Fernando Alonso iki dünya şampiyonluğu ile Formula 1’den ayrılıyor, ancak bu şampiyonluklar bir ömür önce kazanılmış gibi görünüyor.
Sebastian Vettel ve Lewis Hamilton’ın 5. şampiyonlukları için mücadele ettiklerini izlemekten başka bir şey elinden gelmeyen, kendi jenerasyonunun en yetenekli pilotlarından bir tanesi spordan ayrılıyor. Alonso şampiyonluklarını baskın olduğu 2005-06 yıllarında Michael Schumacher’i yenerek elde etmişti. Hamilton-Vettel ikilisinden herhangi biri ise emekli olmadan önce daha fazla şampiyonluk kazanma şansına sahip.
Formula 1’in yakın tarihinin çok daha farklı olmasını sağlayabilecek bazı önemli noktalar var. Gelin Alonso’nun kariyerinin çok daha farklı bir yolda gittiği 3 alternatif senaryoya bakalım.
Senaryo 1: 2007’de McLaren’de kendisini yok etmiyor
Alonso 2007’de McLaren’e katıldığında tüm F1 dünyası İspanyol’a aitmiş gibi görünüyordu. Renault ile son iki sezonu şampiyon olarak tamamlamış ve McLaren gibi bir takıma gidiyordu. Takım arkadaşı ise kendisini sezonun ilk yarışında, ilk virajda dışarıdan Alonso’ya atak yaparak kanıtlayan çaylak Lewis Hamilton’dı.
Hamilton’ın hızlı olduğu ve Alonso’nun üzerinde baskı kuracağı su götürmez bir gerçekti. İspanyol sürücü Schumacher’in 5 yıllık şampiyonluk serisine son veren kişi olarak Woking’e gidiyordu ve takımın bir numaralı sürücüsü olmayı bekliyordu. Ancak Ron Dennis, Alonso’ya yardımcı olacak takım emirlerini uygulamayı kabul etmedi.
Bu gergin ortamda aylar geçmişti ve Macaristan GP sıralama turlarında işler iyice sarpa sardı. Sıralama turlarında Hamilton’ı engelleyip tur almasına mani olan Alonso, Dennis’i suçlayan e-mailleri açığa çıkarmakla tehdit etti ki daha sonra olay büyümüş ve FIA casusluk skandalıyla birlikte McLaren’i cezalandırmıştı. Dennis Alonso’nun blöfünü gördü ve takımını korumak için FIA’ya kendisi gitti.
Takım içinde böyle bir karmaşa olmasa sürücüler şampiyonluğu belki de Ferrari’den Kimi Raikkonen’e gitmeyecekti. Alonso sezon sonunda takımdan ayrılıp rekabetçi bir araca sahip olmayan Renault’a geri döndü.
Ancak bir hikayenin bu bölümünde Alonso’nun takımla sorun yaşamadığını ve hatalar yapmadığını varsayıp, Hamilton’ı yendiği bir senaryo üzerinden ilerleyeceğiz.
Üst üste 4 şampiyonluk mümkün
Bu senaryoda Alonso’nun 2008’de dördüncü şampiyonluğuna ulaştığını görmemek oldukça zor. 2007’de takımla sorun yaşamadığını ve çevresine bu kadar zarar vermediği düşünülürse, takımdaki ikinci sezonunda daha güçlü hissedeceğini söylemek doğru olur.
Hamilton her ne kadar yetenekli olsa da kariyerinin başında ve hata yapmaya daha açık tarafken işine tamamıyla odaklanmış ve aynı aracı süren Alonso tarafından tamamıyla yenilebilecek bir pozisyonda. O dönemde McLaren’de yer almış biriyle konuşursanız size kariyerleri de göz önüne alındığında Alonso’ya daha fazla inanıldığını ve İspanyol’un daha iyi bir sürücü olduğunu söylerler.
Alonso McLaren’de şampiyon olarak sadece çocukluk hayalini gerçekleştirmiş olmayacaktı. 2007’de yaptığı hatalar çifte dünya şampiyonunun karakteri üzerinde ve kariyerinin geri kalanında etkili olacaktı. Ron Dennis ile olan ilişkisi ve patronunu tehdit etmiş olması oldukça ciddi bir meseleydi. Alonso bu hareketiyle birlikte politik bir hayvana dönüşebileceğini göstermiş ve takımı kolayca kenara atabileceğini kanıtlamıştı. Yıllar sonra, 2016’da Nico Rosberg ani şekilde emekli olduğunda Toto Wolff’ün çifte dünya şampiyonunu aramasına engel olan nedenlerden biri de bu olaydı.
İşte, bu artık var olmayan bir miras. Tabiki o zamanlarda rekabetçi ve ateşli olabilirdi, ancak üst üste kazanılmış dört şampiyonluk gridde dolaşan negatif algıyı kolay şekilde bertaraf edebilirdi.
Peki ya Lewis?
Hamilton 2007’de bir kaosun içinden çıkan McLaren’in sonraki dünya şampiyonuydu. Ancak bu noktada Lewis ne kadar güçlü ya da yetenekli olursa olsun Alonso’yu öneriyoruz. 2008 yılındaki şampiyonluktan sonra Hamilton’ın kariyeri inişler ve çıkışlarla dolu. 2010’da yaptığı bazı büyük hatalarla şampiyonluğu çarçur etti ve 2011 sezonunda neredeyse kaza yapmaktan başka bir şey yapmadı.
Bu açıdan bakıldığında şampiyonluk kazanmayı başaramamış yetenekli bir sürücüden başka bir şeymiş gibi görünmüyor. Hamilton o zamanlar ESPN’e verdiği demeçte 2008’de şampiyonluğu kazanamamış olsaydı zihinsel olarak iyileşebileceğinden emin olmadığını söylemişti. 2009’da karşısında aynı araçla iki kez kendisini yenerek şampiyon olmuş bir sürücüyle nasıl başa çıkabilirdi ki?
2008 şampiyonluğunu kazanamamış olsaydı 2012 yılında Niki Lauda’yla Mercedes’in V6 turbo motor projesini konuşup Alman üretici adına yarışma fırsatı yakalayabilir miydi? Lauda belki de Hamilton’a böylesi bir projeye liderlik edebilme konusunda inanmayacaktı.
İngiliz sürücü 2008 şampiyonluğuna sahip olmasa nasıl bir üne sahip olurdu tahmin etmek gerçekten çok zor ve bunu düşünmek inanılmaz derecede etkileyici. Peki ya Mercedes’in turbo hibrid çağındaki görüntüsü nasıl olurdu? 2. senaryoda birkaç farklı şeye daha bakacağız.
Tabi ki McLaren ve Alonso’nun ilişkisinin olumlu devam ettiği düşünüldüğünde Formula 1’in geri kalanının ne durumda olacağına da bakmak gerekiyor…
Briatore’nin kaza skandalı gerçekleşir miydi?
Gerçek hayatta 2008 Singapur’daki kazayla Alonso doğrudan bağlantılı değildi. Renault’a geri dönen şampiyon, rekabetçi bir araca sahip değildi ve eski takımının gölgesinde kalmıştı. O sezonki 2 galibiyetinden bir tanesi tartışmalıydı. Singapur’da takım arkadaşı Nelson Piquet Jr spin atıp kaza yapmadan kısa bir süre önce pite gelmişti. Güvenlik aracıyla birlikte İspanyol sürücü liderliğe yükselmişti.
Durumu şanslı bir tesadüf gibi düşünmek için fazla iyimser olmak gerekiyordu. Sonraki sezon Piquet, takım patronu Flavio Briatore ve teknik direktör Pat Symonds’ın Alonso’nun kazanmasına yardımcı olabilmek için kendisine kaza yapma emri verdiklerini itiraf etti. Sonraki sezon Renault cezalandırıldı ve 2009’da Fransız üretici spordan ayrıldı. Briatore ve Symonds ise Formula 1’den ihraç edildi.
Alonso durumdan faydalansa da olaya dahil olup olmadığı her zaman tartışılan bir konu oldu. İspanyol sürücü olaydan haberdar olsun ya da olmasın, bazılarına göre yarış başında aracına konulan yakıt miktarı ve pit stopundan kısa bir süre sonra takım arkadaşının kaza yapması sebebiyle bir şeylerden şüphelenmiş olmalı. Takımdaki rolü bu noktada hafife alınmamalı.”
Alonso’nun ihtişamlı dönemi sona ermişti ve Renault’un 2008’de zafer kazanabilmek adına nasıl çaresiz olduğu bu olayla birlikte görülebiliyordu. Ancak İspanyol sürücü McLaren’de kalmış olsaydı Fransız takım yıldız bir sürücüyle yarışabileceğini hayal etmek oldukça güç. Jenson Button Honda’daki başarısız dönemin ardından belki bir seçenek olurdu, ama 2008 İngiliz sürücünün tek şampiyonluğunu kazandığı sezonun sadece 1 yıl öncesi.
Button’ın yanında Nelson Piquet’in ya da Giancarlo Fisichella’nın yer alması muhtemel görünüyor. Her iki sürücü de kendi çağında hızlıydı, ancak Alonso’nun seviyesinde pilotlar değillerdi. Buradaki asıl soru şu: Alonso’nun uzun dönem menajerliğini yapan Briatore başka bir sürücü için böyle bir şey yapar mıydı?
Eğer yapsaydı ve Briatore ve Symonds’ın kazanmak için yapabileceklerini çılgınlık seviyesi bu düzeyde olsaydı, olayın sonucunda Felipe Massa’nın şampiyonluk umutlarını zayıflatmaktan ziyade sadece Alonso zarar görmüş olurdu.
2008 Singapur yarışında Massa lider olarak pit girmişti ve pitten ayrılırken yakıt ikmal borusu aracına takılı kalmıştı. Brezilyalı sürücü hâlâ bu olayın o şampiyonluğuna mâl olduğuna inanıyor, ancak belki de Briatore Alonso’nun şampiyonluk mücadelesi üzerinde olumsuz etki yaratma potansiyeline sahip olduğunun farkında olsaydı bundan vazgeçerdi.
Buz adam için şampiyonluk yok
Bu senaryoda şampiyonluk sahibi olamayan tek isim Hamilton değil. Alonso’nun 2007’deki şampiyonluğu Kimi Raikkonen’in kariyerindeki tek şampiyonluğunu elinden alıyor. Bu açıdan bakıldığında buz adamın kariyeri nasıl gelişeceğini öngörmek büyüleyici olurdu.
Motivasyon eksikliği yaşadığını kabul etmiş olsa bile şampiyon olamamasına rağmen hâlâ bu yaşında mücadele etmeye devam eder miydi? Hâlâ bugün aldığı zevki alabilir miydi? Hamilton’ın aksine Raikkonen’in yeteneğinin hak ettiği fırsatlara sahip olabileceğini söylemek zor.
Normalliğe dönüş?
Kazandığı iki şampiyonluğun ardından Alonso’nun McLaren’in 2009’daki başarısızlığını tolere edebilmesi mümkün görünüyor. Takım o sezonki kural değişikliklerinden faydalanma konusunda tamamıyla çuvallamıştı ve sezonun yıldızı Brawn GP olmuştu. Sezonun sonunda Alonso belki de 5. şampiyonluğu için savaşabileceği bir koltuk arayışına girecekti.
Bu masada birkaç farklı seçenek bırakıyor. En bariz olan 2010 Alonso’nun Ferrari’ye katılması, ki gerçek hayata kıyasla Renault’ta boş iki sezonun yerine dört kere şampiyon olmuş bir sürücü olacak kırmızı tulumlara bürünecekti.
Peki ya 2009 şampiyonluğunun sahibi Ross Brawn dört kez dünya şampiyonunu sürücüyü Mercedes’e katılmaya ikna edebilir miydi? Alonso Mercedes motoruyla sadece 2 şampiyonluk kazanmıştı, ancak belki de markaya karşı bir sempati kazanmaya başlamıştı.
Senaryo her ne olursa olsun İspanyol’un kaderi bir noktada Ferrari ile kesişiyormuş gibi görünüyor. Belki de Renault’ta zaman kaybetmek yerine kariyeri için daha fazla şey inşa etmiş olsaydı Ferrari’deki kariyeri çok daha farklı olurdu…
]]]
Batuhan Engin