devam ettiler.
James hayatı boyunca hızlı yaşadı. Seks, uyuşturucu ve hızlı arabaları hep sevdi. Sıra dışı hayatı, onun müthiş yeteneğini gölgeledi.
James, doktor olmak için yola çıkan, yeteneği sayesinde kendisini bir anda yarış dünyasının içinde bulan bir çılgındı.
Onu bir kazada hayatta tutan da çılgınlığıydı aslında. Emniyet kemerlerinin zorunlu olmadığı dönemlerde, kemer takmazdı. Oulton Park'taki yarışta göle uçtu.
Kemeri olsaydı ölecekti. Kemer takmadığı için kurtulmuştu. Şanslıydı da yani. Aslında şampiyonluğunu da biraz şansa borçluydu ve inanılmaz cesaretine.
1976 senesinin son yarışında aşırı yağmur yağmasaydı, Niki piste çıkar, sezonu şampiyon olarak bitirirdi.
Ama o sene için James şeytanla anlaşmıştı.
Şeytan önce Yeşil Cehennem'de en büyük rakibi Niki'yi ateşe attı. Sonra kader son yarışta öyle bir yağmur yağdırdı ki, Nürburgring kazasını psikolojik olarak tam atlatamayan Niki, "Ben canımı yolda bulmadım" dedi ve arabadan indi.
Bir önceki geceyi Tokyo Hilton otelinde, 35 tane British Airways hostesiyle geçiren James Hunt da cesareti, yeteneği ve elbette şansıyla şampiyon oldu.
Seks maratonundan çıkıp yarışa girmiş, rakibi arabadan inince de yarışa asılmıştı.
Epik bir sezon için epik bir son. Hunt 1979 yılında arka sıralarda yarışmaktan keyif almadığı için bıraktı.
Gece kulübü açtı. Defalarca evlendi, boşandı, tekrar evlendi. Maddi olarak zora düştüğünde yanında kim vardı biliyor musunuz?
Hayır, çok sayıdaki evlenip boşandığı eşleri değil. Niki vardı. Onu iki kere maddi bataktan Niki çıkardı. Hayat çok ilginç bir yer gerçekten.
Niki onun için, "James şampiyonluk mücadelesinde sizi pistten atacak birisi değil." demişti. Birbirlerine saygıları sonsuzdu.
Bugün çarpışan oto kullanır gibi rakiplerine çarpan, rakiplerini pistten atan pilotların biraz eskileri örnek alması gerekiyor.
Hunt, gencecik bir yaşta, 46 yaşında vefat etti.
Alkolü ve sigarayı yeni bırakmış, genç kız arkadaşına evlenme teklif etmişti. Temiz bir hayata başlamak istiyordu. Belki de vücudu yeni, temiz hayata isyan etti. Vücudu hızlı yaşamak için yaratılmıştı sanırım. Tempo düşünce, kalbi onu terk etti.
Niki'ye gelirsek...
1976 senesi, Niki'nin kariyeri için kırılma noktası oldu. Japonya'daki son yarışta piste çıkmadığı için Enzo onu hiç affetmedi. Luca Di Montezemolo takım patronu olmasına rağmen, Enzo başka pilotlarla görüştü.
Niki, 1977'de şampiyon olduktan sonra Ferrari'den kendisi ayrıldı
Ama kalbi hep Ferrari ile attı. Enzo vefat edince Luca ikinci defa Ferrari'nin CEO'su oldu. Luca, iflas noktasına gelmiş olan Ferrari'yi ayağa kaldırma görevini üstlenmişti.
F348 satmıyordu, fabrika satılmamış arabalarla doluydu. İşçiler izne çıkarılmıştı.
İlk iş arabaların satılması gerekiyordu. Ama kimse çok güzel bir araba olan Testarossa'yı almak istemiyordu.
Luca Niki'den yardım istedi. F348'i Niki'nin test etmesini rica etti. Araba güzel ama sürüşü berbattı. Yapılması gereken ço şey vardı.
Luca, Niki'ye danışmanlık teklifinde bulundu, Niki teklife atladı.
Niki ve mühendisler birlikte çalışarak süspansiyon sistemi ve direksiyon sistemini değiştirdiler. Yapılan iyileştirmelerden sonra pek çok otomobil dergisi, F348'i dönemin en iyi spor arabası olarak ilan etti.
Bu güzel araba en sonunda hak ettiği değeri bulmuştu. Araba satışları toparlanıyordu. Sıra F1 takımına gelmişti.
Danışman Niki ve Luca 2000-2004 arasında yenilmez armada olan yarış takımını o dönemde birlikte kurdular.
Şu anda birisi emekli, öbürü artık yok.
Fakat onlar çekildiği için tarih durmuyor. Tarih akmaya devam ediyor. Arabalar, pilotlar ve yarışlar yapıldıkça tarihe yeni sayfalar yazılıyor.
Fakat 1976 yılındaki gibi bir mücadele görür müyüz, inanın bilmiyorum.
Fırat Keskin