Honda 2015’te spora berbat bir dönüş yapmasının ardından 2016’da yapacağı değişikliklerle durumu tersine çevirebileceğinden emin. Motorsport.com’dan Jonathan Neale, Honda’nın kendisine olan inancının sebeplerini analiz ediyor…
Son günlerde, özellikle İspanya’da çıkan 223 beygir gelişim iddialarının ardından Honda’nın ne kadar gelişme kaydedeceğine dair haberler bitmek bilmiyor.
Bir gün Honda’nın 2016 için hazırladığı motorda istediği adımları atamadığı iddia edilirken bir sonraki gün 223 beygir gelişme kaydettiği iddia ediliyor. Ardından dayanıklılık konusunda sorun yaşadığı…
Gerçek olan şu ki Honda’nın gelişimi sezon öncesi testlerde ve sezonun ilk yarışlarında, Honda motoru rakiplerine karşı piste çıktığında ortaya çıkacak.
Kesin olan bir şey var ki Honda’nın F1’e döndüğü 2015 sezonundan büyük dersler çıkardığı. Honda güç ünitesinin belli bölümlerindeki değişikliklerle iyileşme yolunda oldukça iyimser görünüyor.
Honda’nın F1’e dönüşü şu ana kadar 3 bölüme ayrılabilir: sorunlar, neyin yanlış gittiğini anlama ve iyileşme.
Yasuhisa Arai, 2014’ün sonundaki Abu Dhabi testlerindeki ilk sürüşten geçen sene İspanya GP’ye kadar geçen sürede sürekli olarak yeni sorunlarla karşılaştıklarını ve onlarla ilgilenmeye çalıştıklarını söylüyor.
Arai “Yeni bir tasarımdı. Hibrit sistem o kadar karmaşıktı ki ilk başta kontrol ünitesini nasıl uyandıracağımızı bilecek kadar yeterli deneyime sahip değildik.” diyor.
2015’in ilk ayları pek iyi geçmedi. Arai ve Honda mühendisleri sürekli olarak yeni sensör sorunlarıyla karşılaşıyordu. Ve bu sorunlar Honda’nın durumunu daha da zorlaştırdı çünkü Japon üretici bu şekilde performans olarak nerede olduğunu da anlayamadı.
Arai “Elektrik sorununu çözdükten sonra iyi bir gelişme kaydedebileceğimizden emindim. Ancak özellikle MGU-K, MGU-H ve ERS’te çok fazla donanımsal sorun yaşıyorduk.”
“Felaket gibiydi. Avustralya’ya gittiğimizde yeteri kadar hazırlanmamıştık. Sezon başında böyle hissediyordum.” dedi.
Sürekli ortaya çıkan sensör sorunları sürüşü kısıtlıyordu ve ilk dönemde yaşanan sensör sorunları felaket bir başlangıca neden olmuştu.
Ancak İspanya’da Avrupa sezonunun başlamasıyla durum iyileşmeye başladı ve sensör sorunları büyük ölçüde çözüldü.
Arai “İspanya bizim için büyük bir gelişmeydi. Sensörlerde hala bazı küçük sorunlar yaşıyorduk ancak belki her takım bu sorunu yaşıyordu.”
“Ancak İspanya’dan öncesi ve sonrası farklıydı. Artık büyük bir sorun yoktu.” diyor.
Sensör sorunları aşılana kadar Honda yeni motorundaki performans eksikliği ve buna sebep olan zayıflıklara odaklanamamıştı bile.
İçten yanmalı motorda sürekli performans kazanımı sağlanıyordu. Mercedes ya da Ferrari’ye yakın olduklarına dair bir inanç asla olmadı ancak bazı eleştirmenlerin iddia ettiği kadar uzak da değildi.
Arai “Tamamen yakalamadık. Ancak nerede olduğumuzu görebiliyorduk ve onlara dokunabileceğimiz seviyedeydik.” diyor.
Sensör sorunlarının aşılmasıyla Honda motorun gücünü biraz daha açmayı başardı ancak o zaman diğer alanlar daha fazla baskıya maruz kaldı ve bu sefer dayanıklılık sorunları ortaya çıktı.
Arai “Bazı parçalarda kalite sorunları vardı ve sezon içerisinde değişiklikler yaptık. Sensörler de güncellendi.”
“Sezon başında beygir gücü çok fazla değildi bu yüzden dayanıklılık sorunları yoktu. Ancak beygir gücü arttıkça bazı parçalar bozulmaya başladı çünkü onlar biraz zayıf kalmışlardı. Her zaman yakalama modunda olduk.” diyor.
Pist üstündeki hayal kırıklıkları devam ettikçe en büyük amaç Honda güç ünitesinin hangi bölümlerde zayıf kaldığını bulmak oldu.
Ve yaz tatiline kadar bu tam anlaşılamadı. Yaz tatilinden sonraki ERS’nin etkili olduğu Belçika ve İtalya yarışlarında Jenson Button ve Fernando Alonso’nun düzlükte rakiplerinden yaklaşık 240 beygir zayıf kalmaları her şeyi gün yüzüne çıkardı.
Bu konuya dikkat çeken Arai “Bunu ne zaman fark ettik? Avrupa sezonunda yazın.”
“Pistler çok zordu ve tabi ki içten yanmalı motorda güç kazanıyorduk ancak araçlarımızın düzlükte daha fazla maksimum hıza ihtiyaçları vardı. Düzlüklerde ERS mümkün olduğu kadar fazla devreye girmeliydi. Bu yüzden Monza ve Spa gibi pistlerde çok zayıf kaldık.”
“O an bunu fark ettik ve bu iyi haberdi. Ancak aynı zamanda kötü haberdi çünkü kurallar nedeniyle donanımda değişiklik yapamıyorduk.” dedi.
Arai, bu konuda MGU-H’de zayıf kaldıklarını belirtiyor. MGU-H, turboya bağlı olan ve egzoz gazlarındaki sıcak enerjiyi elektrik enerjisine dönüşü sağlayan bir enerji geri dönüşüm ünitesidir.
Kısacası Honda ihtiyacı olan enerji miktarını geri dönüştüremiyordu. Bunun bir nedeni agresif sıfır beden konseptinin türbin ve kompresörün çok küçük kalmasına neden olmasıydı.
Arai “V açısı içerisinde tasarlamak için çok çalıştık ancak biraz fazla küçük olmuştu.”
“Bu yüzden 2016 için kompresör ve türbini değiştirdik. Biraz daha büyük olacak ancak yine V yapısının içerisinde, neredeyse aynı paketleme ile yer alacak.” diyor.
Arai’nin söylediklerinden türbin ve kompresörün değişecek olmasına rağmen sıfır beden yaklaşımının devam edeceği anlaşılıyor.
Arai “Buna inanıyoruz. Küçük paketin aerodinami ve şasi paketlemesi açısından daha iyi olduğundan eminiz.”
“Diğer tüm güç ünitelerini gördüğünüzde, onların boyutlarını kıyaslayabilirsiniz Kompakt yapı açısından biz birinci sırada yer alabiliriz.”
“Küçük bir pakete sahibiz ve bunu devam ettirmek istiyoruz. Felsefemiz bu, sıfırın altına inmek istiyoruz!”
“2013-2014’teki ilk gelişim evrelerinde daha geleneksel bir tasarımla mı yoksa daha mücadeleci bir tasarımla mı ilerlememiz gerektiğini tartıştık.”
“Sonuç olarak daha mücadeleci olan yola karar verdik çünkü daha geleneksel olarak yapıyı tercih etseydik gelişemezdik ve büyük adım olmazdı. Şasi açısından da bir kazanç olmazdı. McLaren ve Honda olarak iki taraf da böyle karar verdi.” dedi.
Arai, sıfır beden yaklaşımının gerçek sorun olduğunu düşünmüyor. Arai, F1’den çok uzun süre uzak kalmalarının bedelini ödediklerini; mühendislik ekibinin spordaki yeni teknolojiye hemen ayak uyduramadığını söyledi.
Arai “2008’de F1’den ayrıldık ve aradaki kayıp zamanın deneyimlerimiz açısından büyük zarar verdiğini düşünüyorum çünkü F1 her sene dramatik bir şekilde gelişti.”
“Biz ise kenardan izledik. Tabi ki dikkatlice izledik ancak F1 içerisinde güç ünitesi değişikliği ile ne olduğunu bilmiyorduk.”
“Bilmiyorduk ve aradaki farkın etkisi çok büyük oldu. 2015 için bir çok şey değişti.”
“Bizim için çok sarp bir güncelleme oldu ancak artık bunu nasıl yapacağımızı, ne yapacağımızı ve neyi ne zaman yapacağımızı biliyoruz.” dedi.
Tüm 2016 araçları piste çıkmadan Honda’nın 2016 motorunda ne kadar gelişme kaydettiğini bilmek zor olacak.
Ancak geçen sene sonuna kadar McLaren yönetiminden ve pilotlarından bazı iyimser açıklamalar gelmişti.
Arai “Her iki büyük pilotumuza da mevcut durumu, hedeflerimizi ve yaşanan süreci açıkladık. Her şeyde bize güveniyorlar.”
“Zayıf noktamızı çoktan bulduk. En önemli şey enerjiydi. Rakiplerimiz kadar enerjiyi devreye sokabilirsek bu rekabet seviyemiz açısından iyi olacak.”
“Bazen çok zordu ve çok acı verdi ancak doğru olan yolun hangisi olduğunu biliyorduk.” dedi.
Tüm iyimserliklere rağmen yeni sezon öncesinde beklentileri kontrol altında tutmak önemli olacak. Honda zayıf kaldığı yerleri belirlemişken geçen seneki gibi cumartesi ve pazar günlerini yaşamamak için gelişme kaydetmesi önemli. Özellikle Monza’da Arai, mevcut durumla alakalı niçin beklentileri karşılayamadıklarına dair açıklama yapmak zorunda kalmıştı.
Arai “Takım olarak, takım yönetimi sürekli olarak olumsuz konuşsaydı ya da her şeyi önemsemeseydi o zaman tüm takımın morali bozulurdu ve herkes bize bakardı.”
“Ben bunun yapılmaması gerektiğine inanıyorum. Takıma inanıyorum. Ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar bu yüzden yine en iyisini yapmaya çalışacaklar.”
“2014’te Abu Dhabi’deki başlangıçta yaşadığımız elektrik sorunlarının ardından, elektrik sorunlarını çözdüğümüz takdirde daha iyi olacağımızı düşündüm.”
“Ancak dediğim gibi yazın her şey açıktı ve donanım sorunu yaşıyorduk. Ondan sonra kafamızı eğitik.”
“Aynı zamanda Monza’da cumartesi günü çok zordu! Ancak iyi bir deneyimdi…” diyor.
Artık sıra Honda’da… Yaşadığı tüm deneyimlerden ders çıkardığını ve gerçekten neler yapabileceğini gösterme zamanı.