Otomobil sporları geçtiğimiz haftaya çok elim bir haberle başladı. Kaç zamandır aram bozuk olan klavye ile o an itibariyle barış ilan edip başladım yazmaya. Haziran ayı camiamız için çok kötü başlamış; zira değerli ağabeyimiz sporumuzun beyefendisi sevgili Yusuf Aramacı’yı zamansız kaybetmiştik. Yusuf ağabeyden bu yana yazamaya uğraşıyor fakat bir türlü elim gitmiyordu. Geçtiğimiz haftaya da ülkemiz rallilerinin müdavimi centilmen sporcu Todor Slavov’u elim bir kazada kaybederek başlayınca duygularımı sizlerle paylaşayım istedim.

Hepimiz yarıştığımız zaman içerisinde yaptığımız bu sporun tehlikelerini unutuyor ya da göz ardı ediyoruz. Oysa otomobil sporları hafife alınmayacak kadar tehlikeli. Güvenlik önlemlerimiz ne kadar yeterli olursa olsun hep bir risk orada yanı başımızda mevcut. Bu riskler otomobile kimi zaman binerken aklımızın bir köşesine gelse de bu spordan aldığımız haz dünyada başka hiçbir şeyde olmadığı için, biz müptelalar bazı şeyleri gözardı ediyoruz. Dışarıdan bakanlar için; hatta anne, babalarımız, eşlerimiz ve çocuklarımız için zaman zaman ürkütücü, çoğu zaman ise deli işi bir spor bizim yaptığımız. Ama biz iflah olmaz bağımlıları için vazgeçilmez. Todor Slavov da bizler gibi bu işin bağımlısı gönlünü bu spora kaptırmış çok değerli bir arkadaşımızdı. Todor’u hüzünle yolcu ederken bizler tabii ki bu spora devam edeceğiz. Gerek Todor gibi bu uğurda hayatını kaybetmiş gerekse Yusuf Aramacı gibi bu spora bir ömür adamış arkadaşlarımızın, dostlarımızın anısına bu sporu bizden sonraki nesillere aktaracağız. Bunu yaparken sizlerden ricam; güvenlik ekipmanlarınıza çok önem verin, zamanı geleni yenisiyle mutlaka değiştirin, idare eder diyerek konuyu hafife almayın. Biz Türk’üz bize bir şey olmaz zihniyeti bu sporda kabul edilemez bir anlayıştır, lütfen bu tip davranışlardan uzak duralım.



Biraz da bize dönelim, rahmetli Yusuf Ağabeyimizi biraz hatırlayalım ve spora yeni dahil olan arkadaşlarımız için motorsporları ile geçen bir ömürden kısa özet geçerek sporumuzun mihenk taşlarından olan Yusuf Aramacı’yı tanımalarına yardımcı olalım. Yusuf Aramacı yarış hayatına ilk kez 1972 yılında çalıştığı Tofaş bayisi Boronkay Otomotiv’in rallilerde servis desteği verdiği Mete Oktar / Levent Pekün ekibinde yer alarak başlamıştır. 1975 yılında rahmetli Ayhan Tokyay’ın kopilotluğunu yaparak aktif spor hayatına ilk adımı atmıştır. Ayhan Tokyay ile üç yıl beraberliğin ardından Şükrü Okçu, Ali Furgaç,Hasan Şahin, Emre Yerlici ve Mahmut Eryiğit gibi isimlerle aktif spor hayatına devam etmiştir. 1980 yılında Cihat Gürkan’dan aldığı Anadol STC ile pilotluğa soyunan Aramacı iki yarışın ardından pilotluğun kendisine göre olmadığını düşünerek her zaman ilgisini çeken ve otomobil hazırlama ve servis verme işine yönelmiştir. Yine 1980 yılında gittiği İtalya’da Speed Cars garajının sahibi Eugenio Bersini ile tanışmasını hayatının dönüm noktalarından biri olarak nitelendiren Yusuf Aramacı’nın kapısı 1985 yılında Yavuz Malkoçoğlu ve Ömer Kutluay tarafından çalınır. Aramacı’yı apar topar Türkiye’ye dönmeye zorlayan arkadaşları sayesinde evin yolunu tutan Aramacı, Yavuz Malkoçoğlu’yla beraber Tam Oto Servisini 1985 yılının Nisan ayında açarlar. İkilinin ilk ciddi ralli otomobili hazırlaması İskender Atakan için hazırlanan Renault 11 Turbo’dur.



Uzun yıllar görev yaptığı ve çok başarılı işlere imza attığı Marlboro takımı ile birlikteliği ise 1987 yılına rastlamaktadır. O yıl Kalevi Aho ve İskender Atakan’a servis veren Aramacı 1988 yılında İtalya’dan Gr.N bir Lancia getirerek Bersini ile beraberliğe ilk adımı atmış olur. 1990 yılında Gr.A Lancia Delta’ya geçerek Cumhurbaşkanlığı Kupası ve Türkiye Pist Şampiyonluğunu Marlboro takımıyla yaşayan Aramacı. 90’lı yılların ilk yarısını Lancia ve İskender Atakan / Yusuf Avimelek ile geçerken bayrağı devralan isim Volkan Işık olur. 1995 yılıyla birlikte Lancia Delta Integrale’lerin yerini Ford Escort Cosworth’lar alır. 1995,1997,1998 yıllarında Türkiye Ralli Şampiyonluğunu göğüsleyen ekibinin başında yer alır. 1997 yılında gelen sigara reklam yasağıyla birlikte takımın yüzünü Avrupa Şampiyonası yarışlarına çevirir. 1997 yılını Volkan Işık pilotajında elde edilen Avrupa üçüncülüğünün mimarlarından biri şüphesiz Yusuf Aramacı’dır. 1998 yılında Fia Teams Cup’ta mücadele etme kararı alan takımın teknik patronu yine Yusuf Aramacı’dır. Alışma yılı olan 1998’in ardından Toyota Corolla WRC ile 99 yılına merhaba diyen takım Fia Teams Cup ikinciliğinin sahibi olur. Çin Rallisi’nde genel klasman altıncılığı ve Dünya Ralli Şampiyonası’nda puan alan ilk Türk pilot ünvanı elde eden Volkan Işık’ın arkasındaki isim yine O’dur. 2000 yılında Serkan Yazıcı’nın direksiyona geçtiği takım 2001 Marlboro’nun sponsorluktan çekilmesi Yusuf Aramacı için bir devir kapanması anlamına gelir. 2002-2003 yıllarında Opel Motorsport takımına teknik destek veren Aramacı bu yıldan itibaren günümüze kadar ST Racing adı altında hizmet vermeye devam etti. Bir çok şampiyon pilotla çalışan ve sporumuzun gerçek emekçilerinden biri olan sevgili Yusuf ağabey aramızdan çok erken ayrıldı. Kendisine Allah’tan rahmet ve kederli ailesine sabırlar diliyoruz. Yolun açık olsun Yusuf Ağabey….