2016 Formula 1 sezonunun yavaş yavaş sonuna geliyoruz, akıllarda Nico Rosberg'in nihayet şampiyon olup olamayacağı sorusu var. Alman pilot sezona harika bir galibiyet serisiyle başlayarak, sorunlar yaşayan takım arkadaşı Lewis Hamilton'ın önünde farkı açmış ve Max Verstappen'in kazandığı sezonun beşinci yarışı olan İspanya Grand Prix'sine kadar geçilmemişti. Sochi sonrası farkın 43 puana kadar çıktığını gördük, Lewis'in daha önce 25 puandan daha fazla bir farktan geri gelip şampiyon olamadığı istatistiğine güvenerek Nico'ya şampiyonluğu verir gibiydik. Tabii ki erken konuşuyorduk.
Hamilton sonraki yedi yarışın altısını kazandı, bunların dördü art ardaydı. Belçika'da ise işler bir kez daha tersine döndü, motor değiştirmek için ceza alan Hamilton, yarışı kazanan Rosberg'e ancak üçüncülükle cevap verebildi. Malezya'da lider giderken yaşadığı motor problemi ise işleri iyice zora soktu. Sezonun kalan dört yarışında Hamilton kazanmak zorunda. Rosberg'in ise bir yarışta üçüncü, diğerlerinde ise ikinci olması şampiyonluk için yetecek.
Britanyalı pilotun görevi imkansız değil, hatta daha önce kendisi de benzer geri dönüşlerden birinde yardımcı rol oynamıştı. Sizler için F1 tarihindeki geri dönüşleri seçtik.
1983, Nelson Piquet
Formula 1'in günümüzden bir önceki turbo döneminde Renault, açık ara üstün olan takımdı. Alain Prost, Fransız markayla birlikte harika işler çıkarıyor ve şampiyonluğa adım adım yaklaşıyordu. Ne var ki yeni teknoloji, dayanıklılık sorunlarını da beraberinde getirmişti. Sezonun ilk mekanik arızasını dört yarış kala Hollanda'da yaşayan Prost çok da endişelenmiyordu, zira şampiyonadaki rakibi Piquet'nin Brabham'ı da yarışı tamamlayamamıştı. Galibiyete 9 puan verildiği zamanlarda üç yarış kala 14 puan geride olan Brezilyalı son üç yarışın ikisini kazandı, Kyalami'deki sezon finalinde ise üçüncü olarak podyuma çıktı. Bu üç yarışta iki kez finiş göremeyen Prost'a ise Brands Hatch'teki ikincilik yetmedi. Böylelikle Nelson Piquet, 1983 Formula 1 Dünya Şampiyonu oldu.
1986, Alain Prost
1983'ü alın, rolleri değişin. Buyurun size 1986. Honda motorlarının rekabetçi olduğu o çok eski dönemlerden birinde, Williams pilotları Nelson Piquet ve Nigel Mansell harika bir sezon geçiriyorlardı. Evet, o dönemler Williams kazanıyordu, fabrika takımı olmanın faydaları. Bitime dört yarış kala Monza'daki yarış önce piste çıkış turunu attıktan sonra araç değiştiren Prost, diskalifiye edilmişti. İşin ilginci, siyah bayrak McLaren pilotuna sallandıktan bir tur sonra Prost'un motoru patladı. İtalya'dan Prost'a hiçbir şartta puan çıkmayacaktı. Williams-Honda'ların duble yaparak ayrıldığı efsanevi pist sonrası artık hangi Williams pilotunun şampiyon olacağı düşünülüyordu. Alain Prost ise kalan üç yarışta aldığı iki ikincilik ve sezon finalindeki galibiyetle cevap anahtarının en sağındaki şıkkı, "E) Hiçbiri" seçeneğini işaretleyiverdi. Bahtsız pilotlar listesinin en başındaki Nigel Mansell'ın Adelaide'da patlayan lastiği, Prost'un geriden gelerek ilk şampiyonluğunu almasını sağladı.
2007, Kimi Raikkonen
Kimi Raikkonen, kaotik yağmuruyla hatırlanan 2007 Avrupa GP'sinde yarış dışı kaldığında şampiyona lideri Lewis Hamilton'ın 18 puan gerisindeydi. Günümüz puan sistemiyle 43 puana denk gelen farkı sonraki birkaç yarışta eritmeyi uman Fin pilot, Asya'ya ayak basana kadar sadece bir puan daha fark kapatabilmişti. Japonya'da Fernando Alonso'nun duvara çarptığı, genç Sebastian Vettel'in güvenlik aracı arkasında Mark Webber'i biçtiği Fuji'deki yarıştan sonra alınacak toplam 20 puan vardı, Hamilton ile Raikkonen arasında ise 17. Tabii son iki Grand Prix'de Alonso'nun eli de armut toplamayacaktı.
Hamilton Çin'de lastiklerini bitirerek pit girişindeki o meşhur çakıl havuzuna saplandığında, Brezilya'daki sezon finalinde debriyaj sorunu yaşayarak gerilere düştüğünde iki yarıştan da galip ayrılan Raikkonen oldu. Alonso'nun bir ikinciliği, bir de üçüncülüğü yetmezken sezonu Ferrari pilotu 110, McLaren pilotları ise 109'ar puanla bitirdi. Son yarış içerisinde yaklaşık 20 kez şampiyonluk bu üç pilot arasında el değiştirdi.
2010, Sebastian Vettel
Büyük ihtimalle şu sıralar ortasından otlar bitmiş olan Kore'deki Yeongam Pisti'nin düzlüğünde alevler saçan Red Bull, Sebastian Vettel'in şampiyonluk umutlarını tüketmişti. Mark Webber'in Nico Rosberg tarafından hem pist dışına, hem de yarışın dışına gönderildiği yarış sonrası Fernando Alonso birden avantajı eline geçirmiş, Ferrari ile ilk sezonunda şampiyon olma hayallerini kurmaya başlamıştı bile.
2006'dan sonra neredeyse her sezon olduğu gibi, işler Alonso'nun istediği şekilde gitmedi. Kore sonrası 25 puan, yani bir tam yarış galibiyeti geride olan Vettel, bir sonraki yarış olan Brezilya Grand Prix'sini kazandı. Podyumda diğer iki şampiyonluk adayı, Alonso ve Webber vardı. Sezon finaline giderken Alonso 246, Webber 238, Vettel ise 231 puandaydı. Yarışta işler tamamen tersine döndü. Duvarla temas eden Webber erken pite girerken, bu detayı atlayan Ferrari bunu bir pit stop stratejisi olarak düşünüp en yakın rakiplerine göre hamle yaptılar. Sonuç: Pit'ler sonrası Vitaly Petrov'un düzlük canavarı Renault'sunun arkasına düşen Fernando Alonso. Vettel böylelikle şampiyonada bir kez bile lider gitmediği sezonda şampiyonluğa ulaştı, Red Bull'a tarihinin ilk pilotlar ve markalar şampiyonluğunu getirdi. Sebastian Vettel, hala Formula 1 tarihinin en genç şampiyonu.
2012, Sebastian Vettel
En genç çifte şampiyon Sebastian Vettel, ilk yedi yarışta biri Pastor Maldonado olmak üzere yedi farklı Grand Prix galibi gördüğümüz, sonrasında gelen güncellemeye kadar garip bug'lara sahip 2012 sezonuna pek iyi başlamamıştı. Sezon ortasında şampiyona lideri Fernando Alonso'nun 44 puan gerisinde olan Vettel, sezonun 14'üncü yarışında, Singapur'da toparlanmaya başladı. Dört yarışlık galibiyet serisi ardından gelen sağlam sonuçlar onu Brezilya Grand Prix'sine güçlü bir liderlikle taşıdı. Ancak starttaki kaza, Red Bull taraftarlarının yüreklerini ağızlarına getirdi. Bir temas sonrası ters yöne bakan Vettel'in lastiğinden sıçrayan Bruno Senna'nın kazası, Red Bull'un süspansiyonlarının karbon fiber ve adamantium, en olmadı vibranium alaşımdan yapılıp yapılmadığını sorgulatır gariplikte bir olaydı. Üstüne bir de yağmur yağınca işler iyice karıştı, ama Fernando Alonso bir kez daha şampiyonluktan birkaç puan uzakta kalmıştı. Kapalı parkta aracından inen Alonso'nun binlerce kilometre öteye attığı o uzun bakış, Formula 1 tarihinin hem en acıklı anlarından oldu, hem de Alonso'nun ilk Renault dönemi sonrasındaki kariyerini özetlemek için sıklıkla kullanıldı. Vettel ise tarihin en genç üç kez şampiyon olan pilotu unvanını rekorlarına ekledi.
2016 Formula 1 sezonunun son dört yarışı bize neler getirir göreceğiz, ama emin olun, beklediğiniz veya tahmin ettiğiniz şeyler ne olursa olsun, hep birlikte oturup şaşıracağız. Hamilton geri dönebilir, Rosberg şampiyon olabilir, ihtimaller dahilinde pek çok senaryo ve elimizde de bir şampiyonluk mücadelesi var. Koltuklara kurulup keyfini çıkarma zamanı, sezonun en keyifli yeri geliyor.