Motorsporlarına önce pistte başlayan, ardından da ralliye geçen Ali Türkkan burada da Türkiye’ye ilkleri yaşatmaya başladı. Bunu başarmanın çok önemli olduğunu belirten 26 yaşındaki pilot, “Tüm dünyaya bir Türk sporcunun neler yapabileceği göstermek çok farklı bir duygu” dedi.
FIA 2025 Dünya Ralli Şampiyonası 7. yarışı Akropol Rallisi’nde Junior WRC ve WRC3 klasmanlarında birinci olarak bir ilki başaran Ali Türkkan duygularını ve bu günlere nasıl geldiğini MİLLİYET’e anlattı.
- Baban da bir pilot. Aslında bu branşın içinde doğdun. Bunun senin başarında bir etkisi olduğunu düşünüyor musun?
“Kesinlikle düşünüyorum. Kariyerim için spor kültürü olan bir ailede doğup büyümek çok önemliydi. Eğer babam otomobil sporlarıyla ilgilenmeseydi, benim de bu spora küçük yaşlarda başlama şansım olmazdı. Onun yürüdüğü yoldan gitmek, zaman zaman tecrübelerinden faydalanmak ve 16 yaşıma kadar onun sağladığı kaynaklarla yarışmak, kariyerimin daha başında karşılaşabileceğim birçok zorluğu daha kolay aşmamı sağladı. Ancak 17 yaşımda ilk profesyonel sözleşmemi imzalayınca az biraz kendi kanatlarımla uçmaya başladım. Tabii ki babamın kariyerimdeki rolü hiçbir zaman bitmedi, bugün de devam ediyor. Bu yolu birlikte yürümeye devam ediyoruz ama profesyonel hayata geçtiğim andan itibaren onun yükünü biraz hafiflettiğimi söyleyebilirim.”
- Olimpik branşlarda sporcuların tek hedefi olimpiyat madalyasıdır. Motorsporlarına döndüğümüzde birçok ilki başardın. Bu sana ne hissettiriyor?
“İlkleri başarmak ve tarih kitaplarına adımızı yazdırmak gerçekten çok değerli. Beraberinde tüm dünyaya bir Türk sporcunun neler yapabileceği göstermek, aynı yolda yürüyen diğer Türk sporculara ışık olmak ve çıtayı her sene daha da yukarı taşımak sporumuz adına çok önemli.”
- Her sporcu yoğun tempodan yakınır. Peki bir ralli sürücüsünün nasıl bir yaşamı var?
“Bir ralli pilotu olarak vaktimin çoğu uçakta, otelde veya yarış otomobilinin içinde geçiyor diyebilirim. Dünya Ralli Şampiyonası yarışları hazırlık süreciyle birlikte nerdeyse 10 gün sürüyor. Aynı sezon Türkiye Şampiyonası da işin içine girince sürekli bir yarışa gitme veya yarıştan gelme hali oluyor. Kalan vakitleri de fit kalmak için spor yaparak geçirmek zorundayım. Eğer ordan artan bi vakit bulursam da dinlenmeye çalışıyorum.”
- Aslında senin kariyerin biraz farklı. Önce pist yarışları, sonra ralli. Peki bu değişim neden oldu ve seni zorladı mı?
“Tahmin ettiğimden daha çok zorladı diyebilirim. Alışması oldukça zor fakat bir o kadar da keyifliydi. 19 yaşımda pistte edindiğim bütün tecrübeyi geride bırakarak yeni bir sayfaya yelken açmak belki biraz delilik gibi görünebilir. Ancak o gün içinde bulunduğum şartlar beni bu değişimi yapmaya mecbur bıraktı. Ben de kendimi tamamen bilinmezlerle dolu bir yolculuğun içinde buldum. Ama bu bilinmezliği sevdim çünkü sporumla ilgili tekrardan yeni şeyler öğrenmek ve bunu yaparken kendimi de yeniden keşfetmek çok kıymetli bir deneyim oldu. Ralli diğer branşların aksine değişimin ve öğrenmenin hiç bitmediği bir branş. Sanırım en sevdiğim yanı da bu zaten.”
‘Ralli daha özgür bir alan sunuyor’
- Pist sürücüsü ile ralli pilotu arasında nasıl bir fark var biraz anlatır mısın? Mesela her zaman Co pilotuna güvenmek zorundasın...
“Pist sürücüsünün daha bilimsel, ralli pilotunun ise daha sanatsal bir yol izlediğini söyleyebilirim. Çünkü pistte sınırlar, çizgiler ve fren noktaları önceden belirlenmiş oluyor ve otomobillerin performansları belirli aralıklarda sınırlandırılıyor. Bu da yarışın doğasını daha kontrollü ve teknik bir hale getiriyor. Ralli ise ekiplere daha özgür bir alan sunuyor. Dağ yollarında, doğal zeminlerde yarıştığımız için net bir sınırdan söz etmek zor. Her pilot kendi tarzını uygulayabiliyor, farklı şeyler deneyebiliyor. Aynı etapta bir pilot bir diğerinden 10 saniye daha hızlı olabilir ama bir sonraki etapta roller değişebiliyor. Ufak dokunuşlar ve farklı tercihler bazen büyük farklar yaratabiliyor. Pistte ise genellikle tüm pilotlar birbirine çok yakın sürelerde tur atıyor; aralarındaki farklar çoğunlukla yarım saniyeyi bile bulmuyor. Benim gözümde bu durum pist yarışlarını daha bilimsel, ralliyi ise daha sanatsal ve yaratıcı kılıyor. Ama tabiki her iki branşın da arka planında büyük bir mühendislik ve bilim yatıyor.”
‘Son dönemde ilgi çok fazla arttı’
- Son dönemde motorsporlarında öne çıkan birçok sporcumuz var. Bunu neye bağlıyorsun?
“Bence son dönemdeki sporcuların gerçekten yetenekli olması yükselişte önemli bir etken. Bu yetenekli sporcuların başarıları, ülkede motorsporlarına olan ilgiyi artırıyor. Artan ilgi de doğal olarak bu branşın ekonomisine katkı sağlıyor ve arkasından daha fazla sporcunun gelmesine zemin hazırlıyor. Yani bu aslında birbirini besleyen bir döngü. Eğer bu ivme böyle devam ederse, önümüzdeki yıllarda çok daha fazla başarılı sporcunun çıktığını göreceğimizi düşünüyorum. Ancak tüm bu başarı ve gelişmelere rağmen, motorsporları ülkemizde hâlâ hak ettiği değeri ve takdiri tam anlamıyla göremiyor. Bu noktada daha fazla farkındalık yaratılması gerektiğini düşünüyorum.”
- İstanbul Park’ın idaresi artık federasyonda. Bunun yeni pilotlar yetişmesi için avantaj olacağını düşünüyor musun?
“Tabii ki düşünüyorum. Sonuçta dünya standartlarında bir piste sahibiz ve ne yazık ki yıllardır bu potansiyeli tam anlamıyla değerlendiremiyoruz. Buna rağmen motosiklet ve otomobil branşlarında başarılı sporcular yetişti. İstanbul Park’ın TOSFED’in elinde sporumuz adına ciddi bir etki yaratacağını düşünüyorum. Spora ulaşabilen insan sayısı artacak, daha fazla sporcu yetişecek ve doğal olarak motorsporlarının ekonomisi de büyüyecektir. Zamanla bunun etkilerini daha net göreceğiz diye düşünüyorum.”
‘Başlangıç tavsiyem her zaman karting’
- Birçok mesaj alıyorsundur. Aslında herkesin hayalinde yarış arabası sürmek, pilot olmak vardır? Bunu hayal edenler nasıl bir yol izlemeli?
“Motorsporları yolculuğuna başlangıç tavsiyem her zaman karting olur. Karting hem maliyet açısından daha ulaşılabilir, hem de fazlasıyla öğreticidir. Fren noktası, yarış çizgisi, pist üzerindeki mücadele, araç kontrolü gibi birçok temel beceriyi karting yaparken öğrenmek mümkündür. Hatta bazı yönleriyle birçok yarış otomobilinden bile daha fazla şey öğrettiğini söyleyebilirim. Karting sonrası ise pilotun yeteneklerine, yaşına, ilgi alanına ve bütçesine göre yeni bir adım atmak gerekir. Formula serileri, otomobil serileri ya da toprak zeminde ilerlemek istiyorsa ralli kros gibi alternatifler mevcut. Bu aşamadan sonra başarılı bir pilot zaten kendi yolunu bulur. Ama sağlam bir başlangıç için tek ve net tavsiyem: karting.”
‘Büyük mücadele veriyoruz’
- Seni destekleyen sporseverler için bir mesajın var mı?
“Motorsporlarının zaman zaman göz ardı edildiği, hak ettiği ilgiyi tam anlamıyla göremediği ve ekonomik olarak yapılmasının oldukça zor olduğu bir ülkede, gerçekten çok büyük mücadeleler vererek bu başarıları elde ediyoruz. Bu yolculukta yanımızda olan, inancını, sevgisini ve enerjisini bizimle paylaşan herkese sonsuz teşekkürler. İnşallah hep birlikte daha nicelerine...”
‘Destek olmadan başarı mümkün değil’
Ali Türkkan, motorsporlarının maliyetli bir branş olduğunu hatırlatırken, “Bu yolda birlikte yürüdüğüm insanlara her zaman ihtiyaç duyuyorum. Onların desteği olmadan bu başarıların mümkün olması çok zor” dedi.
- Her sporcu için destek önemlidir. Sponsorlar bu işin büyük bir parçası. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
“Önceki sorularda da değindiğimiz gibi, motorsporları oldukça maliyetli bir branş. Bu yüksek maliyetlerin altından bireysel olarak kalkmak çoğu zaman mümkün değil. Dolayısıyla bu seviyedeki bir sporu sürdürebilmek için büyük sponsorlara ve onların sağladığı güçlü desteklere ihtiyaç duyuluyor. Ben de bir sporcu olarak, beni destekleyen markalara ve bu yolda birlikte yürüdüğüm insanlara her zaman, her alanda fazlasıyla ihtiyaç duyuyorum. Onların desteği olmadan bu başarıların mümkün olması çok zor.”
- Motorsporları maliyetli bir branş olarak nitelendirilir her zaman? Gerçekten bu doğru mu?
“Evet kesinlikle doğru. Çünkü motorsporları bir ekipman sporu ve kullanılan ekipmanlar oldukça pahalı. Bunun yanında ciddi bir lojistik süreci de var. Araçların taşınması, yedek parçalar, teknik ekip, seyahatler... Tüm bunlar birleştiğinde, motorsporlarının düşük maliyetli bir branş olması zaten beklenemez. Bu yüzden de sporcular sürdürülebilir bir kariyer için ciddi desteklere ihtiyaç duyuyor. Ben de bu noktada Castrol ve Ford gibi iki dev ana sponsora sahip olduğum için çok şanslıyım.”
milliyet.com.tr