2012 Formula 1 sezonunun altıncı yarışında Monte Carlo’nun sokaklarına döndük yine. İlk beş yarışta beş farklı takımdan beş farklı pilotun yarış kazandığı bu sezon, Monaco’da çok büyük ihtimalle altıncı farklı yarış galibini de görebilir. Lotus’lar, Maldonado, McLaren’ler, Rosberg, Alonso ve belki Red Bull’ların bile bu hafta sonunda yarış kazanma ihtimali var. Aslında gridin sonundaki üç takımı çıkarırsanız, bir de onlara Toro Rosso, Sauber ve Force India’yı eklerseniz, kalan takımların hepsinin yarış kazanma ihtimali var. Belki Sauber’i bile bu grup içinde düşünebiliriz, zira geçen yıl Perez Q3′e kalmayı başarmıştı ve bu sezon da oldukça rekabetçi bir araçları var.
Normalde cuma günü başlayan serbest antrenmanlar, Monaco’da hep perşembe başladığı için, basın toplantısı da bir gün öncesine alınarak çarşamba günü yapıldı. Sürücülerle yapılan röportajlarda hâkim olan tek fikir, yarışın favorisinin kimse olmadığı. Pirelli’nin buraya ilk kez getirdiği süper yumuşak lastikler de, zaten anlaşılmayan lastik denklemine, çözülmesi gereken yeni bir değişken daha katıyor. Böyle olunca, kimse kimsenin nerede olduğunu tahmin edemiyor. Martin Whitmarsh, bu kadar yıllık motor sporları kariyerinde ilk defa bu kadar yarış geçtikten sonra takımının tam olarak nerede olduğunu bilemediğinden bahsediyor. Webber, yarış stilinde bugüne kadarki kariyerinde hiç bu kadar ciddi bir değişiklik yapmadığını söylüyor. Hamilton, sıralamalardaki süratin yarışta nereye gittiğini bilmediklerini söylerken, Vettel de her yarış değişen performans göstergelerinin neden böyle olduğunu bilemediklerini söylüyor. Tüm bunlar, bizi yine sürprizli bir Monaco GP’sine hazırlıyor.
Geçen yılki Monaco GP’sine baktığımızda aslında burada yarış kazanmanın neye bağlı olduğunu çok net anlayabiliyoruz. Yarışı ilk 3 sırada bitiren Vettel, Alonso ve Button’ın sadece 3 saniye içinde sıralanmış olmaları ve sırayla bir pit-stop, iki pit-stop ve üç pit-stop yapmaları, burada yarış kazanmanın tek bir şartı olduğunu bize fısıldıyor: pistteki konum. Hangi stratejiyi seçerseniz seçin, eğer Monaco’da ön sıralarda değilseniz, yarışı kazanmanız pek de mümkün olmuyor. Geçen yıl, Pirelli ve DRS’le birlikte yarışlardaki geçiş sayısında müthiş bir enflasyon yaşanmıştı, ancak Monaco, 11 geçiş hamlesiyle geçen sezon bile bu konuda istisna oldu. Dolayısıyla pazar günü podyumun (aslında Monaco’da podyum yok ya) en üst basamağına çıkmak için, öncelikle cumartesi günü çok iyi iş çıkarmış olmanız gerekiyor. Bu da serbest antrenmanlardan itibaren yavaş yavaş kuracağınız özgüven, aracınıza ve kendinize bağladığınız inançla birlikte sıralamaların o son ânında atacağınız en tehlikeli ve en hızlı tura bakıyor. Bu hafta sonu özelini düşündüğümüzde cumartesi günü inmesi beklenen yağmur da işleri epey bir karıştırabilir.
Michael Schumacher’in, geçen yarışta almış olduğu 5 sıralık gri cezası sebebiyle bu yarışı kazanma ya da podyuma çıkma şansı pek yüksek değil. Alman pilot, en azından yarışı kaza yapmadan tamamlamak ve bol bol puan almak isteyecektir. Mercedes’in aracı bu piste oldukça uyumlu görünüyor. Rosberg’ün de Monaco’da bir uzman olduğunu düşündüğümüzde (şu âna kadar yarıştığı 6 Monaco GP’sinde de Q3′e kalmayı başardı Rosberg – 4 kez Williams’la 2 kez Mercedes’le), Rosberg’ün yarışı kazanmada ya da pol pozisyonunu almada ciddi şansı var. Williams da Monaco’da geleneksel olarak iyi işler çıkarır. Maldonado’nun da kariyerinde yarıştığı her seride Monaco’yu kazandığını söylersek, Venezuellalı pilotun art arda iki yarış kazanmasının ne kadar olası olduğunu gözden çıkarmamak gerek. Williams, geçen yarışın üçüncü sektöründe gösterdiği performansla bu yarışta da ciddi anlamda favori olabilirler. Lotus, şu âna kadar hemen her yarışta istikrarlı olarak hızlı olan neredeyse tek takım. Dolayısıyla Monaco’da da onları denklem içine alabiliriz. Raikkonen’den ya da Grosjean’den bu sezon illa ki gelecek yarış zaferi belki Monaco’da gelebilir.
Ferrari, dur-kalk pistlere pek uygun olmayan bu sezonki aracıyla şu anda biraz -amblemine de uygun olarak- “dark horse” konumunda. Özellikle Alonso’yu, iyi bir sıralama derecesiyle ön grupta görebilirsek, o zaman podyum ve yarış galibiyeti şansı olabilir. McLaren’ler de tıpkı rakipleri Ferrari gibi Monaco’ya pek de uygun olmadığını söyledikleri bir araçla geliyorlar. Sıralama turlarındaki mükemmele yakın sonuçlarını yarış günü aktaramayan İngiliz ekibinin asıl sorununun, aslında Mercedes motorunun diğer motorlara göre daha fazla yakıt tüketmesi olduğunu yazdı bugün James Allen. Bu nedenle de yarışa fazla yakıt yüküyle başladıkları için sıralama turlarındaki performanslarını ortaya koyamıyorlar(mış). Monaco’da yakıt yükleri pek fark etmeyeceği için, McLaren’in bu yarışta rekabetçi olabileceğini söylüyor. Red Bull’lar son iki yıldır bu pistte kazanıyorlar, dolayısıyla onları da asla yabana atmamak gerek. Ama tabii bunların hepsi şimdilik boş konuşmalar. Yarın ve cumartesi günkü serbest antrenmanlar sonucunda net bir şey söyleyebileceğiz.
Yarış bu hafta sonu da BBC’den ücretsiz izleyebileceksiniz. Daha önce şurada da yazdığım gibi, Expat Shield’ı kurup BBC’nin Formula 1 sayfasından hem antrenmanları, hem sıralama turlarını hem de yarışı izleyebilirsiniz.