Mercedes'te Lewis Hamilton'la kurallar çerçevesinde rekabet etmek zorunda olan Valtteri Bottas için son dönemde işler pek kolay olmadı. Bottas'ın vatandaşı ve iki kez Dünya Şampiyonu Mika Hakkinen, Fin sürücüye Mercedes'te yaptıkları için gereken saygının tam olarak gösterilmediği görüşünde. Mika Hakkinen'in yazısı...

Formula 1'de başarılı olmak için gerekenlere hayranım. Şampiyonayı bu kadar yakından takip etmeye devam ediyor olmamın nedenlerinden biri de bu. Bu yüzden Valtteri Bottas hakkında bazı haksız yorumları gördüğümde, kendi deneyimlerime dayanarak düşüncelerimi dile getirmekte fayda var.

Bir dönemin en iyi pilotlarına karşı mücadele etmenin ne demek olduğunu biliyorum. Benim dönemimde Ayrton Senna vardı ve kariyerim boyunca çok güçlü takım arkadaşlarıyla çalıştım. Johnny Herbert'tan Martin Brundle'a, Mark Blundell'tan Nigel Mansell'a ve tabii ki David Coulthard ile.

Hiçbirisi yavaş değildi. Hepsi çok hızlı, adanmış ve yetenekli Formula 1 pilotlarıydı.

Dünya şampiyonu olmuş, sürekli kazanmış bir pilot hakkında konuşmak ve ardından onun takım arkadaşını eleştirmek çok kolay.

Bu kolay bir kıyaslama ama şampiyonluk kazanan bir takımın yarısı olmanın nasıl bir şey olduğuna dair büyük resmi önleyen bir şey. Ben, DC'nin güçlü bir takım arkadaşı olmasının da katkısıyla iki kez dünya şampiyonu oldum.

McLaren beni Ayrton Senna'nın yanındaki araca koyduğunda, benim için harika bir fırsattı ancak aynı zamanda devasa bir mücadeleydi. Bir anda Ayrton'un deneyimine karşı benim deneyimim kıyaslaması oldu. Deneyim nedir? Attığınız tur sayısı mı, veriler üzerinde çalışma yeteneği mi yoksa takım içerisinde neler olduğunu anlamanız için ne kadar zeki olduğunuz mu?

Aslında tüm bunlar takımdaki dinamikle birlikte, kendi başlarına önemli görünmeyen, ancak bir araya geldiğinde olmak istediğiniz yerde olmadığınız anlamına gelen küçük şeylerdir. Kariyerim boyunca her mekanikerin, mühendisin veya veri teknisyeninin kendine has şekillerde çalıştığını ve Formula 1'in yoğun ortamında, personeldeki küçük bir değişikliğin bile performansı etkileyebileceğini fark ettim.



Takım içerisindeki insan dinamiklerini değiştirmek bile aracın ayarlarını değiştirmek kadar önemli olabilir.

İnsanlar bana her zaman, McLaren'daki ilk sıralama seansımda Ayrton'u geride bırakmamı soruyorlar ancak Valtteri'nin Lewis'i 17 kez geride bırakmasını sormuyorlar. Her nedense benim başardığım zor görünürken Mercedes sürüyorsanız bunun kolay olduğu düşünülüyor.

Ben Ayrton'a karşı sadece 3 yarışa çıktım ancak bu bana çok şey öğretti. Sadece aracımdan en iyi performansı nasıl alacağımı anlamak açısından değil, aynı zamanda takımın nasıl çalıştığını, takımın nasıl odaklandığını anlamak açısından ne kadar öğrenmem gerektiği açısından da önemliydi.

Kariyerim boyunca, örnek vermem gerekirse lastikleri çalıştıramadığım ancak takım arkadaşımın bir anda 0.7 sn daha hızlı dönemler oldu. Yumuşak lastiklerle, takım arkadaşınızın sert lastiklerle attığı tura ancak yetişebildiğiniz durumlar olabilir. Bu berbat bir his. Bu durumda sıcaklığa, basınca, araç ayarlarına bakmaya, takım arkadaşınızın neler yaptığını bulmaya çalışırsınız.

Takım arkadaşınızın ayarlarını kendi aracınıza koymanın nasıl hissettirdiğini bilirim. O durumda aracı sürmek zordur ancak bir anda yarım saniye daha hızlı tur atabilirsiniz! Bunlar öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Bu sayede garajın diğer tarafındaki adam hakkında daha açık fikirli olup daha az bencil hale gelirsiniz.

Pilotlar arasındaki bu takım çalışması, üst düzey takımlar için çok önemlidir. Mercedes, birbirleriyle mücadele eden iki pilotun olmasının yıkıcı olabileceğini herkesten daha iyi biliyor. Valtteri'nin takıma katıldığından beri işinin bir bölümü, Lewis'in yanında çalışmak ve mümkün olduğu kadar zorlamak ancak aynı zamanda iletişim akışını sürdürmek oldu.



Takım içerisinde olumlu bir atmosfer oluşturmak ve aynı yönde ilerlemek önemli bir özelliktir. Dominant bir takımsanız bu önemlidir ancak zorlu bir mücadele ya da 2022'deki gibi tamamen yeni kurallar varsa bu kritik bir hal alır. Bu kurallar, takıma çalışırken sağlam bir temel sağlamak için her zamankinden daha fazla çalışan iki sürücüyü gerektirir.

Takım arkadaşlarından sadece birisi şampiyon olabiliyor ve bunu başarmak için genelde diğerlerinden daha fazla kazanmaları gerekir. Bu, garajı paylaşılan diğer pilotu da yenmeyi gerektirir. Aynı araçla mücadele etmek asla kolay değildir. Dünya şampiyonu olduğunuzda, doğal olarak takım sizin etrafınızda toplanır ve takım arkadaşınızın daha çok çalışması gerekir.

Yarıştığım dönemde, özellikle menajerim Keke Rosberg'e sürekli şikayette bulunurdum. Bunun jenerasyonla alakalı bir şey olduğunu düşünüyorum. Takımda bir şeylerin doğru olmadığını söylüyordum ve Keke bana çenemi kapayıp işimi yapmamı söylerdi.

Şimdi ise çok farklı bir dönemdeyiz. Artık takımlar ve pilotlar için sınırsız analiz araçları mümkün. Bu aynı zamanda yarış kazanmak veya takım arkadaşını desteklemekle görevlendirilen sürücülerin karşılaştığı zorluklara büyük saygı duymayı da beraberinde getirdi.

Valtteri'nin Silverstone'da Lewis'e hava koridoru vermesi gibi sıralama turuna çıkma sırası ya da takımın stratejisi için yarışta yol vermek kolay bir şey değil. Mercedes çok adil bir yaklaşıma sahip ve Valtteri, Red Bull ve Honda'nın çok büyük ilerleme kaydettiği bu dönemde görevinin takımın kazanmasını sağlamak olduğunu biliyor.

Williams'tan Mercedes'te geçtiğinden beri, Valtteri'nin zorlamayı, öğrenmeyi ve pilot olarak gelişmeyi asla bırakmadığını biliyorum. O, Williams ile 9 kez podyuma çıktı ve art arda iki sene takımın şampiyonada üçüncü olmasına yardımcı oldu. Ancak o aynı zamanda, Mercedes'in tamamen farklı bir seviyede olduğunu, çok farklı bir mücadelede olduğunu da fark etti.



Team Lotus'tan McLaren'a katıldığımda, çok benzer bir deneyim yaşamıştım. Doğru yerde, doğru insanlarla ve teknolojide olduğumu biliyordum, bu yüzden çok fazla rahatlamıştım. Ancak insanların nasıl başarılı olunacağını bildiği bir takıma katıldığınızda, öğrenmeniz gereken çok şey oluyor. Valtteri de aynı yaklaşıma sahip oldu.

Lewis'in takım arkadaşı olduğu için, yanında en zorlu rakibi var. Valtteri'nin onun yanında ne kadar sakin, kontrollü ve kararlı olduğunu görmek inanılmazdı. Karşılaştığı mücadeleye ve aldığı eleştirilere rağmen devam etti. Her hafta sonu elinden geldiği kadar saldırmaya odaklanıyor ve takım için elinden gelenin en iyisini yapıyor.

En iyi araca sahip olduğunuzda grand prix yarışlarını kazanmanın kolay olduğu yönünde popüler bir inanç var. Ancak bu, mücadelede yanlış anlaşılma olduğunu gösteriyor.

İster benim 20 zaferim, isterse Valtteri'nin 9 zaferi olsun F1'de kazanmak kolay değildir. Garajın diğer tarafında çok sayıda dünya şampiyonluğu kazanan birisi varsa kazanmak daha da zordur.

Dünya şampiyonluğu kazanan bir performans sürdürmeyi hedefleyen takım için, pilot kadrosundaki uyum ve odaklanma derecesi önemli bir bileşendir. İşte bu yüzden Valtteri'nin yaptığı iş için daha fazla övgüyü hak ettiğini düşünüyorum.



tr.motorsport.com