Biraz bilim, biraz kara büyü... İyi bir strateji F1 yarışlarının kazanılmasında ya da kaybedilmesinde hâlâ büyük önem taşıyor.
Günümüz yarışlarında strateji ile ilgili öne çıkan kelimeler oldukça basit: yakıt yükü ve lastik aşınması. Ancak derine indiğinizde, yine de oldukça karmaşık bir süreç sizi bekliyor.
Yarış stratejisindeki kara büyü sürekli gelişiyor. Özellikle büyük kural değişikliklerinde önemi daha çok ortaya çıkıyor. 1994'te yakıt ikmaline yeniden izin verilmesiyle, takımların strateji uzmanları hangi pistte bir pit stop yapmak yerine 2 ya da 3 pit stop yapmanın avantaj kazandıracağı konusunda çok fazla çalıştılar.
Araç daha düşük yakıt yükünde ciddi derecede hızlı olduğu ve daha fazla yol tutuşuna sahip olduğu için bu hesaplar yapılmak zorundaydı. Daha yumuşak lastiklerle düşük yakıt yükünde daha hızlı olunsa da, lastikler daha az dayanıklı oluyordu. Performanslar arasında o kadar büyük fark oluyordu ki, ekstra bir pit stopla kaybedilecek 30 sn civarındaki süre telafi edilebiliyordu.
Bu yüzden takımlar pit stoplarda kaybedilen ya da kazanılan zaman konusunda ciddi çalışmalar yapmaya başladılar. Strateji sayesinde pist üstünde geçişi zor olan yavaş araçlar, daha erken pite gelinip boş pistte daha hızlı turlar atılarak geçiliyordu. Buna pit alanında geçme ya da Formula 1 terimiyle (undercut) yani erken pit stopla geçme deniyor. Bunun için tur zamanlarının çok detaylı bir şekilde incelenmesi ve pite giriş çıkış aralığının iyi hesaplanması gerekiyor. Aynı şekilde öndeki aracı geçmek uygulanan bir diğer strateji ise overcut yani takip edilen araç pite girdiğinde daha geç pite gelerek, o esnada daha hızlı turlar atarak geçmeye çalışmak.
Tüm bu stratejileri çalıştırmak için dikkate alınması gereken bir faktör var; pit stoptan sonra lastiklerin çalışması. Pitten sonra pilotlar hemen lastikleri ısıtıp hızlı turlar atıyorsa ve dereceler çok daha iyiyse geç pite gelmek işe yaramaz. Aynı şekilde pit stoptan sonra lastikleri ısıtmak zorsa ve pistte kalan pilotun lastik performansıyla yeni lastikler arasındaki lastik performansı arasında ciddi fark yoksa, bu sefer de erken pit stop işe yaramaz.
2007'de tek lastik tedarikçisine geçilmesiyle takımlar yarış stratejilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kaldılar. Tüm lastikler aynı tedarikçiden sağlandığı ve herkes aynı ekipmanı kullandığı için stratejiler yeniden düşünüldü. 2010'da yakıt ikmalinin bir kez daha yasaklanması, 2014'te karmaşık yapıya sahip ERS'nin gelmesi ve ondan nasıl maksimumun alınacağının hesaplanması gibi faktörlerle takımların stratejik yaklaşımlarında yine değişiklikler oldu.
Kural değişikliklere bakmaksızın, her zaman dikkate alınması gereken bazı faktörler var. Hava tahmini, pistteki geçiş şansı, pit alanının uzunluğu ve hatta kaza olma ihtimali, dolayısıyla güvenlik aracının piste girme ihtimali gibi durumlar her zaman stratejiler belirlenirken dikkate alınmak zorunda. Tabii ki stratejilerde hâlâ oldukça büyük yere sahip bir şeyi unutmamak lazım: şans.