Hem güzel, hem de fonksiyonel.

DB11'ın görkemli gövdesi, normalde oldukça yavan duran kahverengi tonunu oldukça çekici hâle getiriyor. DB9'un uzun süredir beklenen varisinin dış görünüşünün sadece şıklık kaygısıyla değil, aynı zamanda mümkün olan en iyi aerodinamik verimi verecek şekilde rüzgâr tünelinde kapsamlı testler yapılarak elde edildiğini söyleyen Aston Martin, DB11'in sırlarını açıkladı.

Aerodinamik hilelerden ilki, ön çamurluk çizgilerine yerleştirilen solungaç görünümlü hava girişleri. Firmanın yarış araçlarından türetilen ve "Curlicue" (süslü kıvrım) adı verilen bu sistemin görevi ön bölümde oluşan istenmeyen aerodinamik lift (havaya kalkma) etkisini azaltmak. Parçalar bu işi yüksek basınçlı havayı ön çamurlukların üst bölümünden Aston Martin'in imzası olan yan çizgilerin arkasındaki girintili aralıklara ileterek yapıyor.

Daha çok dikkat çeken bir diğer aerodinamik detay ise ön tekerleklerin önünde bulunuyor. Bu bölgede yer alan hava girişleri yüksek basınçlı havayı çamurlukların arkasından uzak tutuyor. Yan ayna kolları bile küçük kanat görevi görecek şekilde biçimlendirilmiş. Arka kısımda ise otomatik olarak açılabilen "AeroBlade" isimli sistemi hava akımını toplayarak arka bölümde kararlılığı sağlıyor.

C sütunlarının kök bölgesinde bulunan hava girişleri ise hava akımını bagaj kapağındaki yarıklardan atılmadan önce DB11'in karoseri içerisinden geçiriyor. AeroBlade sistemi yüksek hızlarda açılarak verimliliği arttıran küçük ve yerleşik bir aktif spoyler (rüzgârlık) ile birlikte çalışıyor. Rüzgârlık, gerek duyulmadığı takdirde orijinal pozisyonuna dönerek grand tourer'ın arka bölümündeki şık tasarımın korunmasını sağlıyor.

Aston Martin'in DB11'deki metal tavanı kaldırıp bunun yerine elektronik olarak katlanabilir kumaş tavan kullanacağı Volante versiyonunun satışlarının 2018 ilkbaharında başlayacağını hatırlatalım. İki araçta da yeni, çift turbolu, 5.2 litrelik V12 motorun yanında Mercedes-AMG'den gelen yine çift turbolu, 4.0 litrelik V8 ünite de kullanılacak.