Ancak tüm proses oldukça eksik ve hatalı.

Tesla araçlarının çekilmesini tavsiye etmiyor. Bataryanın bitmesi durumunda veya aracın durmasına neden olan herhangi başka bir sorun meydana geldiği takdirde Tesla, Model S ve Model X'in çekilmek yerine bir kamyonun arkasındaki kasada taşınması gerektiğini söylüyor.

Bunun nedeni ise elektrik motorlarının bu durumdan zarar görebileceği gerçeği. Bu yolla meydana gelen zararlar garanti kapsamına girmiyor.

Ancak bu durum kaygısız ve konuyu önemsemeyen Tesla kullanıcılarını araçlarını çektirmekten alıkoymuyor. Hatta araçlar çekilirken rejeneratif frenleme sisteminin bataryaları tekrar doldurduğu düşünüldüğü zaman bu seçenek daha da çekici hâle geliyor.

Norveçli Model X sahibi Bjorn Nyland bu teoriyi test etmeye karar verdi ve arkadaşı Jorgen Winther-Larsen'e ait olan bir Model S'i çekmeye karar verdi.

Yaklaşık 10.7 km süren sürüşte Jorgen'in Model S'inin bataryası 7.2 kWh kadar dolmuş. Bu sırada Bjorn'un Model X'i ise 14.9 kWh enerji harcamış. Pek verimli bir çalışma diyemeyiz.

Benzer şekilde rejeneratif frenlemenin sunduğu 60 kW'lık şarj oranının neredeyse yarısı kadar bir maksimum şarj değeri - 28.8 kW - elde edilmiş. Bjorn'a göre çekici ipinin kısa olması o seviyelere ulaşmaları için gereken hıza çıkmalarının önüne geçmiş.



Yukarıdaki videoda ise aracın çekilme esnasında sergilediği tepkilere dair değerleri görebiliyoruz.

Rus bir Model S sahibi aynı şeyi denedi ve aracını bir tıra çektiri. Bu pek de kusurlu ve zahmetli bir süreç sayılmaz.

Model X'in sahip olduğu 2,268 kg'lık maksimum çekme ağırlığının Model S'in boş ağırlığından fazla olduğunu hatırlatalım. Ancak bu durumun ortaya çıkmasına daha çok süspansiyon yükleri devreye giriyor. Esnemez biçimde bağlantı yapılmadan yapılan çekme işlemlerinde bu yük aynı olmuyor.

Her neyse, çekme işlemi Tesla'nın bataryalarını şarj etmek için bir yol olarak seçilmemeli; bunu videolardan anlayabiliyoruz. Hiç verimli değil ve son derece riskli. Durum ne olursa olsun deneyin ilginç olduğunu söyleyebiliriz.