David Kimble'ın meşhur çizimlerinin yenisi, bugüne kadar müzayedelerde satılan en pahalı otomobile ait.
Monterey'deki organizasyon bitti ama biz klasiklerine tadına varamadık ve haftaya Ferrari 250 GTO ile devam ediyoruz. Teknik Çizim bölümümüzün bu ikinci konusunda (ilki Porsche 959'du) tüm zamanların en değerli koleksiyon otomobili 250 GTO'yu tanıtacağız. Bu otomobili satın alacak kadar şanslı olanlar günümüzde 40 Milyon dolar kadar ödemek zorunda ve aralarında Ralph Lauren gibi isimler yer alıyor.
Bu teknik çizim birçok farklı kaynaktan (şu anda dünyada 39 tane GTO var) elde edilerek oluşturuldu. Teknik illüstrasyon uzmanı David Kimble, The Techniques and the Stories Behind the Art adlı kitabın projenin ne kadar zorlu olduğunu anlatıyor ve karşımızdaki sonuç gerçekten nefes kesici.
Kimble bu fikri, Ferrari modelinin iki teknik çizimini gördüğü zaman hayata geçirmeye karar vermiş ve 250 GTO ile 288 GTO modelleri üzerine yoğunlaşmış. Ferrari, Kimble'a 288 GTO için gerekli dokümanları sağlarken, 250 GTO'nun belgelerini bulmak imkansız haldeymiş.
Ferrari 250 GTO, illüstrasyon çalışmaları 1987'de başladığında bile 1.000.000 dolar değerinde bir koleksiyon otomobiliydi. Bu durum GTO'ların illüstrasyonlarını çizmenin bile çok zorlu bir süreç olduğunu gösteriyor. Herşeyden evvel, ortada Kimble'ın istediği zaman erişebileceği bir 250 GTO yoktu. İlk önce bir V12 motoru (sadece motoru) çizdi ama bu pek işe yaramadı çünkü otomobilin sahiplerinin hiçbiri motoru çıkartıp, üç boyutlu bir görüntü sağlaması için silindir kapaklarını açmaya razı olmadı.
Bunun üzerine Kimble Los Angeles'da, klasik Ferrari'leri restore eden bir atölyede, aynı V12 motora sahip bir otomobil aramaya başladı. Buradaki sorun bu motorun ortada konumlandırılmış, Ferrari 275 LM modelinde de yer alıyor olmasıydı. Motor neredeyse tamamen aynıydı, sadece küçük farklarla 250 GTO'nun motor bölümüne monte edilmişti.
Sektörde fazlasıyla tanıdığı olan Kimble 250 GTO'ları, yılda bir kez de olsa nerede bulacaklarını biliyordu. Bu yüzden Monterey Car Week'e yöneldi. O dönem Corvette C4'lerin yeni olduğu dönemdi ve Chevrolet 1987'den beri özel marka olarak yer alıyordu organizasyonda. Her ne kadar Corvette'i Pacific Coast Highway'de kullanmış olsa da aklında sadece 250 GTO'lar vardı.
Kimble organizasyona gittiği zaman direkt olarak Monterey Historics yarışlarına dahil oldu. Burada ultra değerli yarış otomobilleri Corcscrew'a bağırarak giriyorlar, ter döküyorlardı ve aralarında bir GT otomobili Kimble'ın ileriki günlerde üzerine çalışacağı otomobildi: 1962 model, Rosso Cina renginde bir Ferrari 250 GTO.
Hızlı turlar bitip otomobiller dinlenmeye çekildiğinde Kimble pit alanında aracın sürücüsüyle konuşmak için hazır bekliyordu. Otomobilin sahibi teknik çizim çalışması için aracının kullanılmasına izin verdi. Yarış organizasyonu tüm hafta sonu devam ettiği için araç sahibi Kimble'ı kalabalık dağıldığında garaja davet etti. Fotoğraf çekimi, ölçü alımları ve data toplama operasyonu kusursuz bir şekilde devam etti ve 250 GT'nin dış kısımları ve mekanik aksamı Kimble'ın çizimlerinde ölümsüzleşmek için hazır hale gelmişti.
V12 asıl önemli detaydı
Eski zamanlarda motor üreticileri güç elde etmek için çok sınırlı imkana sahipti. Hacim konusu kısıtlayıcıydı ve Ferrari küçük hacimde, çok silindir ve yüksek devir kullanmayı tercih ediyordu.
250 GTO'da yer alan 3.0 litrelik V12 Tipo, 250 Testa Rossa modelinde de kullanılan motordu. Önde konumlandırılmış bu motor, Kimble'ın LA'de üzerinde çalıştığı motorla aynı mimariye sahipti. Tamamen alüminyum tasarım dayanıklı ve yarışlarda çok güvenilir olduğunu kanıtlamıştı; üst kısımda konumlandırılan altı adet Weber karbüratör iki silindir sırasını besliyor, 12 adet Venturi supap ile destekleniyordu.
Sonuç inanılmaz bir şekilde 300 bg'di ve bu güç 8500 d/dak'da üretiliyordu. Genel tasarım ve kuru karter yağlama sistemi yarışlarda çok dayanıklı olduğu için tercih edilmişti ve 1962'de Phill Hill'in pilotajında, Sebring 12 Saat yarışında ilk kez kullanılmıştı.
Dönemin aerodinamik özellikleri
Tüm 39 adet, Ferrari 250 GTO elle üretildiği için orijinal tasarıma göre bazı farklılıklara sahip olabiliyorlar. Bu otomobil, Ferrari'nin zamanına göre en gelişmiş üretim tekniklerini kullandığı araçtı ve Pisa Üniversitesi'ndeki rüzgar tüneli ilk kez tasarımda kullanılmıştı. Aracın tasarımında form fonksiyonu takip etti ve ortaya dünyanın o güne kadar görmüş olduğu en harika otomobillerinden biri çıktı.
Tasarım Giotta Bizzarini tarafından başlanılmış ama Enzo Ferrari tarafından şirketten atıldığı içi Sergio Scaglietti ve Mauro Forghieri tarafından devam ettirilmişti.
250 GTO'nun en çok dikkat çeken detayları arasında kuşkusuz üç adet büyük radyatör hava girişi yer alıyordu. Bu girişler yarış otomobillerinde soğuk havalarda kaplanarak kullanılıyordu ve bu sayede aerodinamik olarak daha verimli hale geliyordu.
İlk tasarımlarda otomobilin arka tarafında spoyler yer alıyordu ama buradaki araçta küçük bir spoyler görüyoruz. Elle üretilen bu otomobillerin sahipleri tasarımda bazı değişiklikler isteyebiliyordu. Yıllar geçtikçe bir Ferrari kaza yaptığında yarış takımları Scaglietti ve diğer üreticilerden hava girişleri, olukları ve aerodinami konularında değişiklik yapmalarını isteyebiliyorlardı.
Denenmiş ve gerekten modifiye edilmiş şasi
Ferrari, 250 GTO'yu geliştirirken, erken dönem yarış otomobillerinde kullandığı başarılardan yola çıkmıştı. Otomotiv dünyası 60'larda büyük bir gelişim içindeydi ama o dönem Modena daha çok 'eğer yolda kalmazsa...' şeklindeki yaklaşımla ilerliyordu.
Önden motor, arkadan çekişli 250 GT SWB platformu üzerine şekillenen şaside alt kısımda uzay kafes kullanılırken gerekli noktalarda modifiye işlemleri yapıldı. 250 GTO şasisinde elle yapılmış ve kaynaklanmış noktalar bulunuyordu ve tasarım oldukça hafifti. Güncellemeler sayesinde ağırlık merkezi aşağı çekildi ve süspansiyon geometrisi değiştirildi. Tamamen bağımsız süspansiyon önde A kollu, arkada sabit aks sistemi kullanılmış, bu yarışlarda kazanan bir formula haline dönmüştü.
O dönemlerde önden motor- arkadan çekiş yerleşini çok fazla yarış kazanamıyordu ama 250 GTO Ferrari'nin ortadan motorlu otomobillerinin öncesinde ürettiği en iyi otomobildi.
Biraz konfor
Kabin içinde 250 GTO'da pek fazla lüks yoktu. Amerikan otomobilleri konfor ve lüks anlamında şova kaçıyorlardı ama birçok Avrupa modeli bu konuda geride kalıyordu, yarış için homologe edilen 250 GTO da bunlardan biriydi elbette.
Basit, kumaş yarış koltukları ve emniyet kemerleri sürücüyü araç içinde tutan unsurlardı. Minimalist yaklaşım bununla da sonlanmıyordu; 250 GTO'da hız göstergesi yer almıyordu. Ayrıca otomobilde halı, tavan kaplaması, izolasyon malzemesi gibi şeyler bulunmadığı için sürücüler kendilerini V12 ile aynı yerde gibi hissediyorlardı.
Ferrari 250 GTO'nun tarihteki yeri
Sizlere 250 GTO'nun nasıl yarışa geçmişine sahip olduğunu söylememize gerek yok. Sir Stirling Moss tarafından kullanılan 250 GTO, 2012 yılında 35 milyon dolara alıcı buldu ve 5111GT şasi nolu otomobil 2014'te el değiştirdi.
Bu otomobilin zamanında sadece 18.000 dolara satıldığına inanmak zor, üstelik GTO'lar 1990'lı yıllarda değerinden tam 10 milyon dolar kaybetmişlerdi.
Kimble'ın bu teknik çizimi 250 GTO'nun ne kadar muzzam bir otomobil olduğunu gösteriyor.
David Kimble hakkında
Teknik tasarımcı David Kimble, 50 yılı aşkın süredir dünyanın en önemli otomobillerinin kesitlerini çiziyor. Pasadena Academy of Technical Arts mezunu olan Kimle, illüstrasyon kariyerine 1964 yılında başladı. Marfa, TX'da yaşayan Kimble'ın, buradaki stüdyosunda bilgisayar tasarımları ile hazırladığı illüstrasyonların tamamlanması bazen aylar alabiliyor.