Mercedes takımında kazanma kültürüne sahip bir organizasyon kurmak için yıllarını veren Toto Wolff, bugün Formula 1’in en başarılı patronlarından biri.
Toto Wolff denilince akıllara direkt olarak Mercedes gelse de aslında kendisi eski bir yarış pilotu. Kariyerine 1992 yılında Avusturya Formula Ford Şampiyonası ile başlayan Wolff, 2006 yılına kadar yarışmaya devam etti. Pilotluğun yanı sıra 1998'de Marchfifteen, 2004'te ise Marchsixteen Investments isimli iki yatırım şirketi kuran Wolff, iki yıl sonra da HWA AG şirketinin %49’luk hissesini satın aldı. Ek olarak Avrupa’nın en büyük ralli parçası distribütörlerinden BRR Rally Racing’e yatırım yapan Toto Wolff, eski F1 dünya şampiyonu Mika Häkkinen ile bir spor yönetim şirketine ortak oldu.
Zamanın gelmesi: Wolff’un yarış pistleri dışındaki bu yoğun kariyeri, kendisinin organizasyon yönetimi konusunda özel bir lider olabilmesine olanak sağladı. Özellikle 2009 yılında Williams takımının hisselerine yatırım yapan Wolff, bu tercihiyle ekibin yönetim kurulunda bir koltuk sahibi olmayı başardı. Bu süreçte bir Formula 1 takımının kurumsal yapısına tanıklık eden Wolff, bir sonraki hamlesi için doğru zamanı ve doğru insanları bekledi. Dört yıl sonra efsane pilot Niki Lauda'yla beraber hareket ederek Mercedes takımına katılan Wolff, burada hem takımın murahhas üyesi hem de takımın diğer motor sporlarının yöneticisi oldu. Kısa bir süre sonunda da Mercedes-Benz Grand Prix Ltd. şirketine %30 değerinde ortak olan Toto Wolff, Ross Brown’un organizasyondan ayrılmasıyla takımın patronu oldu.
Verilen kararlar: Niki Lauda'nun mentorluğuyla sağlam temeller üzerinde bir kurum kültürü yaratmak isteyen Wolff, pilot olarak Lewis Hamilton tercihinde bulunurken doğru yapılanma için ekip ruhuna katkı sağlayacak mühendislere yatırım yaptı. Organizasyonda 2014'te pistte Hamilton'ın önderliğiyle başlayan takım ve pilot şampiyonlukları yedi yıldır sekteye uğramadan devam etti. Peki Wolff’un yönetimindeki Mercedes ekibi bu süreçte kazanma kültürünü nasıl yarattı?
Kendine itiraf etmek: Hatanın farkında olmak her zaman seni diğerlerinden bir adım önde tutar. Toto Wolff, takımdaki herkes böyle olduğunda bütün sorunların daha kolay üstesinden gelinebileceğini öne sürüyor. Ekip içinde hataların ne olduğunu bilmenin ve sorunları kaynaklarından çözmenin takımı daha güçlü ve sorunsuz bir hâle getirdiği inancında.
Farkındalık: Wolff'a göre takım üyelerinin daha verimli olabilmesi için ekip gerekmediği zamanlarda teknolojiden uzak kalmalı. Formula 1’in teknolojiyle sürekli iç içe olması bazen takım üyelerini yoruyor ve etkili düşünmekten itiyor. Wolff, kendisinin bile bazen uçak yolculuklarında hiçbir teknolojik alet kullanmadığını, sadece ana odaklandığını itiraf ediyor.
Alçak gönüllü olmak: Bir yarışı, bir maçı veya bir oyunu kazanmak her zaman insana daha çok öz güven verir. Kazananın alçak gönüllü olması ise bazı durumlarda zordur. Toto Wolff da kazandıkça daha çok şey öğrenildiği ve bu sayede geliştirilebilecek şeylerin daha kolay farkına varıldığı düşüncesinde. Aynı zamanda alçak gönüllü kalarak bir sonraki zaferin daha anlamlı olduğuna inanıyor.
Başarısızlık ihtimali: Kazanmak her zaman başarısızlığı daha kolay unutturur. Ancak Wolff her zaman aklının ucunda başarısız olma ihtimalini tutuyor. Böyle bir durumla karşılaştığında sorunların üstesinden nasıl gelineceğini düşünmenin, kendini ve takımını her türlü senaryoya karşı hazırlıklı kıldığına inanıyor.
Toto Wolff, Mercedes organizasyonuna getirdiği bu anlayışlarla her geçen gün daha iyi bir takım düzeni sağladı. Prensiplerine her zaman sadık kalarak lider bir yönetici profili çizen Wolff, mevcut durumların ötesini görerek Formula 1 dünyasında sürdürülebilir başarının formülünü ortaya koymayı başardı.
Cengizhan Yıldız