Merhaba değerli F1 severler!

Sezonun en güzel yarışı İngiltere GP’sinin analizi ile karşınızdayım. Müthiş bir hafta sonunu geride bıraktık. İşin en güzel yanı, iki hafta önceki Avusturya GP’si için de aynısını söylemiştim. Yani yarışlar ilerledikçe sezon keyiflenmeye başladı. Bunun nedeni, Mercedes’in rakiplerinin yavaş yavaş lastikleri anlamaya başlaması.

Önümüzdeki yarışlarda rakiplerinin Merc’e daha fazla yaklaştığını göreceğiz. Hatta Belçika, İtalya, Meksika, Amerika ve Abu Dhabi gibi pistlerde galibiyetler de alacaklardır. Sezon başından beri söylediğimi, tekrar edeyim. Aslında, özellikle ülkemizdeki pek çok F1 severin iddia ettiği gibi Mercedes bu kadar dominant değil. Ancak rakipleri çok hata yapıyor ve Mercedes de bu hataları çok iyi değerlendiren bir ekip, hepsi bu. Objektif olarak yaklaşırsak, Ferrari eline gelen fırsatları kaçırmasa, 3 yarış kazanmış olacaktı. Bahreyn, Bakü, Kanada yarışlarını Ferrari’nin alması gerekirdi. Avusturya’da da Red Bull ve Ferrari arasında geçmesi beklenen yarış, o şekilde de bitti. Red Bull aldı. Yani Ferrari hatasız bir sezon geçirse, şu anda galibiyetlerde durum Mercedes için 6 yarış, Ferrari için 3 yarış, Red Bull için de 1 yarış olacaktı. Yani bu seneki Mercedes başarısını 2000–2004 yılları arasındaki (özellikle 2002 ve 2004) Ferrari’nin baskınlığı ile aynı kefeye koymamamız lazım. Orada Ferrari erişilmezdi. Rakipleri hata yapsa da, yapmasa da Ferrari erişilmezdi.

Neyse şimdi konumuz dominasyon üzerinden bir karşılaştırma değil. Amacımız Britanya GP’sini yorumlamak. Haydi başlayalım…

Ferrari, özellikle sıralamalarda Mercedes’e nasıl bu kadar yaklaştı?

Ferrari, bir süredir rakiplerine oranla daha büyük güncellemeler getiriyor ve bu güncellemeler üzerinden denemeler yapıyor. En sonunda Avusturya’da doğru yönü bulduk dediler ve de bu konuda haklı çıktılar. Zira Ferrari yaptığı güncellemelerle, İngiltere gibi yüksek downforce isteyen bir pistte, en azından sıralama turlarında tehlike yaratacak kadar iyi bir araba yaratmayı başardı. Yani, downforce üreterek lastikleri çalıştırmak üzere yapılan güncellemeler işe yaramış gibi görünüyor. İşe yaradıklarını şu gelişmeden anlayabiliyoruz. Uzun pistlerde Ferrari’nin bir sorunu vardı. Ferrari, az downforce üreten bir araç olduğu için lastiklerinin içini ısıtamıyordu ve lastikleri çalıştıramıyordu. Bu nedenle virajlarda çok kayıyor ve bu nedenle lastiklerin yüzeyini aşırı ısıtıyordu. Özellikle çok viraja sahip uzun pistlerde son sektöre gelene kadar lastiklerin yüzeyini yakıp bitiriyordu. Dolayısıyla son sektörde sıfır yol tutuşla rakiplerine karşı çok kan kaybediyordu. Ferrari ekibi, yapılan aerodinamik güncellemelerle lastikleri daha iyi çalıştırmayı başardı. Bu sayede, Silverstone gibi 5900 metreye yakın uzunluğa ve 18 viraja sahip bir pistte bile son sektöre kadar lastiklerini hayatta tutmayı başardı. Aslında Leclerc son virajda lastiğini anlık bloke etmese, pole pozisyonu almak bile mümkün olacaktı.

Sonuç olarak yapılan aerodinamik yenilikler sayesinde Ferrari lastiklerini hayatta tutmayı başardı ve en azından sıralamada Merc’e rakip oldu.

Ancak yarış farklı bir durum. Şimdi, lastiklerin yavaş virajlarda da kaymalarını engelleyerek onları uzun süre hayatta tutacak bir süspansiyon sistemine ihtiyaç var. Zira Ferrari’den süspansiyon satın alan tüm müşteri takımların da aynı zorlukları yaşaması tesadüf değil. Sadece Alfa biraz daha iyi bir durumda. Onun da nedeni, Simone Resta gibi mükemmel bir teknik direktör, daha doğrusu direktördü. Zira Resta, önümüzdeki sene Ferrari’ye dönmek üzere Alfa Romeo’dan ayrıldı. Sezonun geri kalanı için Ferrari’nin süspansiyon güncellemelerini bekleyelim. Bir anlamda, “mekanik yol tutuşu” artıracak güncellemeleri bekleyelim. Onlar da sonuç verirse, elimizde adamakıllı bir şampiyonluk yarışı olur. Bu seneye yetişmese bile, en azından seneye…

Vettel’e neler oluyor?

Vettel, Bahreyn GP’sindeki hatası dışında, sezona çok iyi başladı. Ancak dikkatli izleyicilerin de fark ettiği üzere, son üç yarıştır büyük bir düşüş içinde. Vettel’in son 3 yarıştaki performans düşüşünü anlamak için Ferrari’nin aerodinamik güncellemelerine bakmak lazım, zira sorunun kaynağı biraz da orada. Yukarıda, güncellemelerin Ferrari’nin sorunlarını hafiflettiğinden bahsetmiştim. O halde Ferrari’ye yarayan bu güncellemeler Vettel’e neden olumsuz etki etti, onu anlamaya çalışalım.

Vettel’in pilotajının karakteristiğini sezon başında da yazmıştım. Vettel, bazı pilotların aksine arkası stabil bir araba ile rahat eder. Burundan kaymayı nispeten daha iyi yönetir. Leclerc ise tam tersi bir karakteristiğe sahip. Arkası biraz daha hafif bir araba ile yaşayabilir. Hatta ister.

Yukarıda bahsettiğim aerodinamik güncellemeler ise Ferrari’ye yaradı ama Vettel’e yaramadı. Çünkü getirilen downforce paketleri, daha çok önden kaymayı (understeer) kontrol altına almak üzerineydi. Yani güncellemeler sonucunda ön tarafa getirilen downforce, göreceli olarak arka tarafa göre daha fazla olduğu için arabanın arkası sezon başına göre biraz hafifledi. Az önce belirttiğim gibi bu tip arabalar, Vettel’in sevdiği tipte arabalar değil. Benim sıralamadan önce dost çevremde ifade ettiğim bu durumu, Vettel de aslında sonradan anlattı. Alman basınına, “Arabanın arkasını hissedemiyorum, arabaya güvenemiyorum.” dedi. Yani aslında Vettel formsuz değil, sadece arabayı istediği şekilde ayarlayamadı. Vettel için bundan sonra iki yol var: Ya arabasını istediği gibi ayarlamayı başaracak, ya da sürüş stilini arkadan kaymaya göre uyarlayacak. Başka bir yolu yok.

Hamilton, lastikleri aşırı zorlayan sürüş stilinden lastikleri, okşayan bir sürüş stiline doğru evrildi ve son 2 şampiyonluğunu da buna borçlu. Hamilton sürüşünü koşullara göre adapte ederek büyüklüğünü perçinledi. Vettel de aynısını yapmalı, yapacak yeteneği olduğunu düşünüyorum.


Britanya’da bu çocuğa yazık olduğunu (yazık edildiğini) söylemek zorundayım.

Taktik mücadeleler ve Hamilton’ın öne geçmesi

Öncelikle takım emirlerinin karşısında olduğumu ifade etmek zorundayım. Michael zamanında daha çok uygulanan bu tip emirlerin sporu kirlettiğini düşünenlerdenim. Elbette sezonun belli bir noktasından sonra, takım emirleri beklenmelidir. Ancak iki takım arkadaşı arasındaki puan farkı bu kadar azken, sezon daha çoookkk uzunken uygulanan emirler sinir bozucu bir hal alıyor. Bence, daha sezon başında Binotto’nun, “Şampiyonluk yarışında Vettel’i destekliyoruz.” açıklaması çok yersizdir. Aynı şekilde, bu yarışta Mercedes’in uyguladığı “gizli takım emri” de yersizdir. Bu tip kararlar Michael’in de, Hamilton’ın da, Vettel’in de değerini düşürür.

Elbette ki gizli takım emri uygulandı derken elimde yeterli doneler var. Ben takım tutmayan bir izleyiciyim ve bu nedenle herhangi bir takımı veya pilotu mesnetsiz bir şekilde kötülemek gibi bir bakış açım yok. O halde gelin, Mercedes’in taktiğini Toto’nun bakış açısından dinleyelim ve sonrasında da kendi yorumumuzu yazalım.

Öncelikle en sonda söyleyeceğimizi, en başta söyleyelim. Hamilton yarış temposunda Bottas’tan hızlıydı. Ancak yeni nesil arabalarla, öndeki arabadan tur başına en az 1–1,5 saniye daha hızlı olmanız lazım. Bu farkı yaratmak oldukça zor, hele de rakibiniz aynı arabadaysa. Dolayısıyla Hamilton daha hızlı olmasına rağmen rakibini geçemedi.

Yarışta Hamilton’ın neden daha hızlı olduğunu anlamak için sıralama turlarına gidelim. Hamilton, sıralama sonrasında çok önemli bir yorumda bulundu. Sıralama için uygun bir ayar yapması durumunda, yarışını riske edeceğini belirtti. Yani aslında yarışta başarılı olmak için sıralama derecemi riske attım dedi. Bottas da sıralamadaki mükemmel turuyla Hamilton’ı üzmeyi başardı. Aynı zamanda mükemmel startıyla da Hamilton’a geçit vermedi.

Şimdi Toto’nun bakış açısına gelelim. Toto, yarıştan önce her iki pilot için farklı stratejiler belirlediklerini söyledi. Bu stratejiyi pilotlara yarıştan önce anlatarak onaylarını aldık dedi. Farklı strateji uygulama gerekçesi olarak, rakiplerinin kendilerine çok yakın olmasını gösterdi. Toto, “Rakiplerin bize çok yakın görünmeleri nedeniyle her iki pilot için farklı stratejiler uygulayarak hem rakiplerin önünü kesmeyi düşündük hem de her iki pilota da kazanma şansı tanımak istedik. Çünkü farklı stratejiler uygulamasak, yarışın sonucu daha ilk turun sonunda belli olacaktı. Bottas için Medium (C2), Medium (C2), Soft (C3) öngördük. Hamilton için ise Medium (C2) ve Hard (C1), öngördük. Hamilton, sert (C1) lastik ile çok uzun bir ikinci bölüm yapmasın diye de ilk bölümü biraz uzatmasına izin verdik. O aradaki güvenlik aracı da girip Hamilton’a 7 saniye kazandırınca, Hamilton pit’ten Bottas’ın önünde çıktı. Bu şekilde Bottas daha yumuşak lastiklerle Hamilton’ın arkasına takılmak zorunda kaldı. Daha yumuşak lastiklere sahip olan ve bir pit daha yapması beklenen Bottas’ı mağdur etmiş gibi olduk.” dedi.

Toto’nun açıklamasının meali şu: Önce Bottas, sonra Hamilton pit yapacaktı. Her ne kadar Bottas’ı pit’e erken almış olsak da, Hamilton pit sonrası Bottas’ın arkasında olacaktı. Bottas da C2 lastikle önde farkı açıp kendisine fazladan pit stop yapmak için gerekli 28 saniyeyi kurtaracaktı. Ancak güvenlik aracı girince tüm planlar alt üst olmuş gibi oldu. Bottas da yanlışlıkla mağdur oldu..

Aslında ne kadar mantıklı açıklamalar. Stratejik anlamda da aslında mesnetli açıklamalar.

Fakat bu açıklamada çok temel bir yanlış var: Mercedes takımı, istisnalar dışındaki TÜM ZAMANLARDA, yani HEMEN HEMEN HER ZAMAN, her iki pilotu için aynı taktik ile piste çıkar. İstisna dediğimiz nedir; sıralamada bir pilot teknik arıza veya kaza nedeniyle ilk 10’un dışında kalırsa, farklı strateji uygulanabilir mesela. Şimdiye kadar, Mercedes’in takım emri uygulamadığını iddia etmemizin en önemli nedeni, her iki pilota aynı taktiği uygulamasıydı. Fakat bu yarışta farklı bir şey oldu. Toto ve strateji ekibi, Hamilton’ın Bottas’ı pist üzerinde geçememe ihtimaline karşı Hamilton’a farklı bir strateji sundular. Toto, “Galiba istem dışı da olsa Bottas’ı mağdur ettik. Farklı strateji uygulama konusundaki tavrımızı gözden geçireceğiz.” dedi. Sonuç olarak ilk ofsayt nokta, bu yarışa iki farklı strateji ile başlamaları oldu.

İkinci ofsayt nokta pit stratejilerinde yaşandı. Normalde Mercedes’te, ilk turu önde bitiren pilot strateji konusunda önceliğe sahiptir. Pilotun adı önemli değildir. İlk turu lider geçen önceliklidir.

Öndeki pilotun strateji önceliği, kendisini iki şekilde belli eder:

Liderin ilk avantajı pit’e girişlerde önceliğe sahip olmasıdır. Mercedes’te her zaman lider pilot önce pit’e girer. Arkadaki pilotun, liderden önce pit’e alınarak “undercut” yapması ve lideri zorlaması ve hatta geçmesi istenmez. Bu, lidere haksızlıktır. Fakat bu kuralın bir istisnası vardır. Eğer arkadaki pilot, diğer takımlar tarafından bir “undercut” ile baskı altına alınırsa, nadiren ikinci pilot önce pit’e alınabilir. Bunu Çin’deki ilk pit’ler sırasında görmüştük. Çin’de, üçüncü sıradaki Vettel, ikinci sıradaki Bottas’ı undercut ile baskı altına alınca, Mercedes Bottas’ı anında pit’e aldı. Aslında öncelik Hamilton’daydı. Hatta Hamilton ilk pit kendi hakkı olduğu için hemen telsizden homurdandı. Ama önemli olan takımın çıkarı olduğu için Hamilton’ın homurdanmasını kimse dikkate almadı. Sonuç olarak liderin ilk avantajı, arka sıradaki takım arkadaşının “undercut” yapmasının takımca kısıtlanmasıdır.

Pit’ler sırasında lider pilotun ikinci stratejik avantajı ise arkadaki pilota “overcut” şansı tanınmamasıdır. Yani ilk pilot pit’e girdikten bir tur sonra arkadaki pilot da pit’e alınır. Yani arkadaki pilotun ilk bölümü uzatıp, lidere “overcut” yapmasına izin verilmez.

Toto’nun ikinci defa ofsayta düştüğü nokta ise burası. Mercedes, Bottas’ı, 16’ncı turda pit’e aldı. Normal koşullarda, Hamilton da 17’nci turda pit’e alınmalıydı. Ancak Hamilton dışarıda bırakıldı. Önü açılan Hamilton hemen “en hızlı tur zamanını” yaptı. Orta net bir durum vardı: Hamilton’a overcut yapma fırsatı tanınmıştı. Eğer Bottas yeni lastikleri ısıtamasaydı ve biraz kötü turlar atsaydı, Hamilton overcut yapacaktı. Ama Bottas çok hızlıydı ve overcut yapmak mümkün olmadı. Bottas her şeyin farkındaydı ve elindeki yarışı vermemek için mücadele ediyordu.

Buraya bir parantez daha açmak istiyorum. Bottas’ın 16’ncı turda pit’e alınması da yanlış bir karardı. Amaç Hamilton’ın önünü açmaktı. Bir Mercedes mühendisi, “Bottas’ın lastikleri bitmişti, mecburen erkenden pit’e aldık.” dedi. Bu çok doğru bir ifade değil. Zira ilk 16 tur içinde ilk defa Bottas’ın hızlı turuna Hamilton karşılık verememişti. Fark ilk defa 1,5 saniyeye kadar açılmıştı. Lastikleri, 15’nci turda “en hızlı tur” derecesini alacak kadar iyi durumda olan bir pilotu, “lastikleri bitti” diye pit’e almayı kimseye anlatamazsınız. Lastiği biten bir pilot en hızlı turu atamaz. Aşağıdaki resimde Bottas’ın lastiklerine dikkat edelim. Yüzeyleri neredeyse pürüzsüz, pek hasarlanmış gibi bir görüntüleri de yok. Yani burada da açık bir nokta var.


Bottas’ın lastikleri halen çok iyi durumda görünüyor. Mercedes mühendisinin söylediğine inanmamak için yeterli sebeplerim var.

Yeniden Hamilton’a sağlanan stratejik avantajlara dönelim. Hamilton’ın overcut çabasının başarılı olamadığını yazmıştık. Bu durumda takımın, Hamilton’ı hemen 18’nci turda pit’e alması gerekirdi. Çünkü Hamilton, hem Bottas’a karşı, hem de arkadaki rakiplerine karşı zaman kaybetmeye başlamıştı. Ancak Mercedes, Hamilton’ı pit’e almak yerine, öne geçirmek için “B planı”nı devreye soktu. O plan da Hamilton’ı, Bottas güvenlik aracı penceresinde kaldığı sürece pistte tutmaktı. Hamilton o pencerede kaldığı sürece, bir güvenlik aracının gelmesi Hamilton’ı önde tutacaktı.

Ve beklenen şans 20’nci turda Hamilton’ın yüzüne güldü, güvenlik aracı geldi. Bottas, güvenlik aracı nedeniyle pistte yavaşça ilerlemek zorundaydı, çünkü güvenlik aracı çizgisini ikinci defa geçmişti. Bu durum Hamilton’a 7 saniye hediye etti. Hamilton pit’e girdi ve güvenlik aracının ona hediye ettiği 7 saniyelik avantaj sayesinde, Bottas’ın önünde piste çıktı.

Sonuç olarak, Hamilton’ın bu yarışı kazanması için Mercedes tarafından 3 farklı senaryo uygulandı: İlki en başta belirttiğimiz, her iki pilota farklı strateji uygulanmasıydı. İkinci senaryo, overcut yapma şansının tanınmasıydı. Üçüncü senaryo ise, overcut işe yaramamasına rağmen güvenlik aracı ihtimali nedeniyle Hamilton’ı uzun süre pistte tutmaktı.

Yarış performansı olarak, Hamilton’ın pilotajına gölge düşürmek istemiyorum. Hamilton, müthiş bir performans gösterdi. Bottas’ı turlar boyunca 1 saniyeden daha yakın bir mesafeden takip ederek, müthiş bir fiziksel dayanıklılık gösterisi yaptı. Öndeki arabayı takip etmek zor diyenlere inat, takım arkadaşını 16 turun hemen hemen tamamında 1 saniye ve altında bir mesafeden takip etti. Bu bir yetenek ve güç gösterisidir.

Yarışın sonunda da 32 turluk C1 lastiklerle, yarışın en hızlı turunu atarak bonus puanı hanesine yazdırdı. Bottas’ın 2 kademe daha yumuşak, sadece 7 tur kullanılmış C3 lastikle attığı dereceyi geçmeyi başardı. Hem de 32 turluk, C1 lastikle… Bu da bir sürat gösterisidir. Ancak izleyiciler olarak, bu süratte bir pilotun takım arkadaşını pistte yendiğini görmek istiyoruz. Gizli takım emri ile değil…

Toto’nun Bottas’ı yanlışlıkla mı mağdur ettiğini, yoksa bilerek mi mağdur ettiğini, önümüzdeki yarışlarda hep birlikte izleyelim. Bakalım bu durum tekrar edecek mi? Benim görüşüm yukarıda. Ben bunun masum bir hata olduğuna inanmıyorum.


Geçen sene Bakü’de Red Bull’un canı sıkılmıştı.

Vettel’in cezası doğru muydu?

Sezon başından beri cezalarla ilgili şunu söylüyorum: Doğru vakaları karşılaştıralım. Birbiri ile aynı olayları bulup karşılaştırırsak, cezaların doğruluğunu ve devamlılığını daha net anlarız. Ben de bu olayla ilgili olarak doğru vakayı buldum.

Aslında Vettel ile Verstappen arasındaki kaza, 2018 yılındaki Bakü’yü anımsattı bana. 2018 yılındaki Azerbaycan GP’sinde, Ricciardo aynı şekilde Verstappen’e arkadan çarpmıştı.

O dönemde takım arkadaşı olan Verstappen ve Ricciardo tüm yarış boyunca efsane mücadeleler içine girmişlerdi. Birbirlerine alan bırakarak yapılan tekerlek tekerleğe temaslar, bütün yarış boyunca izleyicilere müthiş keyif vermişti. Ancak mücadele, 40’ıncı turda takımlarını üzecek bir şekilde sonuçlanmıştı.

Peki tam olarak ne olmuştu?

Ricciardo, Red Bull’un pit stop stratejisi sonucunda Verstappen’in arkasına düşmüştü. Ancak daha hızlıydı ve Verstappen’i geçmek istiyordu. Ricciardo, 1600 metrelik uzun düzlükte, hava boşluğuna girerek Verstappen’e arkadan yaklaştı. Sol bir viraj olan birinci virajda rakibini geçmek için hamlesini yaptı. Geçişi engellemek isteyen Verstappen iç çizgiyi kapatmıştı. Bir arabadan biraz daha fazla bir alan vardı. Ancak Ricciardo her zaman severek uyguladığı feyki uygulayarak iç çizgideki alanı biraz daha genişletmek istedi. Ricciardo, birinci viraja yaklaşırken arabasının burnunu dışarıdan atak yapacakmış gibi sağa doğru çevirdi. Verstappen de refleks olarak arabasının burnunu sağa kırdı. Amacı, rakibin dışarıdan atak yapmasını engellemekti. Ancak Verstappen arabasının burnunu sağa kırdığı anda, içeride Ricciardo’nun istediği kapı açıldı. Açık kapıyı gören Ricciardo, anlık bir kararla içeriye daldı. Fakat Verstappen, Ric’in içeri daldığını görerek yeniden içeriyi kapattı. Ve frenleme bölgesinde oldukları için de frene bastı. Ricciardo, Verstappen’e arkadan çarptı ve ikisi de yarış dışı kaldı. Aslında Verstappen İKİNCİ DEFA YÖN DEĞİŞTİRMİŞTİ ve bu durum kural dışıydı.

Hakemler kurulu iki pilotu da yarıştan sonra dinlemek üzere inceleme başlattı. Yarış sonrasındaki incelemede, Max’in iki defa yön değiştirdiğini ve kazanın ana nedeninin bu olduğunu raporlarına yazdılar. Max hata yaptığını kabul etti. Hakemler, Max’in ikinci yön değişiminin son derece “minimal” olduğunu ifade ederek ve pişmanlığını gerekçe göstererek Max’e ceza verme gereği hissetmediler. (The stewards ruled that while Verstappen made “two moves” in front of Ricciardo and the “incident had its origins in the moves”, they decided both were “relatively minor” on the Dutchman’s part.)

Aynı şekilde, inceleme sırasındaki ifadesinde, Ricciardo da biraz geç bir şekilde içeri daldığını, biraz iyimser bir hamle yaptığını ifade etti. Takımdan ve komiserlerden özür diledi ve o da ceza almadı.

İkisi de uyarı cezası ile kurtuldu. O yarıştan sonra Horner, “Bizde birinci pilot, ikinci pilot diye bir şey yok. Onlardan tek beklentimiz birbirlerine YETERLİ ALAN bırakarak yarışmaları.” demişti. (“We allow them to race, we allow them to go wheel to wheel. We discussed in the pre-race meetings about GIVING EACH OTHER SPACE and this was the culmination of two guys taking things into their own hands which shouldn’t have happened.”). Eminim dikkatli okuyucularım, bu açıklamadaki “yeterli alan bırakma” ifadesini geçtiğimiz haftalarda sıkça kullandığımı hatırlayacaklardır. Demek ki bu konuda Horner ile aynı şekilde düşünüyormuşuz. Gerçi geçen sene bu ifadeleri kullanan Horner, iki hafta önceki Avusturya GP’sinde, Leclerc’e yeterli alan bırakmayan pilotuna sahip çıkmıştı. Ama konumuz Red Bull takımı yöneticilerinin her fırsatta fikir değiştirmeleri değil. O nedenle bu konuyu burada bırakalım.



Asıl konumuz, İngiltere GP’sinde yaşanan kaza. Burada, Ricciardo’nun yerine Vettel’i koyduğumuzda taşlar yerine oturuyor, daha doğrusu oturur gibi oluyor. Ancak durum tam olarak aynı değil.

Burada Verstappen, Vettel’i geçtikten sonra arabasını pistte mükemmel konumlandırıyor ve sonraki sol viraj için içerideki çizgiyi kapatıyor. Yani Verstappen, Vettel’e net bir şekilde dışarıyı bırakıyor. Verstappen’in sağında kocaman alan var. Vettel önce içeriyi gösteriyor, sonra dışarıya yöneliyor. Max de önce içeriyi hafifçe kapatıyor, sonra çok minimal hamle ile dışarıya yöneliyor. Yani ikinci yön değişimini yapıyor. Özellikle önden çekimde, Max’in ikinci hamlesi net bir şekilde belli oluyor. Ancak son derece minimal bir hamle olduğu için sorun yok. Yani Vettel, sağa açılmak istese, orada yeterli alanı var. Fakat Vettel, öndeki arabaya çok yakın olduğu için kendi arabasının burnundaki downforce’u kaybediyor ve kaza gerçekleşiyor.

Bu kaza ile Bakü arasında çok önemli bir fark var. Bakü’de Ric içeriye dalıyor, Verstappen ikinci yön değişimi ile içeriyi tamamen kapatıyor ve Ricciardo’nun gidecek yeri olmadığı için kaza gerçekleşiyor. Yani içeride Ricciardo için yeterli alan yok. Ancak burada Vettel’in gitmeyi düşündüğü dış çizgide yeterli alanı var, yaklaşık 2 arabalık bir alan var.

İşte Bakü ile Britanya GP’sindeki kazaların birbirinden ayrıldığı nokta tam olarak burası. Dolayısıyla burada Vettel’in haksız görünmesi son derece normal. Hakemlerin verdiği karar son derece doğru ve Bakü ile tutarlı. Verstappen açısından, ikinci yön değişimi nedeniyle söyleyecek bir şey de yok. Çünkü gerçekten son derece minimal bir yön değişiminden bahsediyoruz. Ayrıca rakibine de dışarıda yeterli alanı bırakıyor.

Bu pozisyon dışında, Verstappen tüm yarış boyunca rakiplerine yeterli alanı bırakarak, makul şiddetlerde temas ederek yarıştı. Üst seviyede bir pilotaj sergiledi. Vettel ile yaşadığı kaza olmasa, Bottas’ın fazladan pit’i ile birlikte ikinciliği alacaktı. O bakımdan son derece şanssız bir yarış geçirdiğini söylemek lazım.


Lastikler bu haftanın yıldızıydı. Aşınmadan, turlar boyunca mücadelelere dayandılar. Pirelli’yi tebrik edelim, tüm yarış severler olarak.

Hafta sonunun asıl kazananı kim?

Pirelli.

İki hafta önce politik savaştan Pirelli ve bu seneki lastikleri destekleyen takımlar galip çıkmıştı. Britanya GP’sinde bu cephenin haklılığı ortaya çıktı. Bunu 15 Temmuz’da, Twitter adresimde de belirtmiştim.

Bu yarış, mevcut lastikler ile ilgili iki net gerçeği ortaya koydu: İlk gerçek, artık takımlar yavaş yavaş bu lastikleri çalıştırmayı başardılar. Bu herkes için çok iyi haber. İkinci gerçek de şu: Gerçek “hard racing” istiyorsak, doğru lastikler bunlar. Dün, turlar boyunca süren, yakın takip gerektiren, lastiklerin zorlandığı zevkli mücadelelerin mimarı bu lastiklerdi. Geçen seneki lastiklerle Hamilton, 2 tur sonra Bottas’ı takip etmeyi bırakmak zorunda kalacaktı. Verstappen, Leclerc’i 3 turdan fazla takip edemeyecekti. Gasly-Vettel, Vettel-Verstappen mücadeleleri olmayacaktı. Eğer bu pilotlar birbirlerine karşı yarışmak gibi gaflete düşselerdi, lastikler kabarcıklanacak ve ilk pitler 5–6 tur öne çekilmek zorunda kalacaktı. Bizler bu mükemmel mücadeleleri görme şansından mahrum kalacaktık. Dolayısıyla hem Pirelli’yi, hem de geçtiğimiz senelerde bu lastiklerin kullanılması için Pirelli’ye baskı yapan pilotları tebrik edelim. Onların sayesinde yarışlar, lastikleri nasıl korurum mücadelesinden çok, harika mücadelelere dönüşmeye başladı. Kanada, Avusturya ve en son yarış olan Britanya GP’si, çok keyifli mücadelelere sahne oldu. Umarız seneye de bu lastikler ile devam edilir.

Değerli okurlar, maalesef bu sefer yazı 3 takım ile ilgili konular nedeniyle çok uzadı. Orta sıralardaki harika McLaren-Renault kapışmasına, Gasly ile Horner arasındaki tartışmaya girme fırsatı bulamadım. Özellikle Red Bull ve Renault pilotlarının, takım yöneticileri ile yarış sırasındaki tartışmaları konuşmaya değer. Onları da ayrı bir yazıda yazacağım.

F1’siz kalmayın…

Fırat KESKİN

görünen o firat kardeşim iyi bir Ferrari fanı
yazısının ilk bölümünde Mercedes dominasyonu yok sayması tamamen onun kendi düşüncesi, ama onun düşüncesi diye gerçek sayılması gerekmiyor. gerçek bu ki Mercedes bu yılı da domine ediyor ve geçen yıldan daha rahat kazanıyor. kardeşım Mercedes motoru açarsa Ferrariye bile tur bindirir. Ferrari ve redbul tüm gücüyle savaşırken Mercedes gücünün yarısıyla savaşmaktadır. 1-2 pistte rakiplerine azca zayıf kalması sezonu anlatmaz. 
yani gerçek bu ki Mercedes şuan itibariyle namağlub Fateh Mehmet gibi rakip tanımıyor. tek rakibi kendisidir...!
2000li Ferrari kadar baskın olmadığını düşünmek bile tamamen Ferrari fanı olduğundqan hissi bir düşünce ve kardeşimin düşüncesine saygı duyuyorum gerçeğı yansıtmasa da...
Mercedes, F1 tarıhınde eşigörünmeyen bir takım ve başarıları tekrarlanır cinsten değildir... Böyle diyelim. o zamanki Ferraride Shumi degil başkası olursaydı o başarılar olmazdı; şimdi Mercedes.te kim olursa şampiyon olur.

(19/07/2019, 10:22 )ramin222 yazdı: görünen o firat kardeşim iyi bir Ferrari fanı
yazısının ilk bölümünde Mercedes dominasyonu yok sayması tamamen onun kendi düşüncesi, ama onun düşüncesi diye gerçek sayılması gerekmiyor. gerçek bu ki Mercedes bu yılı da domine ediyor ve geçen yıldan daha rahat kazanıyor. kardeşım Mercedes motoru açarsa Ferrariye bile tur bindirir. Ferrari ve redbul tüm gücüyle savaşırken Mercedes gücünün yarısıyla savaşmaktadır. 1-2 pistte rakiplerine azca zayıf kalması sezonu anlatmaz. 
yani gerçek bu ki Mercedes şuan itibariyle namağlub Fateh Mehmet gibi rakip tanımıyor. tek rakibi kendisidir...!
2000li Ferrari kadar baskın olmadığını düşünmek bile tamamen Ferrari fanı olduğundqan hissi bir düşünce ve kardeşimin düşüncesine saygı duyuyorum gerçeğı yansıtmasa da...
Mercedes, F1 tarıhınde eşigörünmeyen bir takım ve başarıları tekrarlanır cinsten değildir... Böyle diyelim. o zamanki Ferraride Shumi degil başkası olursaydı o başarılar olmazdı; şimdi Mercedes.te kim olursa şampiyon olur.

Eleştiriler için teşekkür ederim. Geçen gün başka bir platformda, başka bir okuyucum Mercedes taraftarı olduğumu belirtmişti. Siz de Ferrari taraftarı dediniz. Demek ki yeteri kadar objektif yazabiliyorum diyerek kendi adıma mutlu oluyorum. Bu senenin Mercedes açısından 2014 veya 2016 gibi olmadığını düşünüyorum. O dönemlerde Mercedes, 2002 ve 2004 Ferrari gibi erişilmezdi. Bu sene durumun farklı olduğunu düşünüyorum. Ancak elbette ki herkes farklı düşünecektir.

Fırat KESKİN

(19/07/2019, 10:22 )ramin222 yazdı: görünen o firat kardeşim iyi bir Ferrari fanı
yazısının ilk bölümünde Mercedes dominasyonu yok sayması tamamen onun kendi düşüncesi, ama onun düşüncesi diye gerçek sayılması gerekmiyor. gerçek bu ki Mercedes bu yılı da domine ediyor ve geçen yıldan daha rahat kazanıyor. kardeşım Mercedes motoru açarsa Ferrariye bile tur bindirir. Ferrari ve redbul tüm gücüyle savaşırken Mercedes gücünün yarısıyla savaşmaktadır. 1-2 pistte rakiplerine azca zayıf kalması sezonu anlatmaz. 
yani gerçek bu ki Mercedes şuan itibariyle namağlub Fateh Mehmet gibi rakip tanımıyor. tek rakibi kendisidir...!
2000li Ferrari kadar baskın olmadığını düşünmek bile tamamen Ferrari fanı olduğundqan hissi bir düşünce ve kardeşimin düşüncesine saygı duyuyorum gerçeğı yansıtmasa da...
Mercedes, F1 tarıhınde eşigörünmeyen bir takım ve başarıları tekrarlanır cinsten değildir... Böyle diyelim. o zamanki Ferraride Shumi degil başkası olursaydı o başarılar olmazdı; şimdi Mercedes.te kim olursa şampiyon olur.

açıkcası ben okadar basık olduklarını sanmıyorum ki ortada bariz bir soğutma problemi var iken
ama motor konusunda ve kim gelirse gelsin konusuna katılıyorum

(19/07/2019, 11:06 )keskinfirat yazdı:

(19/07/2019, 10:22 )ramin222 yazdı: görünen o firat kardeşim iyi bir Ferrari fanı
yazısının ilk bölümünde Mercedes dominasyonu yok sayması tamamen onun kendi düşüncesi, ama onun düşüncesi diye gerçek sayılması gerekmiyor. gerçek bu ki Mercedes bu yılı da domine ediyor ve geçen yıldan daha rahat kazanıyor. kardeşım Mercedes motoru açarsa Ferrariye bile tur bindirir. Ferrari ve redbul tüm gücüyle savaşırken Mercedes gücünün yarısıyla savaşmaktadır. 1-2 pistte rakiplerine azca zayıf kalması sezonu anlatmaz. 
yani gerçek bu ki Mercedes şuan itibariyle namağlub Fateh Mehmet gibi rakip tanımıyor. tek rakibi kendisidir...!
2000li Ferrari kadar baskın olmadığını düşünmek bile tamamen Ferrari fanı olduğundqan hissi bir düşünce ve kardeşimin düşüncesine saygı duyuyorum gerçeğı yansıtmasa da...
Mercedes, F1 tarıhınde eşigörünmeyen bir takım ve başarıları tekrarlanır cinsten değildir... Böyle diyelim. o zamanki Ferraride Shumi degil başkası olursaydı o başarılar olmazdı; şimdi Mercedes.te kim olursa şampiyon olur.

Eleştiriler için teşekkür ederim. Geçen gün başka bir platformda, başka bir okuyucum Mercedes taraftarı olduğumu belirtmişti. Siz de Ferrari taraftarı dediniz. Demek ki yeteri kadar objektif yazabiliyorum diyerek kendi adıma mutlu oluyorum. Bu senenin Mercedes açısından 2014 veya 2016 gibi olmadığını düşünüyorum. O dönemlerde Mercedes, 2002 ve 2004 Ferrari gibi erişilmezdi. Bu sene durumun farklı olduğunu düşünüyorum. Ancak elbette ki herkes farklı düşünecektir.

Fırat KESKİN

iyi yazıyorsun kardeşim ben objektif olduğuna inanıyorum ve yazılarını severek okuyorum

(19/07/2019, 19:19 )sosyeteq yazdı:

(19/07/2019, 11:06 )keskinfirat yazdı:

(19/07/2019, 10:22 )ramin222 yazdı: görünen o firat kardeşim iyi bir Ferrari fanı
yazısının ilk bölümünde Mercedes dominasyonu yok sayması tamamen onun kendi düşüncesi, ama onun düşüncesi diye gerçek sayılması gerekmiyor. gerçek bu ki Mercedes bu yılı da domine ediyor ve geçen yıldan daha rahat kazanıyor. kardeşım Mercedes motoru açarsa Ferrariye bile tur bindirir. Ferrari ve redbul tüm gücüyle savaşırken Mercedes gücünün yarısıyla savaşmaktadır. 1-2 pistte rakiplerine azca zayıf kalması sezonu anlatmaz. 
yani gerçek bu ki Mercedes şuan itibariyle namağlub Fateh Mehmet gibi rakip tanımıyor. tek rakibi kendisidir...!
2000li Ferrari kadar baskın olmadığını düşünmek bile tamamen Ferrari fanı olduğundqan hissi bir düşünce ve kardeşimin düşüncesine saygı duyuyorum gerçeğı yansıtmasa da...
Mercedes, F1 tarıhınde eşigörünmeyen bir takım ve başarıları tekrarlanır cinsten değildir... Böyle diyelim. o zamanki Ferraride Shumi degil başkası olursaydı o başarılar olmazdı; şimdi Mercedes.te kim olursa şampiyon olur.

Eleştiriler için teşekkür ederim. Geçen gün başka bir platformda, başka bir okuyucum Mercedes taraftarı olduğumu belirtmişti. Siz de Ferrari taraftarı dediniz. Demek ki yeteri kadar objektif yazabiliyorum diyerek kendi adıma mutlu oluyorum. Bu senenin Mercedes açısından 2014 veya 2016 gibi olmadığını düşünüyorum. O dönemlerde Mercedes, 2002 ve 2004 Ferrari gibi erişilmezdi. Bu sene durumun farklı olduğunu düşünüyorum. Ancak elbette ki herkes farklı düşünecektir.

Fırat KESKİN

iyi yazıyorsun kardeşim ben objektif olduğuna inanıyorum ve yazılarını severek okuyorum

teşekkür ederim. takım tutmadığım için zaman zaman herkes eleştirilerden nasibini alıyor. bazen Verstappen'i eleştiriyorum, Verstappen'ciler tepki gösteriyor. Bu hafta hamilton'cılar biraz bozuldu. bazen Ferrari'ciler bozuluyor. :)

(19/07/2019, 19:19 )sosyeteq yazdı:

(19/07/2019, 11:06 )keskinfirat yazdı:

(19/07/2019, 10:22 )ramin222 yazdı: görünen o firat kardeşim iyi bir Ferrari fanı
yazısının ilk bölümünde Mercedes dominasyonu yok sayması tamamen onun kendi düşüncesi, ama onun düşüncesi diye gerçek sayılması gerekmiyor. gerçek bu ki Mercedes bu yılı da domine ediyor ve geçen yıldan daha rahat kazanıyor. kardeşım Mercedes motoru açarsa Ferrariye bile tur bindirir. Ferrari ve redbul tüm gücüyle savaşırken Mercedes gücünün yarısıyla savaşmaktadır. 1-2 pistte rakiplerine azca zayıf kalması sezonu anlatmaz. 
yani gerçek bu ki Mercedes şuan itibariyle namağlub Fateh Mehmet gibi rakip tanımıyor. tek rakibi kendisidir...!
2000li Ferrari kadar baskın olmadığını düşünmek bile tamamen Ferrari fanı olduğundqan hissi bir düşünce ve kardeşimin düşüncesine saygı duyuyorum gerçeğı yansıtmasa da...
Mercedes, F1 tarıhınde eşigörünmeyen bir takım ve başarıları tekrarlanır cinsten değildir... Böyle diyelim. o zamanki Ferraride Shumi degil başkası olursaydı o başarılar olmazdı; şimdi Mercedes.te kim olursa şampiyon olur.

Eleştiriler için teşekkür ederim. Geçen gün başka bir platformda, başka bir okuyucum Mercedes taraftarı olduğumu belirtmişti. Siz de Ferrari taraftarı dediniz. Demek ki yeteri kadar objektif yazabiliyorum diyerek kendi adıma mutlu oluyorum. Bu senenin Mercedes açısından 2014 veya 2016 gibi olmadığını düşünüyorum. O dönemlerde Mercedes, 2002 ve 2004 Ferrari gibi erişilmezdi. Bu sene durumun farklı olduğunu düşünüyorum. Ancak elbette ki herkes farklı düşünecektir.

Fırat KESKİN

iyi yazıyorsun kardeşim ben objektif olduğuna inanıyorum ve yazılarını severek okuyorum

aynen. ben de severek okuyorum ve bişeyler daha öyreniyorum