Formula 1 yayınları yaygın bir şekilde ücretsiz kanallardan ücretli paketlere geçiş yaptığından beri izleyici sayısı dünya genelinde düştü.

Ancak bu hazin durum sadece F1 için geçerli değil; İngiliz Premier Ligi ve Amerika Ulusal Futbol Ligi'nin izleyici rakamları da aynı dönemde düşüş yaşamış.

2020 sonuna kadar geçerli olan NFL yayın hakları için 50 milyar dolar harcanmasına rağmen, The Atlantic'in haberine göre "Amerikan futbolu reytingleri büyük oranda düştü ve bu problem yayın ağlarında yaşanmakta. Reytingler; Pazar öğleden sonraları Fox ve CBS kanallarında, Pazar geceleri NBC'de, Pazartesi geceleri de ESPN kanalında düşüş yaşamakta."

Aynı durum, futbola doymak bilmeyen İngiliz toplumu için kurulan ve İngilizlerin F1 yarışlarını izleyebilecekleri tek mecra olan Sky kanalında da yaşanmakta.

The Guardian'ın haberine göre, Sky Sports'ta yayınlanan canlı Premiership maçlarının reytingleri %20 oranında, rakip kanal BT Sport'un ücretli olarak yayınladığı Şampiyonlar Ligi'nin reytingleri ise aynı dönemde %40 düşüş yaşamış durumda.

Hal böyle iken, Formula 1'in 2018-2016 yılları arasında üçte iki oranda izleyici kaybetmesi pek şaşırtıcı değil.

F1'in ve diğer sporların izleyici sayılarının düşüşüne dair birçok teori bulunsa da, bu düşüşün 2008 yılında başladığını söyleyebiliriz. Zira bu yılda, dünyanın hala etkilerinden kurtulmaya çalıştığı küresel bir krize ve birkaç bankanın batmasına yol açan mortgage skandalları yaşanmıştı.

Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar, yükselen enflasyon ve durgun maaşlar nedeniyle çok gerekli olmayan harcamaları daha dikkatli yapmak zorunda kalmışlardı.

Aylık ödeme yapılan ücretli yayınlardan, illegal yayınlar ile kolayca kaçınılabiliyor ve bu da bahsi geçen insanlar için bu ücreti ödememenin en kolay yolu.

İnternetin gelişmesi de bu düşüşün meydana gelmesinde büyük rol oynadı. Fiber optik ağların yüksek hızlı internet erişimi sunuyor olması, insanların medyaya birçok farklı şekilde erişmelerine olanak sağladı.

Tüm bu farklı erişim olanaklarını kullanan kişiler, resmi izleyici rakamlarına dahil edilmiyor.

Milenyuma girildiğinden beri ABD'de, spor müsabakalarının önemli izleyici kitlesinin oluşturan 25 yaş altı kitlenin TV izleme rakamları %40 oranında düşmüş.

En büyük düşüş 17-24 yaş grupları arasında yaşandı ki bu grup, 2010'a kıyasla %42 oranda daha az televizyon izlemekte. 25-34 yaş arasındaki kitle ise aynı yıldan bu yana %30 daha az TV izlemekte.

The Atlantic'in, "platformların parçalanması" olarak nitelendirdiği durumun da bunda payı var fakat bu durum tüm yayın organlarında yaşanmakta.

Radyo yayınlarının yerini podcastler aldı, gazeteler ve dergiler ise online ve elektronik medyaya karşı umutsuz bir savaş vermekte ve sinema salonları da sürekli artan sinema biletleri fiyatları nedeniyle büyük müşteri kaybı yaşadı.

Hayranların birbirleriyle ve bazı durumlarda takımlarla ya da sporcularla iletişim kurabiliyor olması, TV kitlesinde düşüş yaratmamalı; aksine, geleneksel yaşam tarzı ya da eğlence programlarında olduğu gibi kitlenin artmasına yardımcı olmalı.

İngiltere'de, The X Factor ve Strictyle Come Dancing programlarının izleyicileri, sosyal medyanın aktif kullanımı sayesinde artmış durumda.

Online izleyiciler, programı izlerken telefonlarında blog okuyarak ya da diğer takipçilerle tabletleri üzerinden #hashtag'ler ile iletişim kurarak hafta sonlarında TV izleme oranlarını ikiye, üçe katladılar.

İzlenme oranlarındaki düşüşün tüm sporlarda yaşanıyor olması göz önüne alındığında, yayın hakları sahiplerinin, gençleri spora yöneltmek için farklı bir yaklaşım denemesi gerektiği görülüyor. Bu, tüm sporlar için geçerli.

Bireysel bir spora erişim sağlamak, ya da bu sporu yayınlamak için gereken ücretlerin en azından artmaması ya da düşmesi gerekiyor.

Azalmaya devam eden izleyici kitlesi için verilen mücadelelerin getirisi az olacaktır zira yeni jenerasyon, tasarruf dünyasında ve internet korsancılığının altın çağında yaşıyor ki hızlı bir internete sahip oldukça en az 10 yıldır her şeye ücretsiz erişilebiliyor.

Bu sorun için etkili çözümler bulunmalı ancak TV ağlarının ve ticari hak sahiplerinin, katılımı ve potansiyel kitleyi uzun vadede garanti altına almaları için zararına satış yapmayı da değerlendirmelerinin vakti geldi.