Yarıştan bir hafta sonra yazmak adet oldu benim için. Arada hem kafanızı toplamaya hem de yarış içinde ve sonrasında olan olaylar netleşmeye başlıyor.
Yarışın önüne geçen olay tabii ki sevgili Taner ve Bora’nın hunharca darp edilmesi oldu. Ama konunun organizasyon boyutuna değinen kimse yok. Yarış günü yol ve çevre emniyeti alması gereken kolluk kuvvetleri yine olması gereken yerlerde yoktu. Olsaydı, bu olay önlenir miydi? Belki de…
Sığacık Seferihisar kavşağında bir polis otosu bir de marina çıkışında bir adet polis haricinde, rallicinin cevval dostu Jandarmalar etap startlarında mevcut idi. Soru 1; Seferihisar-İzmir kavşağından neden hiç polis ekibi yoktu? Soru 2; Bademler Kavşağı’nda neden kolluk kuvvetleri yoktu. Tabii, Bademler içeri girince Jandarma gölgede yol kesiyordu ama gelin görün ki yolda adam keserler ruhları duymazdı nitekim öyle de oldu.
Biz dönelim bu olay ile kaybolup giden yarışa. Yarış tam anlamı ile mini bir Ege Rallisi idi. BMS ve Deniz Gümüş özverili biçimde çalışıp şirin Sığacık’a güzel bir yarış sığdırdılar. Etaplar bu sene Ulusal’da koşulan etapların tersi ve düzenlenmiş hali idi. 15km’lik Gödence hemen her ekibi terletirken, Beyler kısa versiyonu tad verdi. Tabii ki lastik katili etaplar herkesi zorlamadı değil. Yarışın asıl olayları hep Gödence’de yaşandı. Ali Gülan’ın yol dışı ile otları biraz yakması, zamanların allak bullak olması, ikinci geçilişte Orçun Nural’ın Palio’sunun alev topuna dönüşmesi ve gene zamanların karışması derken kapıalı park sonrası tam bir karmaşa başladı. Öncelikle Orçun ve Orkan’a ucuz atlattıkları yangın hadisesinden sonra geçmiş olsun diyoruz. Bu olayın ardından zamanlar için ralli merkeze gittiğimizde bütün yarışmacılara “durdun, durmadın” sorgusu başladı. Bu sorguyu geçen sene Avrupa ralli Kupası ayağı olan İstanbuldaki yarışta Talho’nun kazası ardından da yaşamıştık. Bu yarışta da iki ekip durmuş iken ve pilot/copilot devam işareti verirken neyin sorgusu oluyor diye soruyor insan elbet ki. Tabi olay araçlardaki yangın söndürücülerinde ne kadar yetersiz olduğuna bir işaret oldu. Bu esnada teknik kontrole de değinmek lazım tabi. Teknik Kontrolde araçlar sadece tartıldı. İlginç değil mi. Motor kaputları bile açılıp bakılmadı içinde ne var ne yok diye. Bu önemli bir eksi puan.
Bu yarışın ardından TOSFED Ralli Kupasında işler daha da çekişmeli hale geldi. Ağustos ayındaki iki yarış olan BOSSEK Armutlu ve ESOK Rallileri’nde mücadele üst düzeyde olacak. geçenlerde yazmıştım Kupa iyice asfalt şampiyonası oluyor diye. Armutlu’nun uygun etaplar bulunursa toprak olma ihtimali hala sürüyor, biz de Zafer Vatansever’den gelecek haberleri dört gözle bekliyoruz. Tabii Eskişehir’inde topraktan asfalta dönme ihtimali konuşuluyor.
Gelelim bu haftasonu koşulan Lassa V1 Challange’a. Volkan ışık ve ekibi bu sene NTVSpor’dan canlı yayınlar ile mücadele ayağımıza kadar getiriyor. Keşke NTV’de motorsporlarının nasıl yayınlanacağını bilen yönetmelerde olsa da 5 tur tek başına giden birinci yerine arkada kan çıkaran 2-3-4-5 ncilik mücadelesini de izleyebilseydik. Volkan Işık söyleye söyleye yönetmen biraz geçti duydu ama buna da şükür. Elbet ki incar görüntüleri müthiş bir keyif oldu. Sonraki yarışlarda çok daha kaliteli bir yayın izleyeceğimize inanıyorum.
Kısaca Polonya Rallisine de değinelim. Ogier’in yolu temizleyerek başladığı yarışta, Loeb gibi geriden gelip kazanması sürpriz olmadı ama asıl sürpriz Mikkelsen’in hızı oldu. Volkswagen 2015 sonuna kadar rakipsiz kendi pilotları arasında bir çekişme sunacağını zaten bağırıyor. Polonya etapları ise anlamsız sertlikte ve yoğun toz ile zevk vermekten öte bitse de gitsek tadında olmayı sürdürüyor. Ama biliyorsunuz ki WRC’de ve ERC’de parayı veren düdüğü çalıyor.
Konuları biraz biraz özetleyerek bu haftaya başlamış olalım. Herkese hayırlı ramazanlar ve yapılması hala soru işareti olan İSOK Rallisinde görüşmek üzere diyelim.