“Ama’dan önce söylenen sözlerin hiçbir değeri yoktur” şeklinde bir önerme vardır, geçerliliği halen tartışılmaya da devam ediliyor. Köşe yazımın bu bölümünün başlığındaki ‘ama’ tam olarak bu önerme üzerine kurulu diyemem, ama öyle.
Bildiğiniz üzere İngiltere GP’yi geride bıraktık ve ‘son zamanlarda Silverstone’da koşulan her F1 yarışı gibi burayı da Mercedes kazandı’ demeye hazırlanırken, bu lafı yüzümüze bir tokat gibi geri çarpan bir Ferrari ile karşılaştık.
Ferrari’nin burada gerçekten sorunlar yaşamasını bekliyorduk, hatta kendileri de bundan emin konuşuyordu. Hatırlayalım;
Takım patronu Maurizio Arrivabene: “Kağıt üzerinde Silverstone bizim için oldukça zor. Aerodinami çok önemli ve bizim için zor bir yarış olacak, bu yüzden odaklanmış kalmalıyız. Silverstone’da genellikle en iyi olmayız, bu yüzden Mercedes’in orada favori olacağını düşünüyorum.”
Sebastian Vettel: “Onların [Mercedes] büyüsünü kırmayı deniyoruz, elbette geçmiş yıllarda da denedik ve burada bazı noktalarda oldukça başarılı olduk. Burada çok güçlü oldukları bir gerçek ve onların yarış çok güçlü olmalarını bekliyoruz. Ancak umarım orada olabilir ve umarım yakın olabiliriz. Bu çok iyi bir haber olurdu.”
Yarış sonucunu hepimiz biliyoruz. Peki Ferrari Silverstone’da güçlü olmayı nasıl başardı? Şampiyonluğun favorisi olmak için hangi engellerin üstesinden geldi? Peki bu hızını koruyabilecek mi?
Bu yazıda bunları inceliyorum.
Pist karakteristiği ve güncellemeler
Silverstone, yapı olarak ortanın üstü bir aerodinami isterken aero verimliliğin de önemli olduğu bir yer. Motor gücünün verimli olarak yere aktarılabilmesinin önem kazandığı bir yer olmasından dolayı hibrid döneminde Mercedes’in üstün başarılar elde edebildiği bir yer.
İstatistikler de bunu açıkça gösteriyor. 2013’ten bu yana üst üste beş kez Mercedes galibiyeti görüyoruz.
Ferrari aracı ise temel olarak bu pistte çok rekabetçi olamıyor. Scuderia, Silverstone’da en son 2011’de Fernando Alonso ile kazandı ve ondan önceki zafer de 2007’de Kimi Raikkonen ile gelmişti.
Ancak Scuderia bu sezon çok agresif bir güncelleme programı yürütüyor ve bu heyecan dahilinde zaman zaman kuralların sınırlarını bile aşabiliyor. Mercedes’in Silverstone’a getirmeyi planladığı, ancak parçalar çabuk üretilince Avusturya’da gördüğümüz güncellemesinin ardından Ferrari’den çok fazla şey duyulmaması endişe vericiydi.
Takım bir kez daha bizi şaşırttı ve Hamilton’ın deyimiyle ‘0.3 saniye buldukları’ bir güncelleme ile piste geldiler. Bu güncellemenin çalıştığını son antrenmandan itibaren gördük ve iki Ferrari pilotu sıralamalarda ilk iki sırayı kendi hatalarıyla kaybetti. Hamilton’ın attığı olağanüstü denebilecek turu da unutmamak gerekiyor.
Ancak bunlar yeterli değildi.
Lastikler
Pirelli bu sezon lastik hamurlarını bir adım yumuşattı ve bunun Ferrari aracının karakteristiğine daha iyi uyacağı en başından bu yana biliniyordu. Ancak takım sezon öncesi testlerde bazı sorunlar yaşadı.
Barselona pisti testlerden kısa bir süre önce yeniden asfaltlanmıştı ve yeni asfalt, yüksek tutunma oranı ve pürüzsüzlüğüyle birlikte lastiklerin yüzeylerini aşırı ısıtıyordu. Takımlar, zaman zaman kar tanelerinin bile düştüğü soğuk havada bile bu lastiklerin aşırı ısındığını görerek bir şok geçirdiler.
Lastik tedarikçisi Pirelli ise yarışın yapılacağı bahar aylarında bu lastiklerin asla dayanmayacağının farkına varmıştı ve takımların da onayıyla birlikte bu sezon yüzeyi yenilenen üç piste daha ince hamura sahip lastikler getirmeye karar verdi. Bu pistler Barselona, Paul Ricard ve Silverstone’du.
0.4 mm daha ince hamura sahip bu lastikler, yüzey sıcaklığını iç destek karkasına daha iyi iletebiliyorlardı ve sıcaklık dengesinin sağlanması ile birlikte soyulma sorunları da büyük oranda azalıyordu.
İspanya GP’de Ferrari araçlarının bu inceltilmiş lastikleri çalıştırmakta büyük sorunlar yaşadıklarını gördük. Aslında pist Ferrari aracının karakteristiğine uyuyordu, ancak bir türlü gerekli sıcaklığa ulaştıramadıkları lastikler ile sürekli kayma sorunları yaşıyorlardı. Bu sorun yarışta da devam etti ve lastikleri çok iyi kullanmayı başaran Mercedes’in rahat bir duble yaptığını gördük.
Başlarda suçu lastiklere atan Vettel, yarışın ardından yapılan sezon içi testlerde normal lastiklerin daha da fazla aşındığına şahit olduktan sonra bir hata yaptıklarını kabul etmek zorunda kalmıştı.
Fransa GP’de de benzer bir performansın ardından herkes Ferrari’nin Silverstone’da da düşmesini bekliyordu. Ancak takım ikinci antrenmandan itibaren ince hamurlu bu lastikleri çok iyi kullanmaya başladığını gösterdi ve hepimizi şaşırttı. Üstelik bu lastikler, Ferrari’nin hiçbir zaman iyi kullanamadığı sert hamurlardı.
Sebastian Vettel’in İngiltere GP’de gelen zaferinin önemli bir kısmı da bu gelişim oldu.
Ancak şasi ve lastik performansı bu kadar yakın bir sezonda yarış kazanmak için yeterli olmayabilirdi.
Strateji gelişimi
Strateji kullanımında tarihi bir beceriksizliğe sahip olan Ferrari, sezonun ilk yarışında doğru bir strateji ile neler elde edilebileceğini görmüş olmalıydı. Çin’de ise bundan hiçbir ders almadıkları ortaya çıktı.
Strateji ile sorunu olan sadece Ferrari değildi, Mercedes takımı da uzun süren bir baskınlık yaşadıklarından dolayı gerçek anlamda stratejiye çok az ihtiyaç duymuşlardı ve bu konuda paslandıklarını zaman zaman gösteriyorlardı.
İspanya GP’de Ferrari, VSC altında Vettel’i pite almaya karar vererek büyük bir hata yapmış ve pilotunun dördüncülükte takılı kalmasına neden olmuştu. Mercedes’in Avusturya GP’de yaptığı strateji hatası kendilerine pahalıya patlamıştı.
Her iki takım da Red Bull’un uzun zamandır sahip olduğu strateji kabiliyetine sahip değildi ve denkleme yeni eklenen sanal güvenlik aracı (VSC) değişkeni karşısında doğru kararı vermekte zorlanıyorlardı.
Scuderia ise uzun bir aradan sonra İngiltere GP’de strateji konusunda doğru bir karar verdi ve güvenlik aracı altında Mercedes’ler dışarıda kalırken Red Bull pilotları gibi pite gelerek yeni lastiklere geçtiler. Böylece olası bir lastik sorununun üstesinden geldiler ve rahat geçişler yaparak iki araçla da podyuma çıkabildiler.
Görünen o ki Ferrari, bu sezon dersine çok iyi çalışmış ve ana rakipleri Mercedes’i her alanda yenebileceklerini gösterdiler.
En kötü olmaları beklenen Silverstone’da bile bu kadar iyi performans göstermeleri, bu sezon şampiyonluğun açık favorisi olduklarını kanıtladı. Burada bile yendikleri Mercedes’i, sezonun geri kalan yarışlarında hayli hayli yenebilecek, en kötü ihtimalle denk olabilecek durumda görünüyorlar.
Ama, önlerinde son bir endişe daha var…
Ama…
Geldik zurnanın zırt dediği yere. Ne demiştik: “Ama’dan önce söylenen sözlerin hiçbir değeri yoktur”
Ferrari’nin son birkaç yıldır sahip olduğu ve başlarına zaman zaman dertler açan tek bir sorunları var: pilot hataları.
2017 sezonunda şampiyonlukları Mercedes’e kaptırmalarına yardımcı olan pilot hatalarını hatırlayın. Vettel’in Bakü’deki o gereksiz hareketi, Singapur’daki hatalı kalkışın ardından yaptığı agresif manevrasıyla büyük bir kazayı tetiklemesi, Kimi Raikkonen ile birlikte sıralama turlarında sıklıkla yaptıkları ve kendilerine iyi pozisyonlara mal olan hatalar…
İkili bu hatalarını bu sezon da sürdürüyor. Bunlardan en göze batanları Azerbaycan’da yapılanlar. Raikkonen harika bir turla gelirken aracının kontrolünü kaybetmiş, Vettel ise son turunda hata yaparak ilk turunu geliştirememişti. Neyse ki şanslıydı ve ilk turu geçilemedi. Daha sonraki yarışlarda da, Kanada ve İngiltere GP de dahil olmak üzere bu tür hatalar görüyoruz.
Ferrari pilotlarının bu sıralama hatalarına yarışlarda yapmaya başladıkları garip hatalar da eklenmeye başladı. Fransa GP’de Vettel’in Valtteri Bottas’a çarparak ön kanadını kırarak arkalara düşmesi ikisine de büyük puanlar kaybettirmişti.
İngiltere GP’de ise bir yarışta rakibine çarptığını çok nadir gördüğümüz Raikkonen’in Hamilton’a temas ettiğini gördük.
Vettel ve Raikkonen’in, şu an emirlerine amade olan, her piste ve lastiğe çok iyi uyum sağlayabilen SF71H ile başarılı yarışlar çıkarabileceklerini bilmeleri ve büyük riskler almaktan kaçınmaları gerekiyor. Aksi halde sezon kolayca 2017’ye benzeyebilir.
Son sözler
Sezonun yarısını geride bıraktık ve Ferrari uzun bir aradan sonra şampiyonluğa hiç olmadığı kadar yakın ve bu kez rakiplerine karşı teknik olarak hiçbir eksikleri yok.
İngiltere GP itibariyle sürücüler şampiyonasında 8, üreticiler şampiyonasında ise 20 puan öndeler ve bu avantajı korumaya devam edebilecek güçleri var.
Bu sezon lastikler kendilerine çok uygun ve kullanmakta zorluk yaşadıkları özel ve sert lastikleri bile çözmeyi başardılar. Bu sezon yumuşayan hamurlar yarışları daha sakin ve lastiklere bağlı hale getirdi ve bu konuda iyi olmaları hayati bir avantaj.
Maranello’daki motor ekibi de şaşırtıcı işler çıkarmaya başladı ve geçen yıl attıkları büyük adımı bu sezon da atmaya başladılar. Azami motor gücünde, yağ yakma ile avantajını kaybeden Mercedes ile denkler ve en büyük eksikleri olan enerji yönetiminde de oldukça verimli olmayı başardılar. Karşılarına çıkabilecek tek sorun, turbo/MGU-H bölümünde yaşadıkları küçük arızalar.
Scuderia’nın şampiyonluk yolunda, Mercedes’in asla geri plana atılamayacağı bir özelliği olan güncellemeler konusunda hızlarını kaybetmemeleri gerektiği açık. Ancak bunu yapabileceklerini tekrar tekrar gösterdiler ve bu sezon hiç de pes edecek gibi görünmüyorlar.
Sıralama turlarının öneminin tekrar arttığı ve çok yakın performanslar nedeniyle stratejilerin de önem kazandığı sezonda Ferrari’nin bu alanlarda hata yapma lüksü çok az. Sürücü hatalarının asgariye indirilmesi halen üzerlerinde çalışmaları gereken eksiklikleri gibi görünürken, küçük bir strateji kararının büyük sonuçlara yol açtığını bu sezon çok kez gördük.
Tüm bunları eksiksiz yapmaları halinde, 10 yıldan fazla aranın ardından Scuderia iki Formula 1 şampiyonluğunu elde etmeyi başaracaktır.
Kişisel temennim şampiyonlukların son yarışa kadar kalması, ancak eksiklerini gidermiş bir Ferrari bunu son yarışa bırakmayacak kadar büyük bir potansiyele sahip.
Son zamanların en çekişmeli sezonunda şampiyon kim olursa olsun, bunu gerçekten hak etmiş olacak. Güzel, çekişmeli ve bol bilinmeyenli yarışlar görmemiz dileğiyle…
###