Bir otomobil yarışı hayal edin. Düzlüklerde 2’den fazla aracın yan yana gelebildiği…
…ve elbette dışta kalan araçların beyaz çizginin sınırlarında gezdiği içte kalanların ise kendini kaşar peyniri gibi hissedip frenlemeyi nerede yapacaklarını merak eden yarışçılar.
Pilotlar birbirlerine böylesine yakınken neleri düşünür? Yoksa Top Gun filminde Pete Mitchell’in dediği gibi o anda düşünmeye vakit yok mudur?
Böylesi bir yarışı en son ne zaman izlediniz?
Sürekli yakın mücadele için neye ihtiyacımız var, oval pistlere mi?
Oval pistlerde geçişin sırrı drafting diyor işin üstatları. Sürekli birbirlerinin hava koridorunda gezen araçlar, 370 km\h ile birbirleri ile uğraşıyorlar. Ancak süreç hep aynı; arkadan gelen öndekinin hava koridorunu kullanarak ultra minimal direksiyon hareketleri ile geçişini yapıyor. Geriye düşen de aynı şeyi kendisini geçene yapıyor. Bu davranış en arkadaki sürücüye kadar uzanıyor. Başlangıç çizgisinden sonra araçlar en yüksek hıza çıkana kadar belli bir aksiyon var ama hız sabitlendiğinde hava koridoru ritüeli başlıyor ve bitiş çizgisine kadar sürekli tekrarlanıyor. Olmuş mu? Olmamış…
Formula 1 araçlarının birbirini takip edebilmesini sağlamanın yüksek teknoloji ürünü bir şeyler eklemekle değil de para tuzağı kanatların uzaklaştırılması ile mümkün olabileceği daha önce söylenmiş miydi?
Aynı motor ve şasiye mi?
Öyle olmamalı, GP2, GP3 ve Formula Renault tam olarak böyle. Genç pilotlar her ne kadar gözü kara da olsa bu serilerdeki ataklar da Formula 1’dekiler kadar tek düze hale gelmeye başladı.
FIA’nın GP2’deki her kazaya el attığını ve limitleri ararken kaza yapan ‘çaylakların’ Formula 1’e girişinin zorlaştırıldığını biliyor muydunuz?
Uygun tasarımlı pistlere mi?
Hadi ama, 2016 sezonunda şükür ki hala “yarış” sözcüğüne uygun birkaç pist var. Ancak her zaman yakın mücadeleye sahne olmuyorlar.
Eskiden efsane yarışlar izlediğimiz pistler hal aynı şekilde duruyor. Sorun başka yerde olmalı. Hermann Tilke’den ne yapması isteniyor ki?
Pist dışındaki çakıl havuzlarının birer birer asfaltlanması şovun devam etmesini sağlamayacak mıydı?
Peki araçlar, pilotlar?
Bu konu çetrefilli. Araçları doğuran etken kurallar. Satranç oynamayı iyi bilen mühendisler kuralların beraberinde getirdiği açıkları bulduklarında avantaj elde ediyorlar. Ancak bu avantaja sahip olmayan araçlarla girilen mücadelenin adilce olduğunu söylemek güç.
Son dönemlerde kuralları lider giden takımların belirlediğini söylemiş miydim?
Bir bakıma pilotları doğuran etken de kurallar. 2009 sezonundan sonra pistlere dahil olan pilotları düşünün. Onlar, eskilerin bildiği tarzda yarışçılar olmadılar. Kurallar onlara nasıl yarışabileceklerini söyledi ve yeni pilotlar da tamamen buna göre şekillendiler. Eski pilotlar ise bu şekle girmek zorunda kaldılar. Fernando, Kimi, Jenson hala pistteyken 1990’lı yılların araçları ile yapılacak bir yarışın sonuçlarını görmeyi çok isterdim. Kimin kazandığının önemi yok. Sadece yeni yetme genç pilotların o kokpitlerde ne hissedeceğini ve neler yapabileceğini bilmek isterdim.
Yakın mücadele demişken; hiç WTCC serilerini izler misiniz? Bu seri bize yakın mücadeleyi ve viraja nasıl sığılacağını gerçekten öğretebilir. Tabi bir de çamurluk ve tamponlar kırık dökükken araçların nasıl göründüğünü. Yukarıdaki fotoğrafın şov değil de 2015 Moskova yarışının son turlarındaki mücadele olduğunu kimse söylemedi, değil mi?
Dahası buraya gelen pilotlar ölene kadar burada kalacaklar sanki. Gabriele Tarquini 1962 doğumlu, hala kokpitinde oturuyor. Yvan Muller 1969 doğumlu, Tom Coronel 1972 doğumlu, eski gazeteci. Bakın gördünüz mü, gazeteci. Yani aslında bizim aramızdaki muhasebecilerin de bir WTCC aracının kokpitinde oturmasını direk mümkün kılan bir adam gibi görünüyor. Bundan bahsetmişken 1965 doğumlu Aytaç Biter 2008 WTCC’de 4, 2010 ve 2012’de ETCC’de 4’er yarışa katılmış. Yine 2012’de Barcelona 24 saat yarışında takımının 4.’lüğü bulunuyor.
Yani hanımlar beyler; binek otomobil serileri, açık tekerlekli tek koltuk serilerinden daha ulaşılabilir durumda ve birileriyle mücadele hissi daha yüksek.
Formula 1 araçlarını bu seviyeye ‘yükseltmek’ mümkün müdür? Ufak temaslarda hemen kırılmasını engellemek çok mu zordur? Lastikler daha sağlam, pilotlar daha cesur olsa?