35 yıl önceye dönelim. Bugünün Dünya Dayanıklılık Şampiyonası serisinde yarışan LMP1’lerin ataları geçmişte Nürburgring’de kıran kırana yarışlar çıkarıyordu.
Bu makalede konumuz ise bu hatıraların arasına başka bir dünyadan bir ismi de hatırlatmak: Ayrton Senna.
Yıl 1984. Meşhur Nürburgring 1000 km yarışı efsane Nordschleife pistinden yeni yapılan GP pistine taşındı. Grup C spor otomobilleri yeni pistte resmi olarak yarışan ilk yarış araçları olma onurunu elde ettiler. Aslında pist daha önce bazı Formula 1 efsanelerinin Mercedes 190 yol otomobilleri ile yaptıkları bir açılış yarışına da sahne olmuştu.
1980’lerdeki Grup C yarışları gridde neredeyse herkesin kullandığı Porschelerden oluşuyordu. Ancak 1984 Temmuz’unda Le Mans’ı Porsche’nin fabrika takımı yerine garaj takımı olan Joest Racing Porsche 956’larıyla kazanmayı başardı.
O yıl Mayıs ayında koşulan 1984 Monako GP’de iki yarış yıldızının doğuşuna şahit olmuştuk. Stefan Bellof yağmurlu Monte Carlo sokaklarında atmosferik motorlu Tyrrell’i ile üçüncü bitirirken, Brezilyalı Ayrton Senna ise Toleman’ı ile gelecekte ana rakibi olacak Alain Prost’un arkasında ikinci bitirmişti.
Bellof hali hazırda fabrika Porsche takımının bir parçasıydı, ancak Senna bu spor otomobil yarışlarına büyük bir potansiyel getirebilirdi. Monako’daki sürüşüyle herkesi etkiledikten sonra, Le Mans’ı kazanan Porsche 956’da Stefan Johansson ve o yılın Le Mans şampiyonu Henri Pescarolo ile birlikte yarışmak için davet edildi.
Senna teklifi kabul etti, halbuki daha önce hiç spor otomobillerle yarışmamıştı, ancak ilk andan itibaren dört kez Le Mans galibiyetine sahip Pescarolo’dan hızlı olabildi. Senna sıralamalarda bireysellerde en hızlı 7. tur zamanını elde etti, ancak denkleme takım arkadaşlarının da turları dahil edilince 7 numaralı Porsche 956 yarışa 9. sırada başladı.
Güçlü bir başlangıcın ardından araç debriyaj sorunları yaşadı. Araç garajda onarımlar için 15 dakika harcadı ve sonunda tekrar piste çıkabildi. Johansson, Pescarolo ve Senna birlikte mükemmel bir geri dönüş yaptılar, ancak ne yazık ki yeterince zamanları kalmamıştı.
Yarış Derek Bell ve Monako’da Senna ile birlikte yıldızlaşan Stefan Bellof’un kullandığı Porsche 956 tarafından kazanılırken, Senna, Johansson ve Pescarolo bitiş çizgisini 8. sırada, liderden 10 tur geride tamamladı.
7 numaralı araç ilk 10’un alt taraflarında bitirmesine rağmen, takım patronu Reinhold Joest’e göre liderle aynı turda bitirebilecek kadar hızlı olabilirdi ve hatta üçüncü olabilirdi.
Joest yarıştan sonra Ayrton Senna’nın kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor: “İlk antrenman seanslarından itibaren hızlıydı. Yarışta bizimle konuşarak dört saat harcadı, aracı daha hızlı yapmak için öneriler veriyordu.”
“Senna 956 hakkında her şeyi bilmek istiyordu. Çok profesyonel bir şekilde çalışıyordu.”
Senna Formula 1 kariyerine devam etti, ki orada 3 sürücüler şampiyonluğu, 41 yarış zaferi, 80 podyum, 65 pole pozisyonu ve 19 en hızlı tur elde etmeyi başarmıştı.
Peki Joest takımı? Sonraki yıl aynı araçla Le Mans’ı kazanacaklardı. Sonrasında ise Le Mans’ta yarışan en başarılı yarış takımlarından birine dönüştüler ve Porsche ve Audi ile çok sayıda zafer elde ettiler.
]]]