FIA Formula E serisinin veteranlarından olan Nick Heidfeld, 13 Eylül 2014’teki serinin ilk yarışından bu yana, aralıksız olarak Formula E’de yarışıyor. İlk sezonda Venturi ile yarışan Heidfeld, şu anda Mahindra takımında bulunuyor. Heidfeld’in, FIA’nın internet sitesine verdiği röportajın bir kısmını sizler için çevirdik.
Formula E’nin başladığı günden beri mesafe katettiğini düşünüyor musunuz?
Formula E bu zaman diliminde kesinlikle mesafe katetti. Takımlar daha da büyüdü, -kurallarla sınırlandırılmış olan pist üzerindeki personel miktarında değil- özellikle de araç üreticileri tarafından desteklenen takımlar. 3.sezonun ilk yarışı için Hong Kong’a gittiğimde, bazı garajların düzeni dikkatimi çekti, bu serinin önemli bir adım attığının somut bir işaretiydi. Aynı şeyler sürücüler içinde geçerli, örneğin takıma daha fazla geri bildirimde bulunabiliyorlar. Aynı zamanda medyanın ilgisi arttı ve insanlar arasında daha popüler oldu. Bu kısmen, artan üreticiyle de ilişkili.
Formula 1 ve WEC yarışları da dahil olmak üzere pek çok seride edindiğiniz tecrübeler ışığında; Formula E, bir pilot için yeterince heyecan verici mi?
Bu seride sürmekten dolayı çok mutluyum. Ben, bir sürücü için ePrix’de mücadele etmenin büyük bir iş olduğuna inanıyorum. Size bir örnek vereyim; eğer bir Formula 1 pilotuna en sevdiği pisti sorarsanız, çoğunluk Spa ve Suzuka’nın yanı sıra cadde pistlerini işaret edecektir. Biz, Formula E’de neredeyse sadece şehrin kalbi diyebileceğimiz yerlerde yer alan, neredeyse hiç kaçış yolunun olmadığı ve duvarlarla aranızda bir kaç santim mesafe olan pistlerde yarışıyoruz. Gerçekten çok eğlenceli pistler; tabi bunun bir de, yarış günündeki program göz önüne alındığında, çok kısa zaman diliminde pisti öğrenme zorluğu da var. Sonra, sürücülerin ortalama yetenek seviyesinin yüksek olduğunu söylemem gerek, bu da oldukça zorlayıcı oluyor. Yarıştığımız bütün şehirler çok güzel, bu da bu işin mükafatı.
Bu kategori Formula 1’e bir alternatif veya ona giden yol olabilir mi ?
Formula E’ye başladığımızda, buranın muhtemelen benim gibi öz geçmişe sahip olan bir sürücü için ideal olacağını düşündüm. Ancak şimdi, yetenekli gençlerin geldiğini göz önüne aldığımızda, -örneğin takım arkadaşım Felix Rosenqvist- bence gerçek bir alternatif değilse de, muhtemelen finansal sebeplerden dolayı Formula 1’de olamayanlar için kendini gösterme ve onlar için bir çıkış noktası. Ayrıca, Formula E’de kendinizi kanıtlayabilmek için, sadece saf hıza sahip olmanız yeterli değil. Enerjiyi doğru yönetebilmelisiniz, bu yüzden hızlı düşünmek zorundasınız. Elbette, bu beceriler Formula 1’de fark yaratıyor. Kısacası, şampiyonamız kariyer gelişimde de bir basamak olarak görülebilir.
Gelecekte kişisel geleceğinde neler olacak? On yıl içinde kendinizi nerede görüyorsunuz?
Ah, kim bilir… Formula 1’i bıraktığımda, biraz eğlenmek için neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Belki tamamen farklı şeyler yapabilirdim, ancak yarışmak istediğimi fark ettim ve bu yüzden bu dünyada kaldım. Geriye dönüp baktığımda, gerçekten üzüntü duyduğum bir şey söyleyemem: tabii ki F1’de yarış kazanamadığım için hayal kırıklığına uğradım. Formula 1’e ilk başladığımda, yarışlar ve şampiyonluk kazanacağımı düşünüyordum ve her sezon başında böyle hissettim. Elbette, yaptığım seçimlere bağlı olarak bazı şeylerin farklı olabileceğini söylemek kolay, ancak her şeyin mümkün olduğunu geç anladım.
*Röportajın devamı için (bkz:
https://www.fia.com/news/heidfeld-formul...nge-driver )
;;;