Pirelli, 2017’de kullanılacak lastikleri geliştirmek adına takımları modifiye edilmiş araçları çalıştırmaya davet ettiğinde, Mercedes, Red Bull ve Ferrari bu testlere katılmayı kabul etti.

Büyük 3’lünün yeni ve daha geniş lastikler hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenmeye hevesli olması şaşırtıcı değildi. F1’e dönmeden önce ilk testini Toyota TF109 ile gerçekleştiren Pirelli, geliştirme programından hiçbir takımın avantaj elde etmediğinden kolay bir şekilde emin oldu.

Bununla birlikte 2013 programı için 2010 model Renault R30’un tercih edilmesi, testlerde Fransız üreticinin halefi olan Lotus’a ait bir test pilotu kullanılmasa ve her bir takıma, testlere ilişkin veriler ve raporlar sunulsa da İtalyan tedarikçinin birtakım sorularla muhatap olmasına neden oldu.

Takımlar özellikle 2012 ve 2013 yıllarında Lotus’un artan performansından şüphe duydular(Enstone merkezli ekip 2011’de 73, 2012’de 303, 2013’te ise 313 puan topladı).

2017’ye gelindiğinde Pirelli, son gelişim programı ile alakalı benzer sorulardan kaçınmaya hevesliydi fakat yeni aerodinamik düzenlemeler için daha geniş lastikler üretmenin zorluğu ile karşı karşıya kalındı. Ve bu da varolan bir araç üzerine prototipler yerleştirmenin mümkün olmadığı anlamına geliyordu.

Bu nedenle, Mercedes, Red Bull ve Ferrari’nin 2015 şasilerini daha geniş lastikler ve daha yüksek downforce seviyeleri için adapte etmesiyle modifiye edilmiş araçlar ortaya çıktı.

Tüm araçların birlikte piste çıktığı Abu Dhabi’deki son doğrulama testinden önce her bir takıma, aynı sayıda test günü ve Pirelli’nin ürün gamındaki tüm lastikleri deneme şansı verildi – tabii kendilerine hangi lastiklerin sunulduğundan bihaber olarak.

Veriler tüm takımlar arasında paylaşıldı ve rakiplerin, istedikleri taktirde testlere gözlemci gönderebileceği belirtildi. FIA aynı zamanda, testlerde kullanılan aerodinamik paketlerin yeni kuralları yansıtmaması gerektiğini şart koşarak, yüksek downforce ile çalışan modifiye araçların, 2017’deki aero geliştirmelerine doğrudan katkı sağlamasının önüne geçmeye çalıştı.

Fakat bu çabalara rağmen Ferrari’nin modifiye edilmiş araçla aerodinamik limitleri rakiplerinden daha fazla zorladığı ve İtalyan ekibin yüksek downforce seviyeli çalışmalardan daha fazla bilgi edinip bu bilgiyi 2017 aracının gelişimine taşıdığı öne sürüldü.



Ferrari testleri, Maranello’daki rüzgar tünelinde yüksek downforce ve geniş lastikler için korelasyonu doğru şekilde ayarlamak için de kullandı ve bu, hem Mercedes’in hem de Red Bull’un zorlandığı bir alan oldu.

Fakat rakip araçlara oranla daha geniş bir çalışma aralığı sunan SF70H ile Ferrari’nin bu sezonki en önemli gücü lastik yönetimi ve bu avantajı sağlayan şey, yalnızca ekibin modifiye edilmiş araçlarla test için tercih ettiği sürücüler olabilir.

Mercedes, Lewis Hamilton ve Nico Rosberg arasındaki şampiyonluk savaşı nedeniyle testlere çoğunlukla Wehrlein ile çıkarken Red Bull da test çalışmalarını genç sürücüsü Pierre Gasly ve eski F1 pilotu Sebastian Buemi ile yürüttü. Bununla birlikte Ferrari, gelişim programı için mevcut sürücüleri Sebastian Vettel ve Kimi Raikkonen’e çok fazla güveniyordu.

Hamurları test eden tüm sürücüler, özellikle 2017 spesifikasyonlarının gittikçe belirginleştiği sonraki aşamalarda, Pirelli’nin istikametiyle başa çıkabildiler. Fakat Vettel ve bir nebze olsun Raikkonen, sürece etkin bir şekilde dahil oldular, gelişim yolunu takip edebildiler ve muhtemelen bunu yönlendirdiler.

Olay hakkında konuşan Pirelli motor sporları başkanı Mario Isola, “Dört kez dünya şampiyonu bir sürücünün tecrübesi açıkça değerlidir.” dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bir sürücü bir aracı sürdüğünde, duyular ve duygulara sahiptir. Birçok sensörümüz var bu yüzden temel olarak pilotun duygularının doğru çizgide olup olmadığını kontrol edebilir veya kopyalabiliriz.”

“Pascal çok iyi bir iş çıkarıyordu, her zaman müsaitti ve bize iyi geri bildirimler sağlıyordu. Fakat Sebastian profesyonel bir sürücü ve test ettiğinde, her bir çalışmanın ardından her set hakkındaki görüşünü belirterek bize çok detaylı bilgi sağladı.”

“Diğer sürücüler de aynısını yaptı ve hiçbir detayı unutmamak için doldurmaları gereken bir formumuz vardı.”

“Açıkçası bir sürücü sevdiği lastik doğrultusunda, sizi zorlamaya çalışır. Fakat testler kördü. Bu yüzden seçtiğimiz lastiklerin onun sevip sevmediği lastikler olduğunu bilmiyordu.”



Takımların, testleri bir avantaj elde etmek için kullanmaya çalışmadıklarını düşünmek akıl almaz bir şey bu yüzden Red Bull’un programın planlandığı gibi çalışmadığını itiraf etmesi ilginçti.

Christian Horner, işleri hallettikleri, RB13’ü lastiklere uyacak şekilde ayarladıkları düşüncesine sahip oldukları ve sonrasında lastiklerin değiştiğini itiraf ettiği testlerin, ekibe zarar verdiği konusunda kararlı bir tavır gösterirken Toto Woff de testlerin yapılış şeklinden ötürü hayal kırıklığına uğrayan bir diğer isimdi.

Mercedes patronunun görüşleri şu şekilde: “Takım içi şampiyonluk mücadelesinin ortasındaydık.”

“Sürücülerin, gelecek teknoloji ve lastiklere bakarak haddinden fazla zaman harcamak yerine kendi şampiyonluk mücadelesine odaklanmak istemesi anlaşılabilir.”

“F1’de fark yaratacak sihirli değneği çok nadiren bulursunuz. Fakat bu, tüm küçük kazançları bir araya getirmekle alakalı. Belki de bu sadece bir hipotez, fakat Sebastian’ın güvenilirliği ve Pirelli’ye sağladığı geri bildirimler bir etkiye sahip olabilir.”

Yüksek downforce çalışmalarından bilgiler edinme ve bunları 2017 aracının gelişimine taşıma konusunda Ferrari’nin daha iyi bir iş çıkardığı açıkça görülüyor.

Şampiyonluk mücadelesinin birkaç puanla belirlenebileceği göz önüne alındığında, Vettel’in Pirelli testlerinden çıkardığı küçük kazançlar hayati bir fark yaratabilir.

Bu yazı Adam Cooper’ın şu makalesi esas alınarak yazılmıştır.

;;;