Williams 2015 aracındaki zayıf yönlerini geliştirmek için sıkı çalıştı, ancak 2016 aracındaki çözümler bundan daha fazlası var mı? Autosport’tan Craig Scarborough bunu analiz etti.

Geçtiğimiz yıl Williams Mercedes’e görece hızını korumuştu, ancak Ferrari ve Red Bull bu ikili arasındaki boşluğa doğru adımlar atmıştı.

2014’ün düşük hava dirençli yüksek hızlı FW36’nın özellikleri devam etmesine rağmen aracın mekanik paketi artık geride kalmaya başlamıştı. FW37 ıslak zeminde ve düşük hızlı virajlarda yavaş kalmışken diğer durumlarda da lastiklerini doğru çalışma aralığına getirmekte zorlanmıştı.

Bu sorunları iyi bir şekilde analiz eden takım kış gelişiminde bunları çözmeye odaklandı ve yeni pakete hız eklemeyi de ihmal etmedi.

Araca bakınca ilk başta çok az şeyin değiştiğini düşünebilirsiniz. Aracın harika renk tasarımı ve kısa burun yapısının görsel etkisi devam ediyor.

Ancak aracın süspansiyonları, sidepodları ve arka kısmında çok görünmese de önemli değişiklikler var.



Burun yapısı eskisi ile çok benzer olsa da testler için tamamen yeni bir burun yapısının geldiği söylentileri oldukça kuvvetli. Ön kanat ise tanıtım amaçlı olarak 2015’ten gelmiş.

Önde değişen şey süspansiyon sistemi. Görünüşe göre önceki aracın agresif açılı süspansiyon kolları düzleştirilmiş ve görebildiğimiz kadarıyla yeni bir bağlantı şekline sahipler.

Bu araca ve lastiğe mekanik tutuşu getirecek değişikliklerin ilk parçası. Pirelli’lerin çalışma aralığına getirilebilme şansı artacak gibi görünüyor. Şasinin içinde kalan amortisör parçalarının da geliştirildiği de şüphesiz bir şey.

Tüm 2016 araçlarında olduğu gibi kuralların şart koştuğu şekilde kokpit kenarları yükseltilmiş ve kokpitin önüne FIA’nın güvenlik kamerası için alan hazırlanmış.



Sidepodlar en büyük görsel değişikliği oluşturuyor. Uzun yıllardır Williams özel bir sidepod şekli kullanıyor. Bu sistemde sidepodlar motorun iki yanından kıvrılıyor ve radikal şekilde alçak tasarlanmış vites kutusu ve çarpışma yapısı hava akışını difüzör ve arka kanada yönlendiriyor.

Artık Williams daha geleneksel bir şekle dönüş yapıyor, sidepodlar arka süspansiyonlara kadar uzanıyor ve çıkış alanı kuyruk bölümünde iki şişkinlik haline dönüşüyor.

Önde giriş kısmının yeniden şekillendirilerek öncekine göre daha yüksek ve geniş olması sağlanmış. Sidepod üstlerinde bulunan ek dikey kanatlar da hava akımının yüzeyden ayrılmamasını sağlıyor.

Sidepodların bir diğer alışılmadık özelliği ise Mercedes’ten esinlenilen ve motor kapağından uzanıp arka süspansiyonu çevreleyen gövde parçası. Bu tasarım kuralların akıllıca bir yorumu ve sidepod soğutmasına yardım ederken hava akımını da arka kısmın üzerine yönlendiriyor.

Arka kaza yapısı ve vites kutusunun da bu yıl yeniden şekillendirildiğini de söylemek gerek. Bu ilginç, çünkü artık Williams’ın son araçlarındaki gibi çok alçak bir vites kutusu göremeyeceğiz. Bu, sidepod şeklinin değiştirilmesi ile ilgili bir tasarım değişikliği.



Vites kutusunun üzerinde Mercedes’in egzoz boruları bulunuyor. Turbo egzozu ve wastegate çıkışlarının bu yıl ayrılması gerekiyor ve Williams da üç boru tasarımını kullanmış. Ana egzoz borusu üzerinde at nalı şeklinde kıvrılan arka kanat destek plakası özel bir tasarıma sahip.

İki küçük wastegate çıkışı ana egzozun alt ve yan tarafından geçerek kanat desteğinin çevresinden geçiyor.

Bu wastegate boruları çok çok az egzoz gazı salıyor, bu yüzden pozisyonları performans oluşturmaktan çok sıkı paketleme amaçlı belirleniyor. Kurallar ve mevcut motor stratejileri ile birlikte wastegate çıkışları ile neredeyse hiç aerodinamik avantaj kazanılamaz.

Şu an görebildiğimiz kadarıyla Williams çoğunlukla mükemmel 2015 aracının zayıf yönlerini kabul etmiş, anlamış ve çözmek için çalışmış.

Yapılan değişiklikler, Mercedes fabrika takımı ile aradaki farkı en azından korumaya yetebilmeli. Ancak yeni tasarımda bu farkı ciddi bir şekilde kapatabilecek bir kanıt görünmüyor.

Testlerde artık eski sorunları çözmeye çalışmak yerine FW38’e yeni parçalar yerleştirilecektir ve daha fazla saf performans elde etmek için çalışmalar yapılacaktır.