Bernie Ecclestone nasıl Formula 1'in patronu oldu? Neler yaptı? Serhan Acar'ın kaleminden...
1980’lerin ortalarında Formula 1’in izlenme oranları, popülerliği, yarattığı sanayi ve elde ettiği gelir her geçen sene artmaktadır. FOCA gittikçe daha fazla para kazanmaya başlar, büyük takımlar zenginleşir. Eski dostu Max Mosley’in 1993’te FIA’nın başına geçmesiyle, Bernie’nin istediği çember tamamlanır. Mosley, 1995’te Formula 1’in ticari haklarının Bernie’nin başında olduğu takımlar birliği FOCA’dan, Bernie’nin şirketi FOA’ya 14 yıl için devredilmesine izin verir. Williams, McLaren ve Tyrell takımları bu duruma itiraz etseler de, birkaç sene sonra onlar da anlaşmaya imza atmak zorunda kalır. Artık takımlar, F1’in hissedarı olmak yerine, birer oyuncusu olma konumuna düşmüştür. Bernie takım patronu olarak, tüm takımları bir araya getirmiş, birliği kurmuş, gelirleri arttırmış, işi büyütmüş ve sonra da birliği kurduğu meslektaşlarının karşısına; hepsinin patronu olarak çıkmıştır. Bu noktadan sonra, takımlar ile Bernie arasında bugün bile devam eden gelir paylaşım kavgası başlar.
Bernie 2000’de F1’in ticari haklarını Alman medya kuruluşu E.M. TV’ye satar. Firma kısa süre içinde zarar edince, medya devi Kirsch, üç Alman bankasından bir milyar dolarlık bir kredi çekerek hisselerin %75’ini satın alır. Ancak bu satışın öncesinde Max Mosley, (2001) FIA’ya ödenecek sadece 309 milyon dolar karşılığında F1’in ticari haklarını 100 yıllık (2110’a kadar) bir süre için Bernie’nin başında olduğu şirketler grubuna verir. ‘Sadece 309 milyon dolar’ ibaresini neden kullandığımı, F1’in 2012 sezonundaki toplam cirosunun yaklaşık 1.5 milyar dolar olduğunu söylersem, daha net anlayabilirsiniz. Hisselerin neredeyse dörtte üçü artık Kirsch’e aittir; ama Bernie F1’i yönetmeye devam eder.
Bir yıl sonra Kirsch’in batmasıyla, hisseler, kredileri veren üç Alman bankasından oluşan bir konsorsiyuma devredilir. Konsorsiyum, bu işten anlamayınca F1’i yine Bernie’nin yönetmesini ister. Bernie yine direksiyondadır kısacası. Üç sene sonra Bernie aradığı fırsatı bulur ve F1 ile uğraşmaktan bıkan bankalardan, hisseleri ucuza alma şansını yakalar. Ama bu satın almayı da kendisi yapmaz ve İngiliz yatırım firması CVC Capital Partners’i F1’in çoğunluk hissesini almak için ikna eder. İşte bu son satış işlemi esnasında, konuştuğumuz rüşvet davasına konu olan işlem ortaya çıkar.
Bernie, Bayern LB bankasının şef risk sorumlusu Gerhard Gribowsky’e; Gribowsky’nin ifadesine göre ‘hisselerin değerini düşük göstermesi için’, kendi ifadesine göreyse’ Gribowsky kendisini anlaşmayı bozmakla tehdit ettiği için’ 44 milyon dolarlık bir ödeme yapar. Seneler sonra bu ödeme gün yüzüne çıkar ve Gribowsky 2012’de Alman mahkemeleri tarafından 8.5 yıl hapis cezasına çarptırılır. Yargıca ‘işleri kendi yöntemiyle halletmek için ödeme yaptığını söyleyen’ Bernie ise hepimizin bildiği üzere mahkemeyle anlaşmaya varır ve 100 milyon dolar ödeyerek hapse girmekten kurtulur. Parayı bir hafta içinde temin edebileceğini söyleyen Bay E, bu arada ‘Hakimin neredeyse kendisini beraat ettirmek üzere olduğunu ve savcılarla anlaşıp 100 milyon dolara ödeyerek, aslında biraz aptallık ettiğini’ söyler.
Aynı satış işlemi esnasında, bir başka Alman firmasının ’önceden ayarlanmış bir danışıklı dövüş yapıldığı için’ 85 milyon poundluk tazminat istediği ve İngiltere’de açılan davadan beraat etmeyi başarır Bay E.
Benim yazarken, sizin de muhtemelen okurken şaşırdığınız bu 40 küsur yıllık ve kıvrak hamlelerle dolu maceranın ardından, Bay E toplamda %5’ten daha az hissesi olmasına karşın hala CEO sıfatıyla Formula 1’i yönetiyor. Bir röportajında kendisine ‘Gerçekte ne iş yaptığı’ sorulduğunda ‘Ben bir iş adamıyım ve anlaşma yaparım’ cevabını veren Bernie Ecclestone, Forbes dergisinin haberine göre 2.6 milyar poundluk kişisel servetiyle İngiltere’nin en zengin 12., tüm dünyanın ise en zengin 362. adamı.
Yaklaşık beş sene boyunca bizim İstanbul Park pistini de işleten Bernie, zaman zaman yaptığı ilginç açıklamalar, zaman zaman da bazı hamleleriyle tartışmaların odağında oldu. 1997’de İngiltere’de tütün reklamlarını yasaklamak niyetinde olan iktidardaki İşçi Partisi’ne 1 milyon poundluk ufak bir bağış gider. Bernie Ecclestone’un hesabından. 2005’te Indycar’ın ünlü kadın pilotu Danica Patrick hakkında bir röportaj verirken ‘Kadında, diğer tüm beyaz eşyalar gibi beyaz renkte giyinmelidir’ cümlesini sarf eder. Sonradan espriyle karışık bir özür dileyerek durumu kurtaran ve yönetim tarzı olarak her zaman tek adamlığı benimseyen Bernie, 2009’da ‘Adolf Hitler’in çok sayıda insana hükmedebildiğini ve işlerin halledilmesini sağladığını, demokrasinin başta İngiltere olmak üzere pek çok ülkeye iyi gelmediğini’ söyleyerek tüm dünyadan tepki toplar. Kızına Los Angeles’ta 85 milyon dolara 5200 m2’lik bir malikane aldıktan birkaç hafta sonra F1 takımlarına ‘Harcamalarına dikkat etmeleri ve aşırı para harcamaktan kaçınmaları gerektiğini’ söyleyen Bay E; 2010’da kız arkadaşı ile beraber sokakta bir soyguna uğrar ve toplam 200.000 pound değerinde bir yüzükle bir saatini çaldırır. Ama bu olaydan sonra bile, morarmış ve şişmiş gözüyle çalınan saat firmasının reklamlarında boy gösterir. Bu reklam, onun ticari dehasını ve her işten para çıkarmayı nasıl bildiğini gösteren harika bir örnektir.
İşte bu ufak tefek, 83 yaşındaki adamın, kimi zaman inanılmaz, kimi zaman karanlık olaylarla dolu büyük hikayesi böyle. Onun yerinde başka bir yönetici olsa, bu kadar çok skandalın ardından hala aynı koltukta oturamazdı. Ama Bernie demir yumrukla sporu yönetmeyi sürdürüyor. Hatta Almanya’daki son mahkemenin bitmesinden üç saat sonra, Londra’daki ofisinde çalışırken görüldü. İstanbul Park’ın inşaatı sırasında, sabah telefon açıp öğlen geleceğini söyledikten sonra, Londra’dan jetine atlayıp, İstanbul’a gelip, bir saat pisti denetledikten sonra Londra’ya geri döndüğüne ben de şahit oldum.
1999’da bypass operasyonu geçiren 83 yaşındaki işkolik Bernie Ecclestone, son 65 senedir olduğu gibi hala tam gaz çalışıyor. Mevcudiyeti artık Formula 1 ile birlikte görülmeye başlanan bu mistik adam, kendine özgü otoriter yöntemleri, keskin zekası, insanların kendisinden çekinmesini sağlayan sert mizacı, risk almaktan kaçınmayan yapısı, yaşıtları arasında görülmemiş enerjisi ve geçmişte F1’de başardıklarının getirisiyle yola devam ediyor. Ne zamana kadar çalışmayı sürdüreceği ve ondan sonra F1’in kim ya da kimler tarafından nasıl yönetilebileceğini ise kimse bilmiyor. Ancak Bernie’yi 2031 sezonunda 100 yaşında hala padokta dolanırken görürseniz hiç şaşırmayın...
Serhan Acar