Bahadır Özdemir, Lotus'un bu hafta sonu 500. yarışına çıkacağı Monaco Grand Prix'sini yazdı.
Monaco GP her zaman özel bir yarıştır. Pahalı yatları, zengin insanları, ünlüler geçidini veya yarışı çatıdaki havuzda izleyen bikinili kızları bir kenara koyarsak; Monaco GP’nin Formula 1 tarihinin en eski yarışlarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Monaco Pisti’nin en önemli özelliği, sokak yarışı olması. Dar yollar geçişi zorlaştırsa da, becerikli pilotların geçiş yaptıklarını her zaman görebiliriz. Ayrton Senna üst üste beş, toplamda da altı kez burada zafere ulaştı. 1984’teki zaferine ise Fransız lobisi izin vermemiş ve yarıda kalan yarışı Alain Prost kazanmıştı.
Bu hafta sonu yine bir Monaco Yarışı’yla karşılaşacağız. Bu seferki biraz özel olacak. Bu sezon Raikkonen ve Grosjean’le müthiş bir başlangıç yapan Lotus, 2012 Monaco GP ile 500. yarışına çıkacak. Geçmişte Toleman, Benetton, Renault isimleriyle F1’e katılan Lotus için bu yarış oldukça önemli. Özel bir logo ve pilotlara özel kask bile hazırlandı. Senna’nın ilk senesinde Toleman’la 1984’te malum Monaco GP’sinde ikincilik kazanması, hem takım hem de Senna için büyük bir başarıydı. İki taraf da ilk kez podyumda yer almıştı. İşte Lotus, biraz da bunun etkisi ve “ruhu”yla haftasonu yarışacak.
Gride baktığımızda, dört takımın şimdiye kadar 500 yarışın üstünde olduklarını görüyoruz. Bunlar Ferrari, McLaren Mercedes, Williams ve Mercedes GP. Ancak bu takımların 500. yarış maceraları çok da iyi geçmemişti. 1950’den beri Formula 1’in içinde yer alan Ferrari, 1992 Macaristan GP ile 500. kez yarışmayı başardı. Ancak Jean Alesi ve Ivan Capelli’nin Ferrari’leri istenilen sonucu alamadı. Damon Hill’in son kez yarıştığı, Nigel Mansell’in şampiyonluğu garantilediği Macaristan’da, Jean Alesi spin atarak yol dışına çıkmış ve yarıştan elenmişti. Capelli ise tur yemesine rağmen 6. olarak 1 puan alabilmişti.
Bir başka 500’lük ise McLaren Mercedes. 2000’de Kanada’daki yarışta 5. kez dalya demişlerdi. Yağmurun, yarışın ortasında bütün planları alt üst ettiği, Schumacher de dahil olmak üzere pek çok pilotun yolda durmakta zorlandığı yarışta, McLaren pilotu David Coulthard, spin attıktan sonra toparlayamamış ve yarışı altıncı Jarno Trulli’nin hemen arkasında bitirerek puan alamamıştı. Fin pilot Mika Hakkinen’se, bir önceki Monaco GP’deki gibi kötü bir yarış çıkarıp 4. olabilmişti.
Eğer Mercedes GP’nin köklerine inersek; Tyrell, BAR, Honda, Brawn isimlerini görebiliriz. İşte bu köklere dayanarak, Mercedes’in ismi BAR’ken katıldığı 2002 Japonya GP’sini 500. yarıştan sayabiliriz. BAR pilotlarından Jacques Villeneuve, aynı Ralf Schumacher ve Giancarlo Fisichella gibi motor patlatarak yarışı tamamlayamamış, diğer pilot Olivier Panis ise mekanik arızadan dolayı yarışa erkenden veda etmişti. Ferrari’nin domine ettiği yıllarda, BAR da önemsiz bir parça olarak bulunuyordu zaten.
Son 500’ü gören takım ise Williams. 1978’den beri Formula 1 dünyasında yer alan ve büyük bir saygınlığı bulunan Williams, 2008 İtalya GP’sinde 500. yarışına çıkmıştı. Pilotları Niko Rosberg oldukça iyi bir performans gösterip sıralama turlarında 5. olsa da, yarışta aynı performansı gösterememiş ve yarışı 14. sırada tamamlamıştı. Japon pilot Kazuki Nakajima ise etkisizdi ve 12. sırada yarışı bitirmişti.
500’ün, takımlara pek de uğurlu geldiği söylenemez. Ancak Lotus’un şu anki konumuna bakarsak, yukarıda anlattığım diğer takımlara göre oldukça üstün ve avantajlı yanları var (Belki 2000 McLaren’i ayrı yere koymamız gerek). O yüzden ben iki pilotun da Monaco’da yukarıları zorlayacak bir yarışa imza atacaklarını düşünüyorum. Bundan sonra 500’e en yakın takım ise, kökleri Minardi’ye dayanan, Toro Rosso. Minardi’yi de sayarsak 459 yarış çıkardılar.
Fabrika takımlarının bu tip rekorları kırması ne kadar hoş olsa da; Frank Williams ve Peter Sauber gibi bu spora pek çok şey vermiş olan adamların takımlarının bu rekorları kırması bence çok daha anlamlı.