Lewis Hamilton’ın W12’sine Brezilya GP hafta sonunda eklenen yeni güç ünitesi, şampiyon pilotun unutulmayacak bir zafer kazanmasına yardımcı oldu. Sizler için yeni güç ünitesinin ne tür avantajlar sağladığını değerlendirdik.
Yeni bir içten yanmalı motora geçiş pek sürpriz değildi çünkü Hamilton’ın takım arkadaşı Valtteri Bottas, daha birkaç yarış önce 6. motora geçiş yapmıştı.
Ancak Mercedes’in hibrit dönemdeki üst düzey dayanıklılık seviyesini dikkate aldığımızda, Mercedes pilotlarının bu kadar fazla sayıda motor kullanması şaşırtıcı oldu.
Yine de FIA’nın 13 yarış olarak planlanan sezonda 3 içten yanmalı motor kullanılmasını planlaması, takımlar için iyimser bir hedefti.
Her ne kadar sezon 22 yarışla tamamlanacak olsa da, FIA’nın senelik 3 motor hedefine sadece Ferrari müşteri takımları Alfa Romeo ve Haas ulaşabilecek gibi görünüyor.
Güç ünitesinin diğer parçalarını kullanmak da stratejik bir alan haline geldi. İzin verilenden fazla sayıda parça kullanıldığında ilk seferde 10 sıra cezası verilirken, diğer seferlerde 5 sıra cezası veriliyor. Bu, takımların performans açısından dikkate aldığı konulardan bir diğeriydi.
Hamilton’ın Brezilya’daki performansında bunun etkisi büyüktü çünkü Mercedes güç ünitesi yeniyken çok daha fazla güç üretiyor. Tam tersi Honda’nın güç ünitesinin aşınma seviyesi çok daha pürüzsüz bir şekilde ve yavaş ilerliyor.
Dahası, güç üniteleri normalde belli sayıda yarış hedefine ulaşabilecek şekilde planlanmış performans seviyesine sahip oluyor.
Hamilton’ın aracına eklenen yeni güç ünitesi bu açıdan çok fazla avantajı beraberinde getirdi. Ancak Hamilton’ın yeni motorunun avantajının ne kadar süreceğini görmek gerek. Normalde bir motorun 7 yarış tamamlaması gerekiyor olsa da, kalan yarışları düşündüğümüzde o motorla 4 yarış çıkarılması gerekiyor.
O motorla daha az yarış geçirilecek olması, Mercedes’in o motoru daha performanslı kullanmasını sağladı. Ancak motor gereğinden fazla zorlanırsa, bu durumda güç ünitesi havuzunda yer alan diğer bileşenlerde risk durumu oluşabilir.
DRS sorunları
Sıralamalarda yeni güç ünitesinin avantajını en iyi şekilde kullanarak pole pozisyonunu kazanan Hamilton’ın Brezilya GP hafta sonu, FIA’nın sıralamaların ardından DRS açıkken arka kanat parçaları arasındaki boşluğun 85 mm’lik maksimum aralığını aştığının fark edilmesinin ardından zor bir hal aldı.
Hamilton’ın arka kanadının testi geçememesinin ardından FIA, şaşırtıcı olmayan bir şekilde o arka kanadı aldı ve diskalifiye kararı ancak 2. antrenman seansından sonra açıklandı. O ana kadar Mercedes, çoktan aynı tasarıma sahip arka kanadı araca takmıştı.
Arka kanattaki boşluğun izin verilenden sadece 0.2 mm daha açık olması nedeniyle Hamilton diskalifiye edildi ve Sprint yarışına son sıradan başlamak zorunda kaldı.
FIA, Mercedes’in arka kanat tasarımında kurallara uymama gibi bir niyetinin olmadığı sonucuna vardı. Kanattaki ekstra açıklık muhtemelen DRS akvitatöründeki ya da kenar plakalarında yer alan milde sorun olabileceği veya parçaların hatalı takılmış olabileceği belirtildi.
Bu cezanın ardından, son birkaç yarıştır Red Bull’un arka kanadıyla alakalı yaşadıklarına dikkat çekildi ve kıyaslamalar yapıldı. Red Bull, Amerika Birleşik Devletler GP ve Meksika GP hafta sonunda arka kanadında tamir yapmak zorunda kalmıştı.
Mercedes bunun üzerine, kapalı park kuralları altında rakibine tamir izni verilirken kendilerine izin verilmemesini sorguladı.
İki olay arasındaki ana fark, aracın FIA tarafından ne zaman görüldüğüyle alakalıydı. Red Bull, aracındaki tamir işlemini sıralamalardan, dolayısıyla inceleme sürecinden önce yaptı. Mercedes’teki sorun ise sıralamalardan sonraki inceleme sürecinde, FIA tarafından bulundu.
Şampiyonluk mücadelesinin çok yoğun geçtiği böyle bir sezonda, bu tür politik hamlelerin sonucu pist üstündeki mücadele kadar ödüllendirici olabileceğinden, bundan sonra daha fazlasını görebiliriz.
tr.motorsport.com