Otomobiller de aslında diğer canlılar gibi doğar, yaşar ve ölür. Geçmişten beri otomobilleri insanlara benzetmişimdir.
Otomobiller de insanlar gibidir; karakterleri olduğu gibi organları da vardır. İyice düşünülürse bizdeki işletim sistemini yöneten beyin, otomobillerdeki elektronik beyin gibi çalışır.
Bütün organların sağlıklı çalışıp çalışmadığını biz insanlarda olduğu gibi kontrol eder. Akciğerlerimiz otomobildeki hava filtresine benzerken, dolaşımı sağlayan kalp, motorla aslında aynı özellikleri taşır. İkisi de dolaşımı sağlar ve hayatta kalmamıza yardımcı olur. Görmemizi sağlayan farlar, koşmamızı sağlayan tekerlekler, kirpiklerimize benzeyen silecekler… Bunların tabi ki insan anatomisinden ya da yaratılışımızdaki ayrıntılardan etkilenmeden otomobillere entegre edilmiş olması düşünülemez. Ama ben size karakterden bahsetmek istiyorum. Bu da otomobillerin bambaşka bir boyutu.
Mesela 60’lı yıllarda üretilmiş bir Vosvos yüz yılın tasarımı ödülünü alabilecek bir şekle sahiptir. Ama bu aracın üretimiyle karakteri çok farklıdır. Almanların Ruslar’la sıcak savaş yaşadığı yıllarda Adolf Hitlerin Yahudi mühendisleri öldürmekle tehdit edip ürettirdiği ve kış şartlarından etkilenmeyen bu susuz motorlu araçlar, şimdilerde üniversiteli cici kızların kırmızı yada civciv sarısı otomobilleriyle ortalarda dolaştığı araçlar haline geldi. Dedelerimizin döneminde dünyaya gelen Vosvos şimdi çok değişik bir iş görse de bence aracın karakteri ilk günden beri çok sempatik.
Mesela sert kişiliğe sahip olan 1967 model bir Mustang Shelby size neyi hatırlatır bilmiyorum. Ama bence günümüz otomobil tutkunlarında öyle bir imajı var ki. Erkeksi oluşun ya da karizmanın diğer adı gibi. Ya da 1975 model bir Chevrolet Impala… O kadar geniş ve uzun bir araçtır ki inanın şu anki geniş yollarda gezmek için bile cesaretli olmak gerekir. Bunların yanında tabi ki günümüze hitap eden post modern karakterler de var. Mesela iyi ve bakımlı bir 95 kasa Honda Civic ya da 2001 Focus ST bu tür araçlarda karakter yönünden oldukça etkileyicidir. Ama şimdilerde artık otomobiller birbirine daha çok benziyor gibi.
Hemen hemen hepsinde elektronik fren sistemlerinden tutun da hız sabitleyiciler, dijital klimalar ya da hava yastıkları gibi teknolojileri o kadar aynı üretiliyor ki otomobillerin kendine has özeliği ya da karakterini yansıtacak argümanlar bulamıyoruz. Eskiden koldan vitesli otomobiller ya da sol tarafta el freni olan ilgi çekici karakterde değişik görünümlü otomobiller varken şimdi hepsi aynı şeyleri üretir oldu.
Kısaca teknoloji onları tek tipleştirdi ve ruhlarını aldı. Şimdi hiçbir otomobilin tasarımı bir Vosvos gibi yada bir Mustang gibi ilgi çekici ya da erkeksi karakterde değil. Bu da beni çok üzüyor!