Uzun yıllar hafızamızda yer edecek bir görüntü…
Merhaba değerli F1 severler,
Olaylarla dolu Brezilya GP’sinin analizinin ikinci bölümü ile karşınızdayım. Öncelikle haftanın, belki de sezonun olayıyla ikinci bölüme başlayalım.
Konumuz Vettel-Leclerc teması. Takipçilerim bu konuyu sürpriz olarak görmeyeceklerdir. Çünkü pek çok yazımda Leclerc ve Vettel’in 2019 sezonu bitmeden temas yaşayacaklarını belirtmiştim.
1980’lerden beri pek çok takım arkadaşı mücadelesi gördüm ve bu mücadelelerin sonu malum. F1’de pilotların ilk yarıştığı kişi, takım arkadaşlarıdır. Sonra diğer takımlara karşı yarışırlar. Bir F1 pilotunun en büyük rakibi ve hatta düşmanı takım arkadaşıdır.
O nedenle yarıştığı süre boyunca Michael’in çok şanslı olduğuna inananlardanım. Çünkü özellikle Ferrari’de, her zaman birinci pilot olmak gibi inanılmaz bir konfor alanına sahipti. Elbette devir kapatıp, devir açan çok büyük bir pilottu. Ancak takım arkadaşları açısından çok şanslı olduğunu da söylememiz lazım.
Bu arada, doğru yapılanmanın bu şekilde olması gerektiğini düşünenlerdenim. Kafamdaki ideal pilot yapılanması, bir tane yıldız pilot, bir tane de hızlı ve ara sıra da olsa yarış kazanabilecek bir pilottan oluşuyor. Yani Schumacher dönemi için tek söyleyebileceğim, Niki ve Luca’nın, doğru pilot ikilileri ile iyi bir takım oluşturduğudur.
Takımınızda iki tane yıldız pilot varsa, yönetmek çok zordur. Ferrari de bunun zorluklarını yaşadı ve yaşayacak. Bunu 2019 sezonuna hazırlık yazımda yazmıştım.
Takım ve pilot tutmadığım için tahminlerimi herhangi bir önyargı ile yapmıyorum. Sanıyorum biraz da o nedenle haklı çıkıyorum.
Şimdi pozisyonu değerlendirelim.
Vettel-Leclerc temasında suçlu kim?
Olay aslında %50-%50. Çok büyütülmeyecek bir yarış olayı. İki farklı takımda yarışan iki pilot arasında yaşansa zaten üzerinde de durulmazdı. Ama F1’in en köklü takımı olan Ferrari’nin iki pilotu arasında yaşanınca, elbette ki bu kadar gürültü çıkarması normal.
Öncelikle şunu belirtmek isterim: Bu tip yorumlar akan video görüntüleri ile yorumlanmalı. Çünkü fotoğraf karelerinde ne öncesini, ne de sonrasını görme şansımız olmuyor. Ancak buradaki imkanım kısıtlı olduğu için mecburen fotoğraf karesi paylaşacağım.
O temasın hikayesi sezon içinde yazılmaya başlansa da, bu yarış içindeki hikaye birinci virajda başlıyor. Leclerc, start düzlüğünde DRS’si açık bir şekilde Vettel’i yakalayarak geçiyor. Şimdi Vettel’in Leclerc’e bıraktığı alana bakalım:
Vettel daha iyi lastiklere sahip rakibine yeterli alanı bırakıyor.
Vettel daha yeni lastiklere sahip takım arkadaşına yeterli alanı bırakıyor ve herhangi bir direnç göstermiyor. Leclerc ise ilk virajda yapmış olduğu geç frenajın etkisiyle ikinci virajda momentum kaybediyor. Vettel ise momentum kaybeden takım arkadaşının arkasına, hava koridorunun da yardımıyla yapışıyor. Leclerc, gözleri aynada, pisti ortalıyor. Leclerc, dışarıda 1 arabadan biraz fazla alan bırakıyor. Vettel o boşluğa girerek aralanmış olan kapıyı ardına kadar açıyor. Kapıyı açan Vettel, rakibiyle yan yana geldiğinde yaptığı hareketi Leclerc’e de yapıyor. Ancak rakiplerine yaptığından çok daha hafif bir şekilde yapıyor.
Vettel, Leclerc’i hafifçe kenara doğru ittiriyor. Amacı, Leclerc’i mümkün olduğunca ideal çizgiden uzaklaştırarak momentum kaybetmesini sağlamak. Fakat bunu oldukça yumuşak bir şekilde yapıyor. Bunun agresif bir şekilde nasıl yapıldığını görmek isteyenler Çin’deki Vettel-Verstappen mücadelesine bakabilir. Vettel, son derece agresif bir şekilde Verstappen’i pist dışına bastırmıştı. Meksika GP’sinin start’ında Vettel’in Hamilton’ı çime bastırması da agresif bir hareketti. Vettel’in her iki hareketine de ceza verilebilirdi. Veya daha yakın bir örnek vereyim. Leclerc’in, bu yarışın ilk turunda Norris’e yapmış olduğu aşırı agresif hamleyi örnek olarak verebiliriz.
Sonuç olarak Vettel, agresif olmayan bir şekilde Leclerc’i sıkıştırmaya başladı. Leclerc ilk etapta bu baskıyı kabul ederek hafifçe sola doğru kayıyor. Ancak bir noktada artık savunma yapmayı bırakıyor ve direksiyonunu düz konuma getiriyor. Hatta direksiyonu hafifçe Vettel’in arabasına doğru kırıyor. Arka arkaya iki fotoğraf bırakıyorum. Fotoğraflara bakalım:
Direksiyonun yönüne dikkat edelim.
Temas olduğu anda dahi direksiyonun yönü Vettel’in arabasına doğru.
Bazı arkadaşlar ve yorumcular, Leclerc’in direksiyonunun, titreşimden dolayı Vettel’in arabasına doğru hafifçe döndüğünü belirttiler. Ancak durum bu değil. Brezilya’da yarışan 20 pilotun tamamını araç üstü kameradan seyrettim. Maalesef o bölgede, direksiyonu bu açıyla titreşen kimse yok. Tek örnek Leclerc.
Sonuç olarak Vettel ile Leclerc, sonuçları çok ağır olan hafif bir temas yaşıyor. Aslında gerçekten üzerinde çok konuşulacak şiddette bir temas değil. Fakat dediğimiz gibi sonuçları ağır.
Burada Vettel’e, kapıyı açtıktan sonra takım arkadaşını kenara doğru bastırdığı için bir eleştiri getirebiliriz. Ancak Leclerc’e de, bir noktadan sonra takım arkadaşının üzerine doğru kırdığı üzerinden bir eleştiri getirebiliriz. Her ikisini de eleştirmemeyi tercih ederim. Her ikisi de doğal hareket etti.
Vettel takım arkadaşını kenara doğru bastırırken, Leclerc de “haklı olarak” buna itiraz etti. Leclerc’in solunda, gidebileceği kocaman bir alan var. Ancak o da “alfa” bir pilot olduğu için “kaçmamayı” seçti. Leclerc, “Bana bunu yapamazsın. Ben diğer pilotlar gibi değilim.” dedi. Bu mesajı da Vettel’e net bir şekilde, temas pahasına verdi. Vettel bundan sonra bu hareketi yaparken iki kere düşünecektir. Leclerc’in amacı da buydu.
Ben hiçbir pilota yakın değilim, hiçbirini tutmuyorum. Fakat, bu pozisyonun özelinde Vettel’i eleştirerek Leclerc’in yanında duran insanları anlamakta da zorlanıyorum. Sezon başından beri aşırı agresif sürüş tarzının spora zarar verdiğinden bahsedip duruyorum.
Sezon boyunca yaptığım eleştiriler:
Kanada’da Vettel’i eleştirdim. Arabasının kontrolünü kaybetti ve istemeden de olsa piste güvenli olmayan bir şekilde döndü. Hakemlere gösterdiği tepki aşırıydı.
Monaco’da Verstappen’ı iki pozisyon ile ilgili eleştirdim.
Avusturya’da Verstappen’ın Leclerc’i pist dışına atmasını eleştirdim.
Macaristan’da Leclerc, Vettel’in bu yarışta yaptığından çok daha agresif bir şekilde Bottas’ın üzerine kırdı. Bottas’ın ön kanadı kırıldı ve yarışı bitti. Leclerc’i eleştirdim.
Belçika’da Verstappen’ın start kazasını eleştirdim.
İtalya’da Leclerc, Hamilton’ı pist dışına attı. Leclerc’i eleştirdim.
Meksika’da Verstappen’ın çift sarı bayrakları umursamamasını çok sert bir şekilde eleştirdim.
Kendi adıma mümkün olduğunca tutarlı bir şekilde ilerlediğimi düşünüyorum. Aşırı agresif sürüş tarzına karşıyım ve bunu da her fırsatta söylüyorum. Kuralların herkese adil bir şekilde uygulanması gerektiğini söyleyip duruyorum. Şunu hemen söyleyeyim: Vettel’in geçtiğimiz pazar günü rakibini sıkıştırması yukarıda vermiş olduğum örneklerin tamamından daha hafif. Vettel, oldukça hafif bir şekilde Leclerc’in üzerine gidiyor. Ayrıca Leclerc’in solunda kaçabileceği kocaman bir alan var.
Benim anlayamadığım nokta: Bu pozisyonda Vettel’i eleştirenler, Leclerc’in ilk turda Norris’in üzerine kırmasını nasıl yorumluyor? Peki Macaristan? Monza? Şunu kabul etmemiz lazım. Vettel’in yaptığı hamle, Leclerc’in hamlelerinin yanında oldukça masum. Ancak Vettel hatasız da değil. Takım arkadaşı ile temasın bu spordaki en korkunç hatalardan biri olduğunu bilerek, takım arkadaşının üzerine daha fazla gitmemesi lazımdı.
Evet değerli okurlarım. Vettel’i savunmuyorum, Leclerc’i de. Sadece herkese eşit yaklaşmaya çalışıyorum ve sizleri de adil olmaya çağırıyorum.
Bu bir yarış kazasıdır, ne daha fazlası, ne de daha azı…
İyi pazarlar,
Fırat KESKİN