2012 Formula 1 sezonunun iki yarış kazanan ilk ismi olmaya çok yakın olan ve bana kalırsa gridin en iyi pilotları Sebastian Vettel, Lewis Hamilton ve Fernando Alonso yarınki yarışa ilk üç sırada başlayacak. Sebastian Vettel’in, neredeyse mükemmel bir turla pol pozisyonu aldığı Kanada GP’sinde, Hamilton cuma günkü antrenman turlarında yakaladığı sürate ulaşamayarak ikinci olurken, Alonso, Ferrari’nin artık üst gruba yetiştiğini kanıtlayan bir üçüncülük aldı. Yarınki yarışın galibini de bu üç pilotun arasındaki mücadele belirleyecek bana kalırsa.
Q1
Yumuşak lastikler ile süper yumuşak lastikler arasında 0,4-0,7 saniye olması sebebiyle sıralama turlarının bu seansında aslında büyük takımların, süper yumuşak lastikleri kullanmadan bir sonraki seansa geçmelerini beklerdik, ancak grid birbirine öyle yakın ki, içlerinden biri süper yumuşak lastiğe geçtiği anda diğerleri de geçmek zorunda kalıyorlar. Q1′de de McLaren’ler dahil olmak üzere neredeyse tüm grid süper yumuşak lastiği kullandı. Yalnızca Red Bull ve Mercedes’ler yumuşak lastiği kullanarak Q2′e kalmayı başardılar. Aslında perşembenin gelişini çarşambadan görebiliyoruz bu seansta. Vettel, yumuşak lastiği kullanmasına rağmen Q1′in en hızlı ismi. Ardından süper yumuşak lastikleri kullanan McLaren’ler geldi. Sonra da bir diğer yumuşak lastikli pilot, Schumacher. Williams ve Force India ön grupta sürpriz yapabilecek takımlar olarak görünürken, Toro Rosso’dan Vernge, yalnızca Q1′de elenmekle kalmadı, iki Caterham’a da geçildi. Ricciardo’nun 1 saniye gerisinde kalması da Marko’nun gözündeki yerini sarsacaktır. Bir alkış da, takım arkadaşı Karthikeyan’a 1 saniye fark atıp iki Marussia’yı geride bırakan de la Rosa’ya.
Q2
Dört büyük takımın, ikişer pilotuyla ilk 10′a girmeyi başardığı bu seansın sürpriz sayılacak ismi Maldonado oldu. Birinci sektörde en hızlı zamanı yaptığı (öyle ki Hamilton’ın en hızlı S1 derecesinden bile daha iyiydi) turun son virajında şampiyonlar duvarına çarparak oldukça hızlı görünen ve onu rahatlıkla Q3′e çıkaracağını düşündüğüm turunu dağıtmış oldu. İspanya’da kazandıktan sonra, önce Monaco’da ve şimdi de Kanada’da bize dengesiz tarafını gösteriyor Maldonado. Hızlı olduğu zaman gerçekten hızlı, ancak kaza yapmaya yatkınlığı onu iyi ve büyük bir pilot yapamayacak. Senna da Williams’ı olması gerektiği yere taşıyabilecek bir sürücü değil. Takım, Bottas alternatfini ciddi ciddi düşünmeye başlayacaktır. Sauber, pist sıcaklığının artması sebebiyle yine tek tur performansını gösteremezken, bu hafta sonunun ciddi geliştirme gösteren takımı Force India, di Resta’yla Q3′e kalabilmeyi başardı. Sauber gibi hayal kırıklığı yaratan bir diğer takım da Lotus. Hava sıcaklığı onların istediği gibi artmış olmasına rağmen, sıralama seansları boyunca ön gruba yakın olduklarını belirten en ufak bir işaret göstermediler. Raikkonen şanzıman sorunu yaşadığı için istediği turu atamayıp elenirken, Grosjean bir kez daha Q3′e kaldı. Şu âna kadar her yarışta Q3′e kalmayı başaran Grosjean, Raikkonen’e karşı da 6-1′lik bir sıralama üstünlüğüne sahip.
Q3
Pist sıcaklığının cumaya göre yükseldiği ancak Q1′e göre az da olsa düştüğü bu seansın tek yıldızı bana kalırsa Sebastian Vettel’di. İlk hızlı turunu atıp pistte kalabilir ve o turuyla bile pol pozisyonunu kazanabilirdi. Q2′de 17 pilotun 1 saniye içinde sıralandığı bir dünyada Vettel’in, pol pozisyonunu 0,3 saniye farkla alması bu yüzden çok önemli. McLaren, pist sıcaklığının yükselmesiyle birlikte cuma günkü performanslarına erişemediler. Button, vites kutusu sorunuyla zaten cumayı tamamen esgeçmişti, ancak serbest antrenmanlarda oldukça hızlı görünen Hamilton, asıl önemli olan anda süratini tek bir noktaya toplayamadı. Özellikle ilk ve son sektör, McLaren’in (Hamilton), Red Bull’a (Vettel) kaybettiği sektörler oldu. Hamilton, ikinci sektörde en iyi zamanı kaydederken, Vettel son sektörde rakiplerine ciddi bir fark attı. Hız tuzağı değerlerine baktığınızda Red Bull pilotlarının son iki sırada yer almış olması, birinci ve ikinci sektördeki iyi derecelerin, düzlüklerden kaynaklanmadığını gösteriyor. Burada farkı Vettel yaratıyor. Son sektörde yer alan hairpin (U viraj) ve meşhur 14. virajdaki şikan, Alman pilotun fark yarattığı yerler. Neden Red Bull’un demiyorum, zira bu son sektörde Vettel’in derecesi 29,544s iken, Webber’in derecesi 29,800s.
Alonso, Ferrari’nin son güncellemeleriyle birlikte sıralama performansını yükseltti yükseltmesine, ama henüz pol için yarışacak düzeyde değil. Massa, yavaş yavaş kendine gelirken, Mercedes’in burada pol pozisyonu için mücadele verememesi de biraz şaşırtıcı oldu açıkçası. Rosberg, FP3′e katılamadığı için bir parça ayar problemi yaşamış olabilir. Schumacher de Q1 ve Q2′de oldukça rekabetçi görünürken, Q3′te takımın hatası nedeniyle rekabetçi bir tur atamadı. Şuradaki derecelere baktığınızda, Schumacher’in en iyi sektörlerini birleştirdiğinizde 5.’lik mümkün görünüyor. Son turuna da ilk sektörde kendi derecesini geliştirerek başlamıştı, o nedenle 4.’lük için önemli bir şansı vardı. Peki ne oldu da turunu yarım bıraktı? Alman pilotun ağzından durum şöyle: “Q1 ve Q2′de her şey mükemmeldi. Q3′te önce tek hızlı tur attık, işe yaramayınca ikinci hızlı turumuzda iki tur atalım dedik. İlk turdan sonra ikinci ve asıl hızlı turuma başladığımda takım telsizden bana, ‘Geç kaldın,’ dedi, oysa ben yeşil ışıkları görmüştüm. O yüzden ne olduğunu anlayamadım. Çizgiyi yeşil ışıktayken geçmiştim, tam zamanında geçmiştim, ama işte…”
Bu sene Lewis Hamilton ile Michael Schumacher’in başına gelenler biraz fazla oldu sanırım. Her iki sürücü de takımın hataları yüzünden önemli puanlar kaybettiler. Ferrari de sadece Alonso ile mücadele etmeye çalışınca, Red Bull ortaya en iyi takım olarak çıkıyor bana kalırsa. Hem Vettel hem de Webber’le yarış kazanarak, gridde iki sürücüsüyle de yarış kazanan tek takım olan Red Bull, bu hafta başlamadan iki ayrı FiA kuralıyla hem tabanında hem da lastik cantlarında iki değişikliğe gitmek zorunda kalmasına rağmen, çizgisini ve süratini bozmadan işini yapmaya devam ediyor. Red Bull’u alkışlamamak ve geldikleri noktayı takdir etmemek mümkün değil. Geçen yılki süper hızlı aracın ardından bu seneye bu avantajla başlamamalarına rağmen, istikrarlı bir şekilde yarışarak puanları alıyorlar ve yollarına devam ediyorlar. Şampiyona şu anda elbette çok açık, ancak Vettel ve Red Bull bu şekilde istikrarı koruyabilirlerse -lastiklerin artık yavaş yavaş çözülmeye başlandığının sezildiği bu dönemde-, şampiyonluk için en güçlü adaylarımdır.
Ali Ünal