Maserati, prestij, farklılık ve hız duygularını insana hissettiren bir marka. Peki neden bu markayı da diğer rakipleri gibi pistlerde görmeyelim?
1914 yılında, 4 kardeşin bir araya gelmesi ile İtalya'da kurulan şirket, 3 çatallı mızrak logosu ile 1926'da toplam 11 adet üretilen Maserati Tipo 26'yı çıkarır. Aynı yıl Alfieri Maserati, bizzat yarıştığı Targa Florio'sunu kazanarak dikkatleri üzerine çekmeyi başarır.
1929'da Tripoli Grand Prix galibiyetini, Borzacchini'nin iki motoru birleştirerek yaptığı V16 otomobille Dünya Hız Rekoru'nu kırması izler. Ortalama hızı 246 km/s olan Maserati bu rekoru 8 yıl elinde tutar ve böylece satışlar patlar.
Şirket, 1931'de Maserati Tipo 8C 2800 ile Monza'yı kazanır.
1933’de Nuvolari'nin kullandığı Maserati Tipo 8C 2800 art arda birincilikler kazanır.
1939'da kurallar değişir ve Maserati Tipo 8CTF yaratılır. Fakat şirket, aynı yıl Orsi ailesine satılır. Yeni baş mühendisi ise Alberto Massimino olur.
1939'da üretilmeye başlanan Maserati Tipo 4CL ilk galibiyetini 1946'da alır ve aynı yıl 2 Grand Prix daha kazanır.
1947'de Maserati A6G 2000 Berlinetta adıyla yarışan ve savaş sonrası Pininfarina'nın el atmasıyla ortaya çıkan otomobil, Maserati'nin ilk yol aracı olur.
Peki ya günümüzde? Sporun cezbedici tarafının azaldığı tartışma konusu haline getirilmişken, böylesine güzel ve hızlı araçlar tasarlayan bir firmayı pistlerde tekrar kıyasıya yarışırken görmeyi kim istemez!
Bu fikir ile yola çıktığım ve Maserati MC12'nin reklerinden ilham alarak hazırladığım Maserati 2020 “Sporun Gelecekteki Hayali” konsepti.
Olcay Tuncay Karabulut
tr.motorsport.com