Formula 1 dünyasının yeni Lewis Hamilton'ı olmak asfalttan mı, yoksa oyun konsollarından mı geçiyor?

F1'in en büyük yetenekleri, tıpkı Stevenage'den gelen küçük bir çocuk olan Lewis Hamilton gibi, yetenek ve tekniklerini kartingde geliştirdi. Ama artık zirveye yükselmenin yeni bir yolu var: Simülatörler.

Nissan ve Gran Turismo'nun ortak projesi olan GT Academy'nin mezunlarından Jann Mardenborough, evinde oyun oynayarak girdiği bu yolun sonunda Le Mans 24 Saat'te yarıştı.

Simülatörde gelişen pilotlar, günümüz F1'inin de bir parçası.
Ancak akıllarda sorular var:

Simülatör, gerçek hayattan daha mı etkili, ve gerçek hayata etkisi ne?
Pistlerde pişenler mi, simülatörde gelişenler mi daha iyi?

1990'ların sonuna kadar böyle bir soru akıllarda yoktu. En iyi takımların simülatörleri bir başlangıç aşamasındaydı. Kartinge girmek çok para istiyordu ve bu yüzden motorsporları belli bir zümreye özgü kaldı.

Lewis Hamilton da tıpkı Sebastian Vettel, Jenson Button, Michael Schumacher ya da kartingi "en saf yarış" olarak adlandıran Ayrton Senna gibi spora ilk adımı burada attı.

Artık teknoloki gelişti. Gerçek anlamda tüm reel şartları simüle edebilen simülatörler herkesin bir tık uzağında. Pilotlar artık sanal gerçekliği gelişmek için kullanmak zorunda.

Darren Turner şunları söylüyor:

"Ben 1998'de McLaren F1'deyken ilk simülatörler geldi. Çok karanlık ve keşfedilmemiş bir yere gidiyorduk, eski simülatörler kullanılabilir gibi değildi."

Turner şimdi Aston Martin ile WEC'te yarışıyor ve Britanya'da sanal gerçeklikle daha önce hiç gidilmeyen pistlerde gerçek bir tecrübe kazandıracak 10 merkezin olduğunu söylüyor.

"Bir yarış hafta sonunda sadece üç saat antrenmanınız var. Gerçekçi bir simülatörde 20 saat harcarsanız o piste gitmeden de pisti öğrenebilirsiniz. Bu bir pisti kiralamaktan da daha ucuz."

Olimpiyat altın madalyalı bisikletçi Chris Hoy da Nissan'ın GT Academy desteğiyle bir yarış pilotu haline geldi. Yoğun bir simülatör çalışmasıyla ilk Le Mans 24 Saat'inde finişe ulaşan Hoy hakkında Nissan küresel motorsporları direktörü Mike Carcamo şunları söylüyor:

"Bir çaylak sürücünün hem finiş görüp hem de iyi sonuç alması harika. GT Academy programı evinden piste gelen Jann Mardenborough gibi isimleri profesyonel hale getiriyor.

“GT Academy bir oyundan fazlası, bir amatör sürücüyü çaylaklıktan profesyonelliğe taşıyor. Hoy bu adımları sadece üç yılda tamamladı."

Yarış eğitmeni Olly Taylor ise önemli bir noktaya temas ediyor.

"Simülatörler harika, çünkü bir pisti öğrenip, sınırları zorlayarak hata yapabiliyorsunuz. Ama her gerçek sürücü piste çıkıp karting yaparak saatler harcamalıdır, işin zanaat kısmı burada öğrenilir."

1964 Formula 1 şampiyonu John Surtees biraz daha geleneksel bakıyor.

"Bence bir pilotun gerçek pistte öğreneceklerine bir alternatif olamaz. Simülatörlerde pistleri ve daha bir çok şeyi öğrenebilirsiniz, ama gerçek bir aracın içine oturmak çok özel bir his.

"Gerçek bir pistte işin inceliğini ve insanları öğreniyorsunuz. Bir pilot olarak başınıza gelebilecek tüm durumlarla karşılaşıyor, davranışlarınızı da şekle sokuyorsunuz. Bunu simülatörde tekrar edemezsiniz."

Beş kez Le Mans 24 Saat galibi Derek Bell ise,

"Size çok masraf çıkarmadan yarışçılığınıza yardımcı olan her sistem bence harika, ama iş tecrübede bitiyor" diyor.

Evde koltuğunuzda otururken de, piste çıkarken de, sonuçta çok büyük bir kariyerin başlangıcında olma ihtimalinizi unutmayın.

Mehmet Ali Selışık