Formula 1’de momentum her zaman var ve bu momentum sert bir şekilde Vettel’i karşısına aldı ve Alman pilotun şampiyonluk yolunda büyük puanlar kaybetmesine neden oldu.

Vettel, antrenmanları çok iyi geçirmemesine rağmen şampiyonadaki rakibi Hamilton’un 5.likten öteye geçemediği sıralama turlarında pole pozisyonun sahibi oldu. Ancak start anında yaşanan faciadan sonra şampiyonada altı yarış kala şampiyonada 28 puan geriye düştü. Alman pilot 5. şampiyonluk yolunda büyük bir yara alsa da şampiyonluk ihtimali hala mevcut. Gelin Vettel’in durumuna benzer durumdan gelip şampiyonluğa ulaşan pilotlara bakalım:

1: James Hunt 1976



Hollywood yapımı Rush filminden sonra James Hunt ve Niki Lauda ile olan mücadelesini tanımlamaya çok fazla gerek yok fakat 1976 senesi Lauda’nın yaptığı kaza ve inanılmaz geri dönüşüyle hatırlanacak. Ayrıca bu sezon Hunt’un kendi hızının ve potensiyelinin farkına vardığı ve şampiyonluğu elde ettiği sezon olarak da hatırlanacak.

1976 sezonu Hunt’un Formula 1’deki 3. sezonuydu ve McLaren adına yarışıyordu. İşler sezon başı pek iyi gitmemiş ve 6 yarışın 4’ünde yarış dışı kalmıştı. Fransa’da yarışı kazanmıştı ancak sezonun yarışı bitmiş ve Hunt 17 puan toplarken Lauda’nın 55 puanı bulunuyordu.

Sonrasında Lauda Nurburgring’teki felaket kazayı geçirdi ve o yarışı Hunt kazandı. Lauda ağır yanıkları ve hayatı için mücadele ederken Hunt Hollanda’daki oldukça yakın geçen yarışı da kazanmayı başardı.

Sonraki yarış İtalya’da Lauda mucizevi biçimde neredeyse öldüğü kazandan 6 hafta sonra geri döndü ve yarışı 4. sırada tamamladı. Hunt ise mekanik sorunla yolda kalmıştı.

Sezonun son yarışı Fuji’ye gelindiğindeyse Lauda hala 3 puan farkla Şampiyona lideriydi ancak yağan inanılmaz yağmur sebebiyle şartların yarışmak için güvenli olmadığını söyleyen Lauda yarıştan çekildi. Öte yandan Hunt şampiyonluk için zorlu şartlar altında mücadelesine devam etti ve yarışı podyumun 3. basamağında tamamladı ki bu da onu 1 puan farkla dünya şampiyonu yaptı.

2: Kimi Raikkonen 2007



Herkesin bildiği gibi cansız, pek konuşmayan, buz adam Kimi Raikkonen kesinlikle spor tarihinin en orijinal ve popüler karakterlerinden bir tanesi.

Ferrari’deki ilk sezonuna büyük bir gürültüyle başlayan Raikkonen ilk yarışını kazandı ve Schumacher’den sonra Ferrari’nin doğru seçimi yaptığını kanıtladı. Ancak ardı ardına 3 kez podyumun dışında kalmasının ardından bütün ilgi sezonun çaylağı Hamilton ve en genç çifte Şampiyon Alonso’nun savaşına çevrildi.

McLaren en hızlı otomobil gibi görünürken pilotlar şampiyonluğu da McLaren pilotları arasından birine gidecek gibi düşünülüyordu. Ancak Raikkonen pes etmedi, Fransa ve Britanya’da üst üste kazandı. Sonrasında 3 podyum daha elde etti ve Spa’da da kazandı.

Çin’de Raikkonen 2. sıradan başladığı yarışı kazanırken lider Hamilton pit girişinde yaptığı aptal hata yüzünden çakıl havuzuna gömüldü ve galibiyeti hediye etti. Sezonun final yarışı Brezilya’da Hamilton riskli olan 3 pit stop stratejisini tercih etti ve ilk pit stopların sonunda Massa liderken Raikkonen ise ikinciydi.

Ferrari akıllıca bir strateji izleyerek 2. pit stoplarda Raikkonen’i liderliğe taşıdı. Hamilton’un şampiyon olabilmek için 5. sırada finiş görmesi gerekiyordu ancak yedincilikten öteye gidemedi. McLaren’in diğer pilotu Fernando Alonso yarışı 3. sırada tamamladı ve Hamilton il birlikte Şampiyonayı 109 puanla tamamladılar. Yarışı kazanan Raikkonen ise 1 puan farkla McLaren’lerin önünde şampiyonluğa uzanan isim oldu.

3: John Surtees 1964



John Surtees iki ve dört tekerde şampiyonluk kazanmış yegane pilot unvanını hala koruyor ve bu yakın zamanda tekrarlanamayacak bir başarıymış gibi görünüyor. İki tekerde şampiyon olduktan sonra Formula 1’e geçen Britanyalı 1963 yılında Ferrari’ye geçene dek şampiyonluğa oynayabilecek bir araç süremedi.

Ferrari’yle ikinci sezonu Surtees için korkunç başladı. İlk 4 yarışın üçünde yarışı tamamlayamadı ve o zamanlar şampiyona sadece 10 yarıştan oluşuyordu. O sezonki şampiyonluk savaşı ise Jim Clark, Graham Hill ve Surtees arasında geçiyordu.

Yakın savaş sonunda Britanya’da bu üçlünün ilk üçte yarışı bitirmesiyle başladı. Surtees’in muhteşem performansı ona son 5 yarışta o 2 galibiyet ve 2 ikincilik getirirken Clark sadece 2 puan toplayabildi. Öte yandan Graham Hill hız ve dayanıklılığın karışımıyla iyi bir performans sergiliyordu.

Aslında Hill Surtees’ten daha fazla puan toplamıştı ama sadece en iyi 6 sonuçlar puan olarak değerlendirdi ve şampiyonluk savaşı son yarışa kadar sürdü. Clark yağ sızıntısı sebebiyle yarış dışı kalınca şampiyonluk Hill veya Surtees’e gidecekti. Ferrari’den gelen takım emriyle beraber diğer Ferrari Hill’le mücadele etti ve onu mücadeleden kopardı. Surtees yarışı ikinci sırada tamamladı ve 1 puan farkla şampiyonluk ipini göğüsleyen isim oldu.

4: Sebastian Vettel 2012



Tartışmasız şekilde 2012 sezonu barındırdığı drama, hayal kırıklığı ve yarışlarıyla birlikte son 10 yılın en iyi sezonu. İlk 7 yarışta 7 farklı kazanan, Fernando Alonso dışında şampiyonluk savaşında bir görünüp bir kaybolan pilotlar ve daha fazlası. Alonso sezonun başından sonuna dek inanılmaz şekilde istikrarlıydı ve 3. şampiyonluğunu kazanabilecek gibi görünüyordu ancak yüksek aşınma değerine sahip Pirelli lastikleri Vettel’in RB8’ine uymayıp sorun yaşatsa da dramatik final yarışının ardından şampiyonluk Vettel’e gitmişti.

Sezonun ilk 3 yarışında McLaren’ler ve Alonso kendi aralarında kapışırken 2 yarış sonra Vettel liderliği ele geçirmişti. Ancak Monaco’dan sonra Hamilton-Alonso ikilisi şampiyonluk için daha ciddi aday haline gelirken Vettel zirveden uzaklaşıyordu ve ilk 13 yarışta sadece 1 galibiyet elde edebilmişti. Monza’dan sonra Şampiyona lideri Alonso ile Vettel’in arası 39 puana kadar çıkmıştı.

Formula 1 Asya yarışlarına geçtiğinde ise ibre Vettel’e dönmüştü. Vettel Singapur’dan Hindistan’a kadar olan bütün yarışları kazanmış ve Şampiyona liderliğini eline geçirmişti. Vettel Abu Dhabi’de yarışa pit yolundan başlamış olmasına ve harika bir yarış çıkarmış olmasına rağmen Alonso 10 puan fark kapatmıştı.

5: Nelson Piquet 1981



1982 sezonu dramatik olaylar ile hatırlanır ancak önceki sezonun da aşağı kalır yanı yok. Sezon, FOCA ve FISA düellosu ile başladı ve sezon tehlikeye girdi. FOCA’nın yaptığı tüm blöflere rağmen Güney Afrika GP ile birlikte sezon açıldı ancak bu yarış şampiyona puanlamasına dahil edilmedi.

İlk olarak Long Beach USA’daki yarış gayet düzgün şekilde ilerledi, Alan Jones galibiyet kupasını kaldıran isim olurken Piquet 3. sırada finiş gördü. Brezilya’da Brabham sonunda 6cm yerden yükseklik kuralından geçmelerini sağlayan hidro-pnömatik süspansiyonu hazırlamıştı. Piquet pol pozisyonunu aldı ancak yarışta kaza yaptı çünkü ilginç şekilde ıslak zeminde koşulacak yarışa kuru zemin lastiğiyle başlamıştı. Ancak Brabham’ın sahip olduğu avantaj gayet açıktı, Arjantin ve San Marino’da Piquet rahatça kazandı. Kaos dolu Zolder yarışını Reutemann kazanırken Piquet bir kez daha kaza yapıp yarış dışı kaldı.

Silverstone’da şampiyonanın ikili bir at yarışı misali Reutemann ve Piquet arasında geçeceği çok net şekilde anlaşılmıştı. Turbo şarjlı Renault’lar şampiyonada zirvede yer alıp yarışlar kazanırken diğer rakipler ancak 2. veya 3. olabiliyordu.

Renault’ların bu performansına rağmen bu noktadan sonra Piquet kendine çekidüzen verdi de düzenli olarak podyuma çıkmaya başladı. Ancak Reutemann için durum böyle değildi ve performansı düşüyordu.

Final yarışına gelindiğinde Reutemann 1 puan farkla Şampiyona lideriydi ve Cumartesi günü pol pozisyonunu elde etmişti. Ancak Pazar günü Reutemann spor tarihinin en gizemli performanslarından birini sergiledi. Yarışta performansı adeta yok oldu ve o günkü sürüş tarzı asla tam olarak açıklanamadı.

İlk virajda 4. sıraya geriledi ve ilk turun sonunda beşinciydi. 17. tura gelindiğinde Reutemann’ın şampiyonluk şansı hala bulunmasına rağmen tüm çekingenliğiyle Piquet’in kendisini geçmesine izin verdi. Sonrasında Piquet beşinciliği bırakmadı, şampiyonluk kupasına uzanan isim oldu ve harika bir geri dönüş hikayesine imza atmış oldu.

###