Dünya Şampiyonu Jenson Button Eau Rouge için “Sürücülerin ve taraftarların sürekli hakkında konuştuğu, bu sporun en efsanevi virajlarından bir tanesi ve gerçekten o kadar özel.” diyor. Biz de Spa-Francorchamps’ın bu efsanevi virajının Formula 1 tarihinde nasıl evirildiğini araştırdık…
1. 1950’ler
Karakteristik aşağıdan yukarı çıkış şeklindeki Eau Rouge virajı, adını altından akan kırmızı renkli ve demir yönünden zengin bir dereden alıyor. Bu viraj, şampiyonanın başladığı 1950’den bu yana pistin tüm varyasyonlarında yer alıyordu ve kullanıldı. Ancak araçlar 1920’lerde burada yarışmaya başladıklarında, Eau Rouge sola keskin bir dönüşten ibaretti.
Zaten hızlı olan pistin ortalama hızını yükseltmek isteyen pist sahipleri, yavaş bölümü kaldırmak için yapay bir tümsek oluşturdular. 1950’lerdeki fotoğraflara dikkatli bakarsanız, tepenin altındaki eski sola dönüşü görebilirsiniz.
Eskiden virajda hiç bariyer bulunmuyordu ve ellilerin ortasında düşük seviyeli Armco bariyerler eklendi. elbette fotoğraflarda bu tepenin ne kadar dik olduğunu anlamak zor, Michael Schumacher Eau Rouge’a yaklaşmanın “alçaktan uçarken önünüzde büyük bir dağ görmek” gibi olduğunu söylemişti.
2. 1960’lar
Fotoğrafların gösterdiği gibi, altmışlarda Eau Rouge’da birkaç reklam tabelası dışında büyük bir değişiklik olmadı. Virajdaki güvenlik önlemleri asgari düzeyde kalırken, virajın dışında affı olmayan taş bir duvar bulunuyordu.
3. 1970’ler
Grand Prix Pilotlar Birliği, artan hızlardan, tehlikeli yol yüzeylerinden ve yetersiz güvenlik bariyerlerinden endişe edince 1969 yarışı iptal edildi, ancak pist 1970’der geri döndü ve Eau Rouge, koruyucu Armco bariyerlerle çevrelendi.
O zamanlar çok popüler olan yakalama çitleri de virajın alt kısımlarına eklendi. Ancak buna rağmen Belçika GP, önce Nivelles ve sonra Zolder’e taşındı.
Spa’nın büyük kısmının halka açık yollardan oluştuğunu da hatırlamak gerekiyor, bu yüzden fotoğraflarda yol çizgileri ve grafitiler bulunuyor. Pist, 1979’da 14.1 km’den bugünkü boyutuna kısaltıldı, ancak 2000 yılına kadar kalıcı bir yarış pisti haline dönüşemedi.
4. 1980’ler
Genel olarak sevilmeyen Zolder pistinde peş peşe sekiz yarıştan sonra, sürücüler (1985’de kalıcı olarak dönmeden önce) 1983’te tek seferlik Spa’ya dönen Belçika GP’den çok zevk aldılar.
Eau Rouge her zaman bir mücadele olarak kaldı ve giderek büyütülen kaçış alanı, daha iyi Armco bariyerler, tepenin altına lastik bariyerler eklenmesi ve pist kenarlarına yeni kerbler yerleştirilmesi ile birlikte biraz daha güvenliğe kavuştu.
Ancak yükselen F1 yıldızı Stefan Bellof, 1985’te bir spor otomobil yarışında bu virajda hayatını kaybetti. Yıllar geçtikçe güvenlik önlemleri gelişti, lastik bariyerler uzatıldı ve kaçış alanları güncellendi.
Görsel olarak bakacak olursak, çağın alçak araçları tepeyi çıkarken yere sürtüyordu ve kıvılcımlar çıkarıyordu. Şimdi araçlarda titanyum kaydırıcılar bulunuyor ve şimdiki nesil araçlar da aynı şekilde heyecan verici anlar yaratabiliyor.
5. 1990’lar
Eau Rouge, doksanlarda birçok büyük kazaya sahne oldu. 1993’te Alex Zanardi, Lotus’u mekanik bir sorun yaşadıktan sonra tepenin yarısındaki bariyerlere çaptı. Olay, virajın güvenlik amaçlı olarak bir şikana dönüşeceği söylentilerini ortaya çıkardı. Bu öneri ise Ayrton Senna’yı kızdırmıştı: “Eğer Eau Rouge’u alırsanız, bu şeyi yapma sebebimi alırsınız…”
Üzücü ironi ise, Senna’nın ölümünden sonra 1994’te oraya bir şikan konulmuş olmasıydı. Viraj, bir yıl sonra ek lastik bariyerler ve çakıl havuzları ile birlikte eski haline geri döndü.
1999’da sağa dönüşün iç duvarı da geriye alındı ve Jacques Villeneuve değişiklik hakkında şunları söyledi: “Viraj artık daha kolay, görsel olarak eskisi kadar etkileyici değil, tam gaz dönülecek.” Ancak Kanadalı’nın sözleri sıralamalarda kendisini avlayacaktı. Villeneuve ve takım arkadaşı Ricardo Zonta virajı gaz kesmeden dönmeye çalıştıklarında devasa kazalar yaptılar.
Ancak bir sonraki yılın aerodinamik gelişmeleri Eau Rouge’un düşük yakıtla tam gaz dönülebilmesine imkan tanıdı.
6. 2000’ler
2000’lerin başlangıcında güvenliği artırma planları kapsamında virajın dışındaki çakıl havuzu asfalta dönüştürüldü. Destek padoku pit alanı çıkışı ise virajın içine taşındı. Tepenin üstündeki çıkış kerbleri de düzleştirildi ve virajı tam gaz dönen sürücülere yardımcı olması sağlandı.
Ancak bu durumdan herkes memnun değildi. Villeneuve 2002’de şöyle dedi: “Burada sürerken her zaman zevk alıyorum, ancak bugün Eau Rouge’u tam gaz dönmek çok kolay. Çekiş kontrol ve yüksek tutunma ile birlikte burası herkes için aynı.” Ancak 2006’da V10’ların yerine V8’ler gelene kadar öyle değildi. Bundan sonra çoğu pilot Eau Rouge’un çok kolay dönüldüğünü, ancak tam depo ileyken veya yağmurdayken yine bir zorluk olmaya devam ettiğini söylediler.
2008’de konuşan Mark Webber şöyle demişti: “Eskisi gibi değil, V10’larla oraya limitte geliyorduk ve lastik savaşı zamanlarında da hızlıydık. Ancak şimdi araçlar orada biraz daha istikrarlılar. Orada aracınızın düzgün kalmasını istiyorsunuz, çünkü mekanik bir sorun olursa devasa bir kaza olur.”
“Burada iyi bir denge yakalamak gerekiyor. Oraya yine çok sert girebilir, ancak hata yaparsanız lastik basınçları düşer veya tabanınız yere sürter.”
7. 2010’dan bugüne
2010’dan sonra Eau Rouge büyük oranda aynı kaldı. Teknolojinin evrimi, virajı sürücüler için sürekli değişen bir mücadele haline getirmeye devam etti. 2010’da ortaya atılan F-Kanal, bazı sürücülerin virajı tek elle dönmesine neden olurken, 2011’de getirilen DRS’in kullanılması ise güvenlik endişeleri sebebiyle pistin bu bölümünde yasaklanmıştı.
2014’teki son nesil güç ünitelerinin gelişi, oyunu bir kez daha değiştirdi. Sürücüler artık virajda bir kez daha zorlanmaya başladılar, özellikle de yağmurda. Jenson Button şöyle konuşmuştu: “Virajlarda yükselmek harika, hem de her seferinde.”
Lewis Hamilton ise; “Eau Rouge pistin daima en heyecan verici yeri olmuştur. Oraya tam gaz girdiğinizde, alt kısmına geldiğinizde içinizdeki her şey aşağı düşer. Sonra tepeye geldiğinizde tekrar yukarı çıkarlar ve her şey ağzınızdan dışarı çıkacakmış gibi hissettirir, bu da 320 km/saat ile giderken oldukça heyecan verici bir şeydir.”
###