F1'de sezon öncesi heyecanı artıran yeni araç lansmanları başladı. Peki, bu dönemin akıllara kazınan klişeleri hangileri?
Zor dönemi atlattık, yeni sezona az kaldı! Başta Formula E olmak üzere, Race of Champions ve daha nice motorsporları organizasyonuna teşekkür etmek lazım. Bizi oyaladılar, dikkatimizi dağıttılar ve Formula 1'in sezon arasında sıkıntıdan ve özlemden mahvolmamızı engellediler. Sezonun en tatlı zamanlarından biri, kornet dondurmanın dibindeki çikolata gibi bir döneme girmiş bulunuyoruz: Araç tanıtımları! Az bilgiyle bol çıkarıma varmaya çalıştığımız, heyecanımızı gidermekte zorlandığımız bu iki üç haftalık dönemin olmazsa olmazlarını inceledik.
Sanatçı tasarımları
Livery: Aracın renklerini, sponsorların istediği yönde ama güzel bir şekilde sunabilme sanatı. Tabii yönetim kurullarından, sponsorlardan, takım yönetiminden onay alması gerekmeyen grafik sanatçıları çok daha güzel işler çıkarabiliyor ortaya. Sonra ne oluyor? Instagram'dan, Twitter'dan o gönderiler yürüyor, herkes "Keşke böyle olsa!" diyor ve tanıtım günü "Bu ne ya?"lar havada uçuşuyor. Yapacak bir şey yok, kurumsal dünyanın gerçekleri, sanat dünyasıyla örtüşmüyor. Buna rağmen iki dünya arasında dengeyi koruyabilmiş isimler var, onlardan biri Sean Bull. Bir de öyleleri var ki, gözünü kapatıp bir havuzdan takıma yeni sponsor seçmiş, yeni renkler yakıştırmış, üstüne de orantısız modellerle bir artwork çıkartmış oluyorlar. Artık elinizi sallasanız livery tasarımcısına çarpıyor, ama kaliteli isimler sayesinde biz de eğleniyoruz, yeni sezona kadar vakit geçiyor.
Ferrari ve kırmızısı
Scuderia Ferrari'nin 2018 aracı
Bitmeyen geyiklerden biri de Ferrari'nin her sene kırmızısının tonunu değiştireceği haberi. İşin ilginci, bu yıl gerçekten böyle bir ihtimal var. Biliyorsunuz ki Philip Moris'in kırmızısı, Ferrari'nin aracının rengini belirliyor. Markanın asıl rengi olan Rosso Corsa'yı en son 2007 ve 2008'de görmüştük. Santander'in gidişiyle beyaz detaylar azalacak, IQOS elektronik sigara sponsorluğuyla da kırmızı eski haline dönecek haberleri dolaşıyor. Fakat hatırlatmak lazım, bu dedikodular her sene çıkıyor. Biz de her sene okuyoruz, çünkü sezon arasında habere açız.
Dijital araç tanıtımları
Artık takımların bir kısmı araçlarını dijital ortam üzerinden tanıtmayı adet haline getirmiş durumda. Nerede o eskinin Spice Girls'lü, dans gösterili, ödül töreni gibi tanıtımları? Tıpkı Shakira'nın bir dönem Türk televizyonlarında şarkı söylediği o çok acayip güzellik yarışmaları gibi, F1'in bu dönemi de geçmişte kaldı. Williams yaklaşık dört sezondur aracını Autosport'un kapağında tanıtıyor. Bu yıl bir de insanları toplamışlar, sonra da projeksiyonla perdeye yeni aracı yansıtmışlar. Gerçekten diyecek bir şey bulmak zor, ama rakipler detayları görmesin, araç testlere anca hazır olacak derken sanal tanıtımlar gittikçe daha popüler hale geliyor.
"Bu yıl bizim yılımız olacak"
Ünlü İskoç düşünür David Coulthard'ın sıklıkla sarf ettiği bu cümle, F1'in harika sezon öncesi klişelerinden. Özellikle de öyle lanetli bir ifade ki bu, kim söylese o sezon bir türlü onların sezonu olmuyor. Buna rağmen kimse de bu lafı kullanmayı bırakmıyor. Son yıllarda bu talihsiz ifadenin en büyük temsilcisi, Honda ile acı çeken McLaren'dı. İşin ilginci, 2018 gerçekten Renault motoruyla yarışacak İngiliz ekibinin yılı olabilir.
Şampiyon belli
Yine Hamilton, yine zafer şampanyası...
Araç tanıtımlarının yine kaliteli geyiklerinden biri de, şampiyonu gözle seçme ritüelidir. Bir takımın aracı diğerlerinden farklıysa, hele de aerodinamik anlamda fazlasıyla karmaşık görünüyorsa tamam. O takım sezonu domine edecektir, başka bir ihtimal yoktur. Halbuki bazı elementler ve net aero çözümleri hariç bir aracın avantajını durduğu yerde görmek en azından bizim gözlerimiz için çok mümkün değil. Parçalardan çok, bütünü değerlendirmek gerekir, onun yolu da pistten geçer.
Dönüşüm geçiren araçlar
En haklı klişelerden biri bu açıkçası. Araç tanıtımlarını biraz manasız hale getiren, sadece livery tanıtımına dönüştüren bir trend var. Testlerden, hatta sezonun ilk yarışından önce elindeki kartları göstermek istemeyen takımlar, geçen seneki aracı biraz değiştirip, boyayıp, öyle tanıtmayı tercih edebiliyorlar. Hal böyle olunca da yapılan tüm detaylı analizler eksik kalıyor bir şekilde. Testlerde dahi tam bir tablo çizemediğimiz gibi, sezon başlayınca da "Avustralya'yı beklemek lazım" geyiğinin yerini "Ama Barcelona'da işler değişir, yeni araçla geleceklermiş" klişesi alıyor. E haksız da değiller yani, gerçekten sezon başında tanıtılan araçla, sezonun ortasından sonraki aracın alakası olmayabiliyor.
Görmeye ve duymaya alıştığımız her şeye rağmen, yeni sezonun ne olursa olsun gerçekten "yeni" hissiyatı vermesi hiçbir şeye değişilmez. Avustralya'da ilk seans başladığında duyduğumuz heyecan, bu değişkenler ortamının vazgeçilmez sabiti. Bir de David Coulthard kusura bakmasın ama, her yıl olduğu gibi bu yıl da biz Formula 1 severlerin yılı olacak.