Engin Bakırburç, Gerhard Berger'e dair yazdı.
Daha doğru düzgün yürümeyi bile sökmeden direksiyon sallamaya başlayan rakiplerinin aksine Gerhard Berger yarış hayatına atıldığında 21 yaşındaydı. Formula 1'e yükselmesi ise yalnızca üç yılını aldı. Öyle bir yetenekti. Belki zaferden zafere koşmayı hayal ediyordu fakat ardında kayıplarla dolu bir kariyer hikayesi bıraktı.
İlk kaybını 1984 yılında yaşadı. Hak ettiği puanı kaybetti. Kariyerinin ilk sezonu ve henüz ikinci yarışıydı. ATS takımının bir üyesi olarak İtalya'da damalı bayrağı altıncı sırada geçti. Normal şartlar altında hem takımın hem de Berger'in hanesine bir puan yazılmalıydı fakat yazılmadı. ATS diğer takımların aksine sezona yalnızca bir araçla başlamıştı. İtalya'da ise takım adına yarışan araç sayısı ikiydi ve Berger'in altındaki araç "ikinci" araçtı. Takım arkadaşı vites kutusu problemiyle starttan hemen önce yarıştan çekilmişti fakat her iki araç da katılım listesinde yer aldığı için bu çekilme Berger'in aracını "birinci" araç yapmadı. Avusturyalı pilot ilk resmi puanları için bir yıl, ilk podyumu ve ilk galibiyeti içinse ise iki yıl bekledi.
1984 sezonunun hemen ardından sağlığını kaybetti. Büyük bir trafik kazası geçirdi ve araçtan dışarı fırladı. Ağır yaralanmıştı. Boynunda ve sırtında kırıklar mevcuttu fakat şanslıydı. Kazanın hemen ardından olay yerinden geçen ilk aracın içinde doktorlar vardı. Başarılı bir ilkyardımın ardından hastaneye kaldırıldı ve tedavi altına alındı. Ertesi sezon başlarken araç kullanmaya tamamen hazırdı.
1987 yılında Ferrari'ye geçiş yaptı ve ertesi yıl patronunu kaybetti. Enzo Ferrari'nin vefatından yalnızca üç hafta sonra takımın kendi evinde, Monza'da galibiyete ulaştı. Bu zafer aynı zamanda 1988 sezonu boyunca altında McLaren imzası bulunmayan tek zafer olacaktı. Aslında bu istatistikte kariyerinin ilk ve son yarışına çıkan ve o tek yarışın son turlarında Senna'nın gününü mahveden Jean-Louis Schlesser'in payı oldukça büyüktü. Yine de Berger'in performansı görmezden gelinemezdi.
1990 yılında McLaren'le anlaştı. Bu çatı altında üç sezon geçirdi ve takım içi rekabeti büyük bir farkla kaybetti. Takım arkadaşı bu süreçte iki kez dünya şampiyonu olurken Berger yalnızca üç galibiyet elde edebildi. Sıralama turlarında, yarışlarda ve şampiyona tablosunda zaman zaman kendini gösterse de çoğunlukla takım arkadaşının gerisinde kaldı fakat kimse Berger'i suçlayamazdı. Takım arkadaşı Ayrton Senna'ydı.
McLaren'deki ilk yılında "galibiyeti" kaybetti. Kanada'da damalı bayrağı Senna'nın yaklaşık 45 saniye önünde, ilk sırada geçti fakat hatalı start sebebiyle bir dakika zaman cezası aldı ve dördüncü sıraya kadar geriledi. Böylece aynı yarışta yalnızca zaferi değil, podyumu da kaybetmiş oldu fakat bir sonraki yarışı üçüncü sırada bitirerek bu kaybı hemen telafi etti.
1994 yılında Imola pistinin Villeneuve şikanında bir vatandaşını, hemen ertesi gün Tamburello virajında da çok yakın bir arkadaşını kaybetti. Senna ile McLaren yıllarındaki ilişkisi, bir takım arkadaşlığından çok daha fazlasıydı. Beş yıl önce Berger de aynı pistte, aynı virajda oldukça benzer bir kaza yapmış, bilincini yitirmiş, alevlerin ortasında kalmış fakat kazadan yaralı olarak kurtulmayı başarmış ve yalnızca bir yarış kaçırdıktan sonra kariyerine tam gaz devam etmişti. Senna ise ne yazık ki o kadar şanslı değildi. Üstelik Berger bu kazayı neredeyse en ön sıradan izlemişti. Lider giden Senna'nın birkaç saniye arkasında, üçüncü sıradaydı. Araç, ikinci sıradaki Schumacher'in gözleri önünde duvara çarptıktan sonra Berger'in gözleri önünde piste kadar geri dönmüştü. Bir sonraki yarış Monako'daydı ve yaslı Berger podyumun son basamağındaydı.
1984 ve 1989 yıllarının ardından 1997'de sağlığını üçüncü kez kaybetti. Sinüzit operasyonu geçirmek zorunda kaldı ve Kanada ile Fransa yarışlarını kaçırdı. Tam sağlığına kavuşmuştu ki bu kez de babasını kaybetti. Sebebi İngiltere'deki yarıştan yalnızca dört gün önce gerçekleşen bir uçak kazasıydı. Acısı büyük olan Berger'in pistlere dönüşü Almanya'ya kaldı. Pole, en hızlı tur ve zafer... Daha güzel bir geri dönüş olamazdı. Hayat devam ediyordu ve etmeliydi.
200 yarış kaybetti. Almanya'daki zafer, kariyerinin onuncu ve son zaferi oldu. Sezon sonunda hem takımdan hem de Formula 1'den ayrıldı. Ardında 210 yarış, on zafer, 48 podyum, 12 pole, 385 kariyer puanı ve iki dünya üçüncülüğü ile süslü, 14 yıllık bir sanat eseri bıraktı. Her şeye rağmen hayattan kopmamayı, vazgeçmemeyi, ayağa kalkmayı ve yola devam etmeyi öğreten, saygıdeğer bir sanat eseri...
eureur