Motorsopor aracını denemiş 5 ünlüyü sizler için derledik.
Tom Cruise
F1 aracıyla yarışacak kadar klas görünüyor…
Red Bull, 2011’de Tom Cruise'u Güney California'da Willow Springs yarış pistinde zamanının en hızlısı olarak bilinen ve o sene şampiyonluğa ulaşacak Red Bull Racing F1 aracını test etmesi için davet etti.
Aksiyona olan tutkusu zaten bilinen yıldız aktör bu öneriyi hemen kabul etti ve yeni bir halkası çekilen Görevimiz Tehlike filminin post prodüksiyon çalışmalarından bir mola alıp kendini Red Bull Racing’in direksiyonuna attı.
Tom Cruise’un özellikle virajlardaki hızı ve yüksek hızda arabanın kontrolünü asla kaybetmemesi tüm yarış eksperleri tarafından övüldü ve meşhur aktörün tüm aksiyon filmlerinde bu kadar iyi iş çıkartmasının tesadüf olmadığı anlaşıldı.
Paul Newman Le Mans’ta
Duruşu bile karizma!
Paul Newman aksiyon filmlerindeki heyecanlı sahnelerde dublör kullanmaması ile tanınırdı. Ama onun tek mahareti bu değil. Tam bir motorsporları tutkunu olan Newman aynı zamanda Hollywood’un meşhur yarışçı/aktör kulübünün de kurucusuydu.
Karizması, yakışıklılığı ve yeteneğinden sonra hakkında bilinen ilk şey ise motorsporlarındaki başarısıydı. Birçok arabasının yer aldığı geniş galerisi ile tanınan aktörün aksiyon tutkusu dünyanın en prestijli dayanıklılık yarışı Le Mans 24 Saat’e kadar uzanmıştı.
1979 yılında Le Mans’da Porsche 935 ile gaza basan ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında ekibindeki Rolf Stommelen ve Dick Barbour ile genel klasmanda ikinci olan Newman, sinema tarihinden sonra motorsporları tarihine geçmeyi de başarmıştı.
Newman’ın motorsporları kariyerine daha yakın tanık olmak isteyenlere Winning: The Racing Life of Paul Newman belgeselini şiddetle öneriyoruz.
Gene Hackman gaza basıyor
Oscarlı aktör Gene Hackman, ikonik kovalamaca sahnesi ile meşhur The French Connection filminde bir dublorün yapacağı işin %60’ını yapmış ve aksiyonun tozunu yutmuştu.
Bu filmden itibaren aksiyona ve motorsporlarına olan tutkusu yavaş yavaş büyüyen Hackman 70’li yılların sonunda Hollywood’un yarışçı aktörlerinden biri olarak nam salmıştı. Amatör birçok yarışta gaza basan Hackman’ın en ünlü yarışı ise 1983 yılında katıldığı Uluslararası Daytona 24 Saat yarışıydı.
Efsanevi yarışçı Dan Gurney'nin ekibinin bir parçası olan Hackman hiç de fena bir iş çıkarmamış ve takımıyla birlikte yarışı ilk 3 içinde bitirmeyi başarmıştı.
James Dean
Ve yarıştan yarışa sürüklediği meşhur arabası.
Otomobillere ve hıza olan tutkusuyla bilinen hatta bu tutkusu hayatına da mal olan bir efsane var sırada: James Dean.
Henüz 23 yaşındayken bir araba kazası sonucu aramızdan ayrılan ünlü aktörün yol otomobilleri dışında motorsporlarına da büyük bir ilgisi vardı. Aktörlüğünün ilk yıllarında fırsat buldukça yarışlara da katılan Dean, Speedster ya da MG gibi organizasyonlara katılıp aksiyon dibine vuruyordu.
Dean’in bu tutkusu zamanla Warner Bros’u kızdırmış ve ünlü film şirketi film çekimleri sırasında Dean’in yarışlara katılmasını yasaklamıştı. Fakat Dean Giant adlı filmin çekimleri tamamlanır tamamlanmaz yarışlara katılmak için bir Porsche 550 Spyder aldı. Bu onun aldığı son ve hayatına mal olan araç olacaktı.
Fabien Barthez
Üniforması, kaleci formasından daha çok yakışmış aslında.
Özellikle 1998 Dünya Kupası’ndaki performansıyla akıllara kazınan Fransız kaleci Fabien Barthez de motorsporları tutkunu isimlerden biri. Hızlı otomobillere düşkünlüğü ile bilinen Barthez, motorsporlarında kendisini ilk olarak FIA GT ve Blancpain Dayanıklılık Serisi’nde ispat etti.
Ardından ise 2014 yılında Le Mans 24 Saat’e katıldı ve Ferrari 458 ile pistin tozunu atıp hiç de fena bir yarış çıkarmadı. Fabien Barthez’in birçok meslektaşının aksine kariyerinin sonunda motorsporlarını seçmesi ve dingin bir emeklilik hayatını tercih etmemesi Fransa’da hala gündem konusu oluyor.