Formula 1 dünyadaki en değerli spor organizasyonlarından biri ve artık yeni bir sahibi var. Liberty Media Corporation tarafından satın alınan F1'in gideceği yolu göreceğiz, ancak F1'i buraya getiren ya da olumlu/olumsuz büyük etki bırakan isimleri sizler için şöyle bir hatırlayalım istedik. Yöneticiler, takım sahipleri ve pilotlardan F1'in zaman çizgisindeki o kırılma anlarının mimarlarına göz gezdirelim.
Jean-Marie Balestre
Özellikle Senna belgeselini izleyenler, Balestre'ın çok popüler bir insan olmadığını gayet iyi bilirler. İkinci Dünya Savaşı sırasındaki tartışmalı durumları, kariyerinde her zaman başını ağrıtan unsurlardandı. Kötü şöhretini bir kenara bırakalım ve Balestre'ın iz bırakan işlerine bakalım. Önce Fransa'nın otomobil sporları federasyonu başkanı olan Balestre, ardından FIA'nın Uluslararası Spor Konseyi başkanlığına geldi ve FISA'nın kurulmasına önayak oldu. 1980'lerin başındaki FISA-FOCA savaşında spor ayrılmanın eşiğine geldi, ancak bu soğuk savaşın karşı tarafındaki Bernie Ecclestone ile ilk Concorde Anlaşması'nı imzalayan Balestre, F1'in kendi yayın haklarına sahip olduğu o dönemin başlangıcına imzasını atmış oldu. Çok sevilen biri değildi, ama o imza F1'in seyrini değiştirdi. Balestre ayrıca sporun daha güvenli hale gelmesi için çarpışma testlerine ciddi önem veriyordu.
Bernie Ecclestone
Kötü şöhretten bahsetmişken, Formula 1'i bir dünya devi haline getiren, fakat son zamanlarda gerçeklikten ve izleyici kitlesinden pek uzak kalmış Bernie Ecclestone hakkında görüşler çeşitli. 1963'teki Büyük Tren Soygunu'ndaki şoförlerden biri olduğu iddia edilen Ecclestone, kısa bir dönem yarışmayı denedi, ancak başarılı değildi. Ardından Brabham takımının sahibi oldu ve en sonunda da Formula 1'in yayın haklarını satın alan o anlaşmayı imzaladı. Sonrasını hepimiz biliyoruz, F1 yükselişe geçerek bir dünya sporu oldu, bir yandan Bernie'nin pek çok sorgulanabilir davranışına da tahammül etmek zorunda kaldık. Ecclestone'ın F1'in satışı sonrası ne kadar kalacağı belli değil, ancak F1 tarihine en çok etki eden isimlerden biri olduğu açık.
Enzo Ferrari
Henry Ford, "pazar günü kazan, pazartesi sat" mantalitesi ile motorsporlarında yer alıyordu. Enzo Ferrari ise pazar günü yarışabilmek için otomobillerini satıyordu. Formula 1'in en köklü takımı Ferrari, 1930'larda bir Alfa Romeo takımı olarak hayatına başladığından beri kendi ayakları üzerinde duran, başını derde sokup ailesine zarar geldiğinde dahi motorsporları sevdasından uzaklaşmayan bir adamdı Enzo Ferrari. Il Commendatore, Formula 1'in değişmez sabiti olan Ferrari'yi bir dünya markası haline getirdi, bu sayede de Formula 1'in prestijini ve marka değerini koruyan en önemli takım haline geldi. TV gelirlerinden Ferrari'nin özel bir pay alması, Enzo Ferrari'nin bu özel çabalarının meyvesi.
Colin Chapman
Yenilikçi, meraklı, öncü. Efsanevi Lotus takımının patronu ve Lotus markasının kurucusu Colin Chapman, Formula 1'de aerodinaminin, hafif araçların, monokok şasinin ve pek çok günümüzde prensip olarak korunan değişimin öncüsü oldu. İlk kez otomobillerin üzerine sponsorluk alan takım da Chapman'ın Lotus'uydu. Yeniliklerini araç güvenliğinin bir parça önüne koyan Colin Chapman, bu anlamda bir bilim adamı gibi düşünülebilir. Jochen Rindt'in Chapman'a yazdığı mektubu mutlaka okumanız tavsiye edilir.
Sir Jack Brabham
Hem bir pilot, hem de bir takım patronu olarak F1'e iz bırakan Sir Jack Brabham, kendi adını taşıyan araçla yarış kazanan ve şampiyon olan tek pilot. Ron Tauranac ile birlikte kurdukları Brabham takımı, 4 pilotlar, 2 takımlar şampiyonluğu kazandı. Takım yöneticiliği ve pilotluğu aynı anda başarılı bir şekilde yürütebilen nadir isimlerden olan Brabham, belki Bruce McLaren'i erkenden kaybetmesek kendi takımıyla şampiyonluk yaşayan tek pilot olmayabilirdi.
Sir Jackie Stewart
Formula 1, 50 yıl öncesine göre güvenlik açısından oldukça ileride bir spor. Bunun en önemli sebeplerinden biri ise İskoç efsane Stewart. Dokuz yıllık yarış kariyeri boyunca 50'den fazla arkadaşını kaybeden Stewart, yıllardır Formula 1'in daha güvenli olması için en çok çaba sarfeden pilot. Üç kez dünya şampiyonu Sir Jackie, aynı zamanda emekli olan pilotlar için de yorumculuk ve otomobil markalarıyla birlikte araç geliştirme gibi pek çok ek işin de öncülerinden oldu.
Michael Schumacher
Formula 1 pilotu kavramını gerçek bir sporcu, üst düzey bir atlet seviyesine çeken adam, Michael Schumacher'di. Onun bu listede bulunmasının sebebi başarıları değil, zira en başta da söylediğimiz gibi bu listenin kriterleri farklı. Schumi, 1990'ları bitirirken fit pilot devrini de kapatıp, atlet pilot devrini açan isim oldu. İyi işleyen bir makine gibi tüm Ferrari takımını ayağa kaldıran ortaklığın en önemli parçası olan Schumacher, günümüzde rahatlıkla triatlonda mücadele verebilen, boynunda ceviz kırabilen, bir savaş pilotu kadar keskin reflekslere sahip olunan standardı Formula 1'e kazandırdı.
Max Verstappen
Yineleyelim, başarıdan bahsetmiyoruz. Nitekim Verstappen'in geleceği parlak görünse de, henüz tam anlamıyla başarı elde ettiğini söyleyemeyiz. Ama Max, Formula 1'de yarış kazanan en genç pilot olduğunda önemli bir algıyı değiştirdi. 1950'lerde 40 yaş üstü pilotların yarış kazandığı, daha sonra önce 30'lu yaşlara, sonra da 20'li yaşlara inen kazanma çıtasını 18'e kadar indirdi. Yeni nesil pilotlar çok daha genç yaşta spora katılıyor, artık 19-20 yaşında pilotları görmek bizi ciddi anlamda şaşırtmayacak. Bir süredir bu yaşlarda pilotları zaten F1'de görüyorduk, ama Max Verstappen bize doğru araçta olduklarında bu gençlerin gelir gelmez kazanabileceğini gösterdi. Bu, Formula 1'in pilot yaşı algısını değiştirebilecek çok önemli br gelişme, ve geleceğin genç yıldızları Hollandalı'ya teşekkür edecekler.